Fransa-Ýsrail yakýnlaþmasý

Fransa’nýn tarihsel olarak ABD politikalarýna mesafeli duran bir yaklaþýmý olmuþtur. Sarkozy, bu eðilimi kýrmak istemiþ ve hatta ABD’ye yaptýðý ziyaret sýrasýnda ‘Bizi düþmanlardan kurtardýðýnýz için minnettarýz’ diyerek ABD’nin Fransýzlarý bugünkü ortaklarý Almanlardan kurtardýðýný ima etmiþ, tavrý da Fransýzlara saç baþ yoldurmuþtu.

Sarkozy Fransa’yý ‘küçük Amerika’ yapamadýðý gibi, koltuðunu sosyalist Hollande’a kaptýrdý. Hollande, ABD’ye þüpheli bakan kesimin ne ölçüde temsilcisi durumunda, orasý bilinemese de, geleneksel anti-Amerikan eðilime yakýn olduðu söylenebilir.

Bununla birlikte, Hollande açýsýndan anti-Amerikan politika uygulamanýn önündeki en temel engel, ABD’de demokrat ve siyahi bir baþkanýn bulunmasý. Obama, G. W. Bush gibi dünya jandarmalýðýna falan kalkýþsaydý, muhtemelen Hollande’ýn iþi daha kolay olurdu. Dolayýsýyla baþka devletleri, özellikle de ABD’yi eleþtirerek içeride puan toplamaya imkan veren koþullar pek yok. Üstelik içinde açýkça ABD askeri varlýðý olmayan, yani askeri sorumluluðun ABD’ye yüklenemeyeceði hemen tüm dünya operasyonlarýnda, örneðin Mali, Nijerya ve hatta Libya’da, Fransa epeyce zora düþmüþ vaziyette.

Hollande’ýn yeni arayýþý

Fransa’da yapýlan kamuoyu yoklamalarý, Hollande’ýn gelmiþ geçmiþ cumhurbaþkanlarý arasýnda en az popülariteye sahip kiþi olduðunu ortaya koyuyor. Kiþilik özellikleri bu algýnýn oluþmasýnda etki oluþturmuþ olabilir. Ancak Fransa’nýn içine düþtüðü ekonomik sorunlarýn ve çýkýþ yolu için Almanya’ya muhtaç hale gelinmesinin de Hollande’ýn olumsuz algýsýnda rol oynadýðý söylenmeli.

Söz konusu koþullar içinde Fransa’nýn bir çýkýþ yolu bulduðu anlaþýlýyor. Bulduðu yol da, Ýsrail’deki þahinlerden geçiyor.

Hatýrlanacaðý gibi Ýran ile yapýlan son toplantýda, nükleer konusunda bir uzlaþma çýkamamýþ ve toplantý Kasým sonuna ertelenmiþti. Bu ertelemede Fransa’nýn rolü büyük olmuþ; Fransa Ýran’ýn hiçbir biçimde nükleer çalýþma yapmamasýný savunarak Ýsrail’in tezleriyle ayný çizgiye ulaþmýþtý.

ABD, Ýran’ýn sadece nükleer silah üretecek kadar zenginleþtirme yapmamasýný bir sýnýr olarak kabul ederken, Ýsrail Ýran’ýn sözlerine güvenilemeyeceðini ilan etmiþti. Ýsrail Ýran-ABD iliþkilerinin normalleþme ihtimali karþýsýnda ABD’ye baský yapmaya baþlamýþtý, ki bu baský bugün de sürüyor.

Fransa’nýn Ýsrail tezlerine yakýn pozisyon almasý, muhtemelen arasý ABD ile bozuþmuþ bir ülke bulmakla yakýndan baðlantýlý.

Anti-Amerikan ittifaký mý?

Ýran karþýsýnda ortak tutum almýþ olmak, Fransa ile Ýsrail’e yeni bazý iþbirliði olanaklarý yaratmýþ durumda. Hollande’ýn Ýsrail’e yaptýðý resmi ziyarette, iki ülke arasýndaki ticaret hacminin artýrýlmasý ve özellikle de teknolojik iþbirliðinde yeni bir aþamaya geçilmesi öngörüldü.

Hollande, bu ziyaret sýrasýnda geliþecek iþbirliðinin Ýsrail’in izolasyonuna son vereceðini de dile getirdi. Bu, ABD’nin Ýsrail’i terk ettiðini ama Fransa’nýn aslanlar gibi devreye girdiðini ima ediyor. Filistin tarafýndan Abbas ile görüþen Hollande, ABD politikasýna karþý olan tutumunu daha da net biçimde ortaya koydu.

Hollande’a göre Filistin sorunu, iki taraf arasýnda çözülebilecek bir sorun. Araya ikide bir ABD girdiði için çözüm saðlanamýyor. Fransa araya girse hemen çözer mi demek istiyor, Ýran oyununun dýþýnda kaldýðýndan mý sinirleniyor yoksa ekonomik çaresizlikte Ýsrail yönetimini kazanmak için mi bu dili kullanýyor, henüz kestirmek zor.

Türkiye’yi ziyaret ettiðinde bunlarý sormak lazým. Ayrýca, Türkiye’yi AB’ye taþýyacak bir iþbirliðinin daha kolay ve stratejik olarak daha risksiz olmasýna raðmen neden tercih edilmediði sorusunu da sormak lazým.