Fotoðrafta Gül’ün eksikliðinin bir de bu yönü var

Ak Parti’nin bilinmezleri bilinir hale geldikten sonra yaptýðý hemen bütün seçim anketlerinde gerçeðe en yakýn sonuçlarý bulmak bir meziyet, ama daha önemlisi, KONDA araþtýrma þirketinin seçmen davranýþlarýný tahlil etmede kaydettiði isabet... KONDA’yý yöneten Tarhan Erdem-Bekir Aðýrdýr ikilisi bu bakýmdan övgüye deðer...

KONDA’nýn 30 Mart yerel seçimiyle ilgili ‘sandýk ve seçmen analizi’ raporu partiler tarafýndan didik didik edilmeye lâyýk... Bekir Aðýrdýr’ýn bir gazetede günlerden beri tefrika edilen deðerlendirmeleri de öyle.

Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün “Bu þartlarda gelecekle ilgili siyasi planlarým yok” cümlesini her yorumcu kendi meþrebine göre ve genellikle ‘olumlu’ deðerlendirdi; seçim sonrasýnda baþlayan tezviratýn önünü kesmesi yönünden yararlý da oldu o açýklama... Galiba tek aykýrý yorum çok uzun yýllardýr seçmen nabzýný tutan Tarhan Erdem’den geldi.

Tarhan Erdem, dünkü Radikal yazýsýnda, açýklamanýn “Ben yokum” biçiminde yorumlanmasýný ve Abdullah Gül’ün fotoðraf-dýþý kalmasýný doðru bulmuyor. Esas ‘görüþ’, ona göre, Tayyip Erdoðan ile buluþup konuyu etraflýca konuþmasý sonrasýnda oluþacak... Beklediði, Tayyip Erdoðan’ýn her fýrsatta ‘kardeþim’ diye andýðý Abdullah Gül’e “Kal ve cumhurbaþkaný adayý sen ol” demesi...

Yazýlarýný takip edenler için bu bir sürpriz deðil; Radikal yazarý, konuya iliþkin her makalesinde Tayyip Erdoðan’ýn ‘bugünün þartlarýnda’ baþbakanlýkta kalmasý gerektiðini savunuyor. Yeni de deðil bu tavrý; yerel seçimden çok önceden baþlayarak sürüp gidiyor...

Son yazýsýnýn öncekilerden farký, içinde ‘tehlike’ ve ‘cezalandýrma’ sözcükleri geçtiði için, Ak Parti açýsýndan ciddi bir ‘uyarý’ içermesidir. Tayyip Erdoðan’ýn cumhurbaþkaný adaylýðý, onun sözcükleriyle, ‘baþbakanlýk, Ak Parti baþkanlýðý ve cumhurbaþkanlýðýný birleþtirme amaçlý’ bir giriþim anlamýna geliyor... Bunu ‘ülke için birçok yanlýþýn, düzeltilemeyecek kötülüklerin baþlangýcý’ olarak görüyor Tarhan Erdem...

Hiç kuþkusuz ‘bugünün þartlarýnda’ aykýrý bir görüþ bu; öyle olduðu için de kulak verilmesi gerekmeyebilir(di); yazýsýnýn sonuna, halkýn bu duruma tepki duyacaðýna dair keskin bir cümle yerleþtirmemiþ olsaydý. “Halk bu yetki gasbýný önleyecektir; þimdi önleyemezse, 2015 baharýnda veya hemen ertesinde çok acý biçimde cezalandýracaktýr” diyor...

Uzun yýllardan beri halkýn nabzýný tutan bir araþtýrmacýdan, Ak Parti’nin ‘reformcu’ yüzünü övmekten ve yeri geldiðinde Tayyip Erdoðan’ý takdirden çekinmeyen bir yazardan söz ediyoruz... Halkýn bu niyeti ‘yetki gasbý’ olarak görmesiyle ‘tehlike’ algýsýna sapacaðý ve bunu durdurmaya çalýþacaðý beklentisini bir ‘hüsnü kuruntu’ mu sayacaðýz?

Bizler öyle saysak bile, Tayyip Erdoðan’ýn dikkate almasý gereken bir tespit bu... ‘Çantada keklik’ gibi görünen seçimler, halkýn geliþmeleri politikacýlardan farklý okumasý yüzünden, geçmiþte pek çok sürprize kapý aralamýþtý; bir karargâh hatasý yüzünden, ayný merkez-kaç gücüyle, Türkiye’nin bir kez daha savrulmasýný en fazla onun istememesi gerekir. 

Galiba siyasi fotoðrafta Tayyip Erdoðan’ýn yanýnda Abdullah Gül’ün de bulunmasýnýn ilk bakýþta pek hesaba gelmeyen bir aðýrlýðý var; Tarhan Erdem’in uyarýlarla dolu yazýsýný ben böyle yorumluyorum.