Florür dikkat eksikliğine neden oluyor!

Florürü bir çoğunuz diş macunlarına katılan bir bileşen olarak tanıyor. Sadece diş macunlarında değil, içme sularında da florür bulunabiliyor. Hatta bebek mamalarında, gazlı içeceklerde, hazır sütlerde, sofra tuzunda, hazır çorbalarda bile olabiliyor. Florürün zararları üzerine epey yazılar yazıldı. Kanserojen etkisinden bahsedildi. Hatta geçmiş yıllarda, dünya üzerinde halkların toplu tepkiler vermelerini, ayaklanmaları engellemek için içme sularına katıldığı ve sakinleştirildiği bile yazıldı. Ben bugün florürün başka bir etkisinden bahsedeceğim. Yeni yayımlanan bir çalışmada hamilelik döneminde florür içeren ürünler kullanan annelerin çocuklarında dikkat eksikliği olabileceği iddia ediliyor. Toronto Üniversitesi kökenli bu çalışmaya 1994-2005 arası gebelik yaşamış olan 213 anne ve onların çocukları dahil edilmiş. Anne ve çocukları uzun yıllar takip edilmişler. Gebelik sırasında annelerin, 6-12 yaş arasında ise çocukların idrar örneklerinden florür miktarına bakılmış. Aynı zamanda çocuklara dikkat eksikliğini ölçen testler uygulanmış. Gebelik döneminde florür maruziyeti fazla olan annelerin çocuklarında dikkat eksikliği riskinin daha yüksek olduğu tespit edilmiş.Gebelik döneminde florür maruziyetinin dikkat eksikliği ve zihinsel gelişim ile kuvvetli ilişkisi saptanırken, hiperaktivite ile bir ilişkisi gösterilememiş. Ayrıca daha önce yapılmış olan bazı çalışmalarda gebelik döneminde idrar florür oranı yüksek annelerin çocuklarının okul çağına geldiğinde, düşük IQ skoruna sahip oldukları gösterilmiş. Dikkat eksikliği hiperaktivite sendromu özellikle okul çağı çocuklarda kendini belli eden, yüzde 5-9 arası bir orana sahip bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Son yıllarda sayısı epey de arttı. Bunda çevresel koşulların, beslenmenin, dijital cihaz bağımlılığının etkileri büyük. Bu konuda yapılması gereken daha fazla çalışma var. En azından bahsettiğim çalışmanın bize ilettiği mesaj florür içerikli ürünlerden uzak kalmamız gerektiği şeklinde…

 

ALÜMİNYUM, ALZHEIMER HASTALIĞI YAPAR MI?

Alzheimer hastalığı ve alüminyum ilişkisi bilim dünyasının tartışmalı konularından biri. Bu konuda birçok araştırma yapılmış ama kesin kanıta dayalı bir sonuca ulaşılamadığından dolayı, bu ilişki henüz mutlak kabul görmüyor.

Son yapılan çalışmalardan birisinin sonuçları biz bilim insanlarının Alzheimer hastalığı-alüminyum ilişkisini tekrardan sorgulamasına sebep oldu. Şimdi kısaca biraz bu çalışmadan bahsetmek istiyorum. Journal of Trace Elements in Medicineand Biology dergisinde Ocak 2017’de yayımlanan çalışmada alüminyumun Alzheimer hastalığının ortaya çıkmasındaki tek değil ama önemli bir faktör olduğu ileri sürülüyor. Çalışmayı yürüten Prof. Dr. Chris Exley’in alüminyumun insan vücudu üzerine toksik etkileri ile ilgili birçok bilimsel makalesi var.

Alüminyum eser miktarda (oldukça az miktarda) vücudumuzda bulunur, bulunması da gerekir. Ama net olarak görevi bilinmiyor.

Bildiğimiz bir gerçek vardır ki, 65 yaş ve sonrası Alzheimer hastalığı olan bireylerin beyninde biriken alüminyum miktarı, hasta olmayan yaşıtlarına göre fazla. 

Dr. Exley’in yapmış olduğu çalışmada, genetik kökenli Alzheimer hastalığı bulunan bir ailenin ölen üyelerinin beyinlerinde, çok yüksek düzeyde alüminyum tespit edildi. Hatta öyle ki bu miktar diyalize bağlı alüminyumun tetiklediği ensefalopatiden (beyin iltihabı) ölen bir hastanınkine eşit miktardaydı.

Bu çalışma erken başlangıçlı Alzheimer hastalığı için genetik yatkınlığın, beyin dokusundaki alüminyum birikimi ile ilişkili olabileceğini düşündürebilir.

Yaş, Alzheimer hastalığı için en önemli risk faktörlerinden birisi. Yaş ilerledikçe beyin dokusunda biriken alüminyum miktarı da artar. Çevresel ya da işi gereği fazla alüminyuma maruz kalan beyinlerde erken başlangıçlı sporadik (rastlantısal/genetik olmayan) Alzheimer hastalığı görülebilir. Erken başlangıçlı Alzheimer hastalığı için genetik yatkınlığı olanların, aynı zamanda erken yaşlarda beyin dokusunda yüksek miktarda alüminyum birikimine de eğilimi var.

Alüminyumun bir nörotoksin (beyin hücrelerine zarar veren madde) olduğu biliniyor. Örneğin diyaliz hastalarında beyinde alüminyum birikimine bağlı olarak ensefalopati görülebiliyor. 

Şimdiye kadar alüminyumun Alzheimer hastalığı ile olan ilişkisi hakkında yapılan çalışmalar net bir ilişki ortaya koyabilmiş değil. Dr. Exley’in bu çalışması, Alzheimer hastalığı ve alüminyum ilişkisinin mümkün olabileceği konusunda önemli sonuçlar içeriyor. Bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerektiği de aşikar.

 

HAFTANIN NÖROBİLGİSİ

Yaşlıların neden dolandırılmaya daha müsait olduklarını biliyor muydunuz? Duke Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, ileri yaşla birlikte çok daha hızlı sonuç alma isteğinin geliştiğini gösterdi. Aceleciliklerinde etkili olan şey de kalan ömür süresinin azaldığını düşünmeleri. Bu da yaşlıların yanlış kararlar almalarına neden oluyor. Bu durumu dolandırıcılar da keşfetmiş olacak ki, sık sık böyle haberlerle karşılaşıyoruz.