Direniþ Günlerinde Aþk adlý filmi gösterime giren Fransýz yönetmen Olivier Assayas politik sinemaya yaklaþýmýný anlattý.
Ben bu filmi yazar, hayalini kurarken aklýmda o dönemin malzemelerini yeniden yaratmak vardý. Kültürün teçhizatý önemliydi. Bu filmin bir tür özyaþam öyküsel arka planý var, tabii. Ama öyle bir film yapmaya çalýþmaktansa özyaþam öykümden olgular, anýlar, anekdotlar kullandým dönemi yeniden yaratmak için.
Fransýz sinemasýnýn seçkin yönetmenlerinden Olivier Assayas’ýn Direniþ Günlerinde Aþk filmi bu haftadan itibaren sinemalarýmýzda. 1968 Mayýsýný takip eden yýllarda bir Paris banliyösünde yaþayan, sanata eðilimli üç gencin eylemlerini ve büyüme serüvenini konu alan bu film, yönetmenin hayatýyla birebir iliþkili. Siyasi içerikli filmleriyle tanýnan Assayas, Çakal Carlos diye tanýnan, Filistin’in özgürlüðü için çeþitli eylemlerde bulunan Venezuelalý militan Ilich Ramirez Sanchez hakkýnda bir film de yapmýþtý. Paris’te Unifrance Buluþmalarý’nda basýnla bir araya gelen Assayas’a önce konu seçimlerini ve politik sinema anlayýþýný sorduk...
“Çalkantýlý dönemleri politik sinemaya uyarlamak çetrefilli bir iþ. Özellikle Fransýz bakýþ açýsýndan. Günümüzde toplumsal olan her þey politiktir de. Toplumsal gerçeklik politikanýn ta kendisi haline geliyor. Bir anlamda gerçekten de öyle. Ben þöyle çözümledim: Politik sözcüðünü farklý kullanýyorum; dünya ahvaline, iþlerin gidiþatýna, toplumsal olana tekabül ediyor. Yarattýðým kurmaca dünya, orada nasýl yaþandýðý politik fikirlere dayanýyor. Bugünün dünyasýnda politikaya deðinmek istiyorsanýz semptomlarýn belirdiði yere bakmalýsýnýz; baský altýnda, acý çeken insanlarý görmelisiniz, nasýl yabancýlaþtýklarýný anlamalýsýnýz. Doðru ve yanlýþtan ziyade budur bana ýþýk tutan. Bu film -ki oldukça özyaþam öyküsel, nasýl büyüdüðümü anlatýyor- politika ve politikaya dahil olmak temalarýmdan bazýlarý. Filmin baþýndan beri politik söylemleri ele alma biçimim ne kadar karanlýk ve karmaþýk olduklarýný vurguluyor. Sinemaya yaklaþýmým da öyle. Politika anlatý kontekstinin içinde yer alýyor. Carlos kýsmen politikse kýsmen de Scarface! Bir yanýyla politikayý yansýtýyor bir yanýyla aksiyon filmi. Yine de Carlos gerçek olaylarý tam anlamýyla politik diye tanýmlayabileceðim bir anlamda ele alma þansýný yakaladýðým ilk filmim oldu.
Politik film deðil, politika hakkýnda bir film. ‘70’li yýllarýn politikasýný yeniden inþa ettiðim, analitik bir film. Geriye dönüp olaylara bakýyor ve onlarý baþka bir perspektif içinde gösteriyor. Birdenbire her þeyle baðlantý kurabiliyor, militan sol hareket. Ortadoðu’daki savaþ ya da Soðuk Savaþ’ýn jeopolitiði perspektifinden görüyoruz net biçimde. Kurmaca, anlatý çerçevesinde de yetmiþlerin sol hareketine ithafta bulunabileceðim, bu dönemlerin diyalektiðini kurabileceðim duygusunu verdi bana.”
Teori ve pratik arasýndaki bað koptu
Konu 1968 Mayýsý ve gençlik olunca Fransa’da karýþýk tepkiler almasý kaçýnýlmazdý. Le Monde eleþtirmeni Thomas Sotinel’in beþ yýldýz verip övgüler düzdüðü film Assayas’ýn ‘80’li yýllarda yazarý olduðu ünlü sinema dergisi Cahiers de Cinema’dan olumsuz eleþtiriler aldý. Bu önemli yayýnla artýk ayný fikirde olmasa da ona saygýsýný koruduðunun altýný çizdi, Assayas:
“Fransýz sinefilisinden koptum. Ýçlerinden geliyorum ama onlardan uzaða sürüklendim. Sinefili, film teorisi akademik hale geldi. Zamanda dondu, ‘60’lardaki fikirlere saplandý kaldý. Tek yanlý bir sinema tarihi var sanki ‘60’larda oluþan... Ve o günden beri olan biteni deðerlendirme ve anlama kapasitesi yetersiz. ‘70’lere kadar film teorisi, sinema pratiði yapan kiþilerden gelen bir þeydi. Sinemayý çözümleyip iþlerine uyarlamak, gerçekliðin karmaþýklýðýyla baþa çýkmak için bir yöntem geliþtirmeye yaradý. Ama þimdi sinefili çoðu sete adýmýný atmamýþ film teorisyenlerin okullarda öðrettiði bir þey. Teori ve pratik arasýndaki bað koptu. Bence teori pratiðin dilidir. Pratikten koparýrsanýz baþka bir yöne gider, abiyoloji haline gelir.”
Bir kuþaðýn öyküsü
Assayas gençliðinde filmin kahramaný Gilles’in okuduðu kitaplarý okudu, müzikleri dinledi. Hatta onun gibi resim de çalýþtý ama Direniþ Günlerinde Aþk’ta gördüklerimiz kadar iyi olmadýðýný söyledi. Ama o da tamamen soyuttan figüratife doðru bir deðiþim geçirmiþ resim çalýþmalarýnda. Gilles, Assayas deðil ama ondan izler taþýyor: “Filmi yazar, hayalini kurarken aklýmda o dönemin malzemelerini yeniden yaratmak vardý. Kültürün teçhizatý önemliydi. Bu filmin bir tür özyaþam öyküsel arka planý var, tabii. Ama öyle bir film yapmaya çalýþmaktansa özyaþam öykümden olgular, anýlar, anekdotlar kullandým dönemi yeniden yaratmak için. Alýntýlar ve anekdotlar, kesin bilgiler üzerine kurdum dönemi. Bir geçmiþe dönüþtürme, bir ideoloji sunma yaklaþýmým yoktu, gayet mütevazý biçimde ne deneyimledimse onu kullandým anýlarýmdan. Ama nihayetinde bu film üzerine bir kurmaca inþa ediyor, oyuncularý getiriyorsunuz. Gilles kahraman ama onun öyküsü deðil sadece, onu da arkadaþlarýný da, yaptýklarý seçimleri de anlýyorsunuz. Sonuç olarak bir kuþaðýn öyküsü haline geliyor film. Herhangi bir zaman diliminde gençlik tarafýndan anlaþýlacak bir öykü anlatýyor.”
PARÝS’TE ÝKÝ PLAKÇI VARDI
Kültürel ögeleri filmde kullanma biçimine özellikle vurgu yapýyor Olivier Assayas: “Ýletiþim çaðýndan önce internet yoktu, Fransýz televizyonunda rock’n roll bile yoktu. Burjuva medyasý vardý. Gençlik kültürüyle temas kurmak için çaba gösterirdiniz. Þimdiki gibi bir tuþa basýp herkesle baðlanmazdýnýz. O temasý kurmak için kitapçýya gidip bazý gazeteleri almalýydýnýz. Bir plak istiyorsanýz Paris’te sadece iki plakçý vardý alacak! Onlarý ele geçirince hazine bulmuþ gibi olurdunuz. Tüketim deðil dahil olmak istediðiniz dünyanýn parçasýydý. Syd Barret plaðý örneðin! Sihirli bir andý onu bulmak...” Assayas, sinemasýnda hep varolan gençlikle temasý yeniden kurmak istedi Direniþ Günlerinde Aþk’ta. “Bugün de ‘70’lerdekine benzer olaylar meydana geldiðinin farkýndayým tabii. Özellikle New York’ta Occupy Wall Street hareketini görünce çok duygulandým. Nihayet ‘70’lerin enerjisi geri gelmiþti sanki.”
Assayas ‘saplantýsýz ve pragmatik’ diye nitelediði Occupy hareketinin yaný sýra ayný enerjiyi dünyanýn en büyük güçlerinden birini korkutan kadýn eylemciler Pussy Riot’ta da buluyor. Filminin bir sahnesinde rol alan genç militanlarýn politik hareketin geçmiþinden haberdar olmamalarý ise onu çok þaþýrtmýþ...