Foreign Affairs Amerika’nýn en etkili düþünce kuruluþu kabul edilen Council on Foreign Relations tarafýndan 1922’den bu yana yayýnlanan bir dergi. Ýki ayda bir çýkýyor ve 150 bin kadar basýlýyor. Elektronik kopyalarýyla birlikte milyonlara ulaþýyor.
Temel misyonu Amerika’nýn dýþ politikasýný anlamak ve anlamlandýrmak. Misyonunu da yayýn hayatýnda olduðu 91 yýldýr layýkýyla yerine getiriyor. Ülkesinin dýþ politikasýna, hatta dünya siyasetine yön veriyor. Sayfalarýnda yansýttýðý görüþler bazen çevreleme politikasýna, bazen de medeniyetler çatýþmasýna meþruiyet saðlýyor.
Son sayýsýnda ise kapaðýndan kapitalizmi sorgulamýþ, sistemin beraberinde getirdiði eþitsizliðin nasýl giderilebileceði üstüne bir yazý yayýnlamýþ. Jerry Muller imzalý yazý her ne kadar hijyenik olsa, kapitalizmi yermekten çok övse de, sistemin kendi içinde barýndýrdýðý eksikliklerini göstermesi ve yayýnladýðý yer açýsýndan önemli. Ne de olsa kapitalizm yerleþik düzenin dergisinde eleþtirilmekte.
***
Eleþtiri iþe yarar mý bilinmez ama sistemin ciddi sorunlarý olduðu kesin. Kapitalizm sürekli kriz, eþitsizlik ve adaletsizlik üretiyor. Ülke, bölge, yýl ve meta adlarýyla andýðýmýz krizler aslýnda kapitalizmin krizleri. Sistem kendini her seferinde yeniden kurgulayýp, meþruiyetini yeniden yaratýyor, ama her geçen gün daha da adaletsizleþiyor.
Krizlerin yükü hep fakirlerin, dar gelirlilerin sýrtýna biniyor. Nisan baþý itibarýyla komþumuz Yunanistan’da iþsizlik yüzde 28 sýnýrýna dayanmýþtý. Ayný þey Güney Kýbrýs’ýn da kaderi. Bakmayýn siz krizin bedelinin Almanlar ve Ruslar tarafýndan ödendiði laflarýna, gerçek bedeli dar gelirli Kýbrýslý Rumlar ödeyecek.
Týpký bizim 2001 krizinin bedelini hep birlikte ödediðimiz ve hala ödemeye devam ettiðimiz gibi Kýbrýs’ýn, Yunanistan’ýn, Portekiz’in, Ýspanya’nýn dar gelirlileri omuzlayacak sistemdeki adaletsizliðin bedelini. Varlýklý kesimler de etkilenecek. Ancak onlar yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþamak zorunda kalmayacak.
Sistemi deðiþtirmek zor ama adaletsizliði gidermek mümkün. Gelir daðýlýmýný yeniden kurgulamak, vergide adaleti saðlamak olasý. Ýlle de daha fazla vergi alýnmasý gerekmiyor. Dolaylý vergilerin yerine gelir vergisindeki kaçaðýn önlenmesi yeterli. Baþkasýnýn ödemediði vergisini yoksulun ödemesi hiçbir yerde adil deðil.
Türkiye’de ise hiç deðil. Bu ülkede hala daha fatura kesmeyen diþçiler, doktorlar var. Kuyumcular hala sýradan bir devlet memurundan daha az vergi verebiliyor. Onlar vergi vermiyor diye biz benzini iki katýna satýn alýyoruz, telefonda konuþtuk diye devlete para veriyoruz, arabamýz için ÖTV ödüyoruz.
Adaletsizlik vergiyle de sýnýrlý deðil. Bankalar neredeyse iþlettikleri paralar için bile bizden ücret talep edecek. Bir þubeden diðerine para göndermek parayla, hesabýnýza karýnýz bile para yatýrmaya kalksa haraç vermek zorundasýnýz. Kredi kartý faizleri inanýlmaz düzeylerde.
***
Geçen gün bir bankadan 272 TL’lik bir EFT için 14 TL telefon bankacýlýðý ücreti talep ettiler. Yani 10 saniyelik ve hiç masrafsýz bir iþlem için gönderdiðiniz paranýn yüzde 5’ini almaya kalktýlar. Üstelik de hiçbiri diðerinden farklý deðil. Parasý olandan para almýyorlar, parasý olmayaný resmen soyuyorlar. Onlar inanýlmaz karlar yaparken de, iflas ettiklerinde de bedelini bizler ödüyoruz.
Bu yüzden de yoksullarla zenginler arasýndaki uçurum her geçen gün daha da derinleþiyor. Adaletsizlikse insanlarý farklý þekillerde radikalleþtiriyor. Çünkü sistem kendi eleþtirisine tahammül edemiyor. Reklamlarla gazetelerin, televizyonlarýn sesini kýsýyor. Sistemin meþruiyetini saðlayan çoðunluksa onun sunduðu gerçek üstü yaþam kültürüyle avunuyor.
Yeni bir araba, daha iyi bir buzdolabý, daha büyük bir ev hayali peþinde koþuyor. Bizim gibi insanlar sürekli yoksullaþýrken daha iyi ve kaliteli yaþadýðýný zannederek seviniyor. Elde ettiði her “meta” onun hayatýna anlam katýyor, sistemi tüm adaletsizliðiyle kabullenmesine yardýmcý oluyor. Ta ki Foreign Affairs’in bile sistemin içinde barýndýrdýðý eþitsizliði yazdýðýný görene kadar. Ve ne yazýk ki sadece o kadar...