Frankfurt sadece kitaptan ibaret değildi

Geçen hafta Avrupa’nın en büyük kültür organizasyonlarından biri olan Frankfurt Kitap Fuarı’ndaydık. Türkiye’den 10’u çocuk 20’si yetişkin 30 yayınevinin iştirak ettiği fuarda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yanı sıra İstanbul Ticaret Odası ile birlikte İBB Kültür A.Ş., Zeytinburnu ve Bahçelievler Belediyeleri de özel standlarıyla yer aldılar. 

Belediyelerin fuarda yer almaları kanımca önemli. Bu şu demek oluyor: ‘Biz belediye olarak iyi kitaplar yayınladık ve özgüvenimizle buradayız.’ Bu vesileyle kamu yayıncılığında gösterdikleri hassasiyet ve özenle tebriki hak ediyorlar. 

***  

70 yıllık tarihiyle Frankfurt Kitap Fuarı perakende satışa yönelik bir fuar değil. 100’den fazla ülkenin boy gösterdiği fuar, daha çok uluslararası çeviri sözleşmelerinin imzalandığı dev bir pazar. 

Ancak bu pazarı verimli kılmanın püf noktaları da olmalı ki, gördüğüm kadarıyla Amerikan ve İngiliz yayıncıları farklı bir açılımla bunu başarmışlar. Zaten fuarda en kalabalık standlar onlarınkiydi. Meseleyi salt kitap olmaktan çıkarmış Amerikan şirketleri. Google Play’in dahi dev bir standla katıldığı fuarda Amerikalılar, bilgisayar oyunlarından, uluslar arası dizi filmlere kadar kitapla iltisaklı ne varsa sergiliyorlar. Aynı zamanda dizi oyuncuları ve senaristlerin de aralarında bulunduğu ekiplerle ABD’li firmalar, fuar ahalisiyle yakın diyaloğa girmenin yollarını arıyor. Bir Amerikan yayıncısı, X kitabını meslektaşımız Erem Şentürk’e anlatırken şu cümleleri kuruyordu: ‘Bu kitap var ya, X filminin kavga sahnesinde başrol oyuncusunun kafasına vurulacak!. Biz bunun sözleşmesini yaptık ve kitabımızı da sergiliyoruz.’ Şentürk’ün deyimiyle işte ABD ve İngilizler, Frankfurt kitap fuarını böylesi bir ‘eko-kültür’ sistemine çevirmişler. Yani sinekten yağ çıkarmanın peşindeler. 

Yeni çağda, Türkiye’mizin meselelere bakarken biraz da bu vizyon genişlemesine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Çünkü karşıdaki alıcı buna hazır; Farklılık peşinde koşuyor. Yabancı bir yayıncı tarafından, April Yayıncılık Editörü Nazlı Berivan Ak’a yöneltilen, 'Türkiye'nin Tarantino'su var mı? Türkiye’nin Chuck Palahniuk'u var mı? Bize bu tarz kitaplar önerebilir misiniz?' sorusuna verilecek yanıtlarımız olabilmeli. 

Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 1. Başkan Vekili Ahmet Selamet’in Anadolu Ajansı’ndan Bünyamin Yılmaz’a anlattıkları da önemli: "Batı'dan ve Doğu'dan gelenlerin orta noktasında bulunuyoruz. Böylesi bir merkez olmanın avantajını İstanbul’da kullanabiliriz. Elbette ekonomi her şey değil. Kültürsüz ekonominin bir anlam ifade etmediğini dünyaya haykırmamız gerekiyor."  

O halde kültürlü ekonomimizle dünyaya haykırmanın yollarını bulmak için daha çok çaba sarfetmeliyiz. Bireyleri olduğu gibi, toplumları da ancak çalışmak ve üretmek onarır.