Fotoðraftaki kadýn: Melike Salihbegoviç

Avukat Muharrem Balcý’nýn ortaya koyduðu bir soruydu: “Bu fotoðrafta dikkatinizi çeken bir ayrýntý var mý”… Fotoðraf Ali Ýzzetbegoviç ve arkadaþlarýnýn Yugoslav Mahkemesi tarafýndan yargýlandýðý günlere aitti. Birazdan karar okunacak, anayasa hukukunun mühim simalarýndan mütefekkir Ali Ýzzetbegoviç beyefendinin bir güneþi andýran simasý, siyah beyaz olmasýna raðmen tüm fotoðrafa hakim. Hemen yanýnda matematik profesörü Salih Behmen var. Ve meþhur “12’ler Davasý” görülmekte… Bu fotoðrafta hangi ayrýntýya dikkatimizi çekiyor acaba Üstad Balcý… 

Dikkatle baktýðým fotoðrafta yargýlananlar kýsmýnda ikinci sýrada oturan nazenin bir kadýn simasý… Kalbimin heyecanla çarpmasýna neden oluyor. Oysa Muharrem Balcý’nýn dikkatimizi çekmek istediði durum farklýydý, Prof. Behmen’in idamla yargýlanýp aðýr hapis cezasýna çarptýrýldýðý davada, bacak bacak üstüne atarak oturuyor oluþuydu…. Günümüz mahkemelerinde dinleyicilerin bile bu þekilde oturmasýna izin verilmezken yýllar önce “Ýslam Nasyonalizmi”nden yargýlandýklarý mahkemede bu özgüvenli oturuþ oldukça dikkat çekiciydi… 

Herkesin kendine has bir merak menkýbesi vardýr. Ben fotoðrafta gördüðüm kadýn siluetinin peþindeydim. Nitekim çok geçmeden iz sürerek tanýdýðým bu fotoðraf Melike Salihbegoviç’e aitti. 1979’a kadar Yugoslav Komünist Partisi’nin üst düzey yöneticilerinden olan Melike Haným, ülkemizde de çok tanýnan “Ýslam Deklarasyonu” adlý manifestonun önsöz yazarý. Þair ve aktivist. 

1979’daki Ýran Ýslam Devrimi tüm dünyayý þaþýrtmýþ ve genç Müslümanlar için heyecan uyandýran bir ufuk haline gelmiþti. Melike Haným ve Boþnak arkadaþlarý da bir kýsmýyla bu etkinin altýndaydý büyük ihtimalle. Buna Sovyetik baskýcý rejimin insanlarý hiçe sayan, dini yasaklayan tavýrlarý da eklenince, yeni keþif sürecinde Ýslam, din olmanýn yaný sýra bir devrim enerjisine dönüþüyordu… Sokakta çarþaf giymenin ve üniversitelere Müslüman ismiyle gitmenin yasak olduðu bir Yugoslavya vardý… Melike Haným, Ýmam Humeyni’ye bir mektup yazmýþtý o tarihlerde ve fakat yazdýðý mektup, Tahran’a gideceði yerde, kendilerinin yargýlayan Yugoslav Mahkemesi’ne ulaþmýþtý. 1982’de Aliya ve arkadaþlarýyla birlikte tutuklananlar arasýndaydý, mahkum oldular. Melike, açlýk grevine baþladý, üç ay sonra, öleceði sebebiyle hastaneden çýkartýldýðýnda yürüyemiyordu. 40 kiloydu, kardeþi kucaðýnda taþýyarak çýkarmýþtý onu. 

Ardýndan Ýngiltere, Türkiye ve Ýran’a yolculuklarý oldu. Artýk muhacirdi… Yüksek özgüveni ve tartýþmacý yapýsýyla tanýyor onu bilenler. Geçtiðimiz yýl vefat etmiþ. Allah rahmet eylesin. 

Melike Haným’ýn fotoðraflarýna bakarken çoðu kiþi özgüvenin hakim olduðu sert bir sima aktarýyor. Oysa ben çileli ve hüzünlü bir kadýný görüyorum. Bizde Ýslam kadýnlarýnýn emek yoðun içinde gerçekleþtirdikleri deðerli iþlerin tarihi pek yazýlmýyor, kaydý tutulmuyor. Ýstedim ki Begoviç’le birlikte yargýlanmýþ bu cesur kadýný tanýyalým, bilelim.