Fransa Cumhurbaþkaný, ABD Kongresi’nde yaptýðý konuþmada üç konuya dikkat çekiyor. Vurguladýðý konular küresel sistemin geleceði ile ilgili ve muhtemelen sadece Fransa’nýn beklentilerini ifade etmiyor. Bunlardan ilki ve belki de en önemlisi Trump’ýn kapalý ekonomileri teþvik eden ticaret politikalarýyla ilgili.
Fransa’ya göre ticaret savaþlarý, dünyada yükselen milliyetçi eðilimleri giderek daha sert hale getirecek. Bu durum, hem düþmanlýklarý artýracak hem de demokrasilerden uzaklaþmayý teþvik edecek. Macron gerisini getirmemiþ ama böyle bir gidiþin devletler arasý savaþlarý tetiklediðini muhtemelen konuþmasýný dinleyen herkes anlamýþtýr.
Macron, kapalý ekonominin zararlarýný anlatýrken “Bizler ayný kültürün parçalarýyýz” þeklinde özetlenebilecek bir gerekçe ileri sürmüþ. Bu ifade, ABD’nin Çin’e uyguladýðý kýsýtlarýn deðil Avrupa’ya uyguladýðý politikalarýn eleþtirisi anlamýna gelir. Anlaþýlan Macron, ABD’nin Çin karþýtý politikasýna karþý deðil.
Avrupa ile ABD’yi ayný dünyada buluþturma ýsrarýný dile getiren Macron, bu dengede Çin’in öteki taraf olarak tanýmlanmasýný teþvik ederken Rusya’nýn da Çin ile ayný dünya içinde görülmesi gereðine dikkat çekmiþ.
Yaptýðý konuþmanýn bütününe bakýldýðýnda Fransa’nýn tanýmladýðý dünya sistemi ikili bir güç dengesine dayanýyor ya da dayanmalý. Bir tarafta piyasa ekonomisi olan demokratik devletler, diðerinde otoriter ve otarþik devletler. Bu çerçevede arada kalan bazý devletlerin de kazanýlmasýnýn yolu açýða çýkmýþ oluyor.
Macron’a göre, örneðin ABD’nin Ýran politikasý yanlýþ. Yapýlan nükleer anlaþma, Ýran’ýn nükleer silah üretmesinin önünü kesiyor; dolayýsýyla bu anlaþmayý yok varsaymak Ýran’ý nükleer silah üretmeye teþvik etmek anlamýna geliyor. Ayrýca, sistem dýþýna itildikçe Ýran’da demokratikleþme ihtimalinin azaldýðýný söylüyor. Bu, Ýran’ýn itilmesi, Rusya’nýn ve Çin’in kazancýdýr demek.
Trump’a bunlarý Macron dýþýnda kimse söylemiyor mu, bilinmez. Ancak Macron’un ciddiye alýnmasýný saðlayan, cebindeki diðer öneriler.
Fransa’nýn diðer önerilerinin baþýnda Suriye geliyor. Macron diyor ki, madem sýnýr ötesi askeri faaliyetler ABD’ye çok maliyetli geliyor, o zaman bu maliyeti paylaþmak gerek. Askeri maliyetin paylaþýlmasý demek, Suriye ve baþka yerlerdeki Fransa varlýðýnýn artýrýlmasý demek. Fransa’nýn bu fedakarlýðý karþýsýnda önerdiði ise Suriye’nin yeniden yapýlanmasýný saðlayacak yeni bir “masa” kurulmasý ve tabi kendisinin de içinde yer almasý.
Bununla birlikte Macron sadece yeni bir masa önermiyor, bu ekipte Türkiye’nin de bulunmasý gereðine dikkat çekiyor.
Türkiye’nin en baþýndan beri zaten Astana süreciyle bir diplomatik masada olduðu düþünülürse, bu türden bir lütufla onurlandýrýlmasýna gerek yok diye düþünülebilir. Ancak Fransa’nýn önerdiði, Türkiye’nin “demokratik blok” içinde masaya oturmasýnýn saðlanmasý...
Ýki olasýlýk var. ABD’nin olduðu yerde Ýran olmayacaksa, Suriye konusunda “batý” dünyasýnýn ABD üstünden Rusya ile anlaþmasý gerekecek; Ýran iyice dýþarýya itilecek. Ýran masada kalacaksa, o zaman ABD katýlmayacak ama onun yerine Fransa dahil olup bir tür arabulucu, dengeleyici olacak. Bu, ABD-Rusya dengesinde Türkiye’den rol çalma olarak görülebilir. Ancak geliþmeler hangi olasýlýk yönünde olursa olsun, Türkiye’nin ön almasýný gerektiriyor. Ýran’ýn dýþarýya çýkarýlmasý ya da Fransa’nýn içeriye alýnmasý, Türkiye’nin de pozisyonunu belirlemesi açýsýndan karar anýna karþýlýk gelebilir.