Futbol, ekonomi, demokratikleþme

Bu yazý bir futbol yazýsý deðildir.

Bu yazýnýn bir benzerini Galatasaray UEFA kupasýný kaldýrdýðýnda, yani yaklaþýk 13 sene önce de yazdýðýmý hatýrlýyorum.

Bu yazý ekonominin ve siyasetin futbolden almasý gereken derslere iliþkindir.

Futbolde Türkiye büyük bir baþarýya imza atýyor.

Avrupa’nýn ilk 16’sýnda iki Türkiye takýmý var, üç Ýspanya, üç Ýngiltere, iki Almanya, iki Ýtalya takýmý ile beraber iki de Türkiye takýmý; Fransa, Rusya, Portekiz ve Ýsviçre’nin de birer takýmlarý mevcut.

Galatasaray yakýn bir tarihte bir Avrupa kupasýný müzesine götürdü, Milli Takým da yine yakýn bir tarihte dünya üçüncüsü oldu.

Türkiye’nin bir bu yönü var, bir de mesela Birleþmiþ Milletler Ýnsani Kalkýnma Endeksinde 186 ülke arasýnda 2013 senesinde hala 90. sýrada oluþu var, baþka milletlerarasý sýralamalarda da durum BM’den daha iyi deðil.

Görünen o ki futbol sektörümüz ülkemizin baþka sektörlerinin önünde gidiyor.

Bu durumun bir açýklamasý olmasý gerek.

Benim konuya iliþkin kiþisel görüþüm þu: Futbolde kurallarý biz koymuyoruz, FIFA, UEFA koyuyor ve Türkiye de bu kurallara, Milli Takým düzeyinde de, kulüp takýmlarý düzeyinde de koþulsuz olarak uymak zorunda, futbole mutlak anlamda evrensel kurallar hakim, bu kurallarýn bir santim bile dýþýna çýkmak mümkün deðil.

Türkiye evrensel kurallara AYNEN uyduðu ya da uymak zorunda kaldýðý sektörlerde çok daha baþarýlý oluyor.

Futbol bir örnek, futbolü “üç korner bir penaltý” kuralý ile oynayamýyoruz ve baþarýyý yakalýyoruz; 1996 gümrük birliði süreci ile birlikte otomotiv sektöründe, beyaz eþya sektöründe elde edilen ihracat baþarýlarýnýn altýnda da ayný þey yatýyor.

Kendi koþullarýný kendi koyan sektörlerde ise, sektör kelimesini burada geniþ anlamýyla kullanýyorum, futbol ya da otomotiv kadar baþarý yok.

Senelerce bazý ilkel kafalar Türkiye’yi “Türkiye’nin kendine özgü koþullarý, çok sorunlu komþularý var, insan haklarý meselesini biz kendimiz düzenleriz” diye aldattýlar ve bu aldatmaca sonrasýnda AÝHM’de bugün on beþ bin dosyamýz birikmiþ durumda, asker meselesi, kürt meselesi de ayný marazi anlayýþýn KDV’leri.

Nerede, hangi alanda evrensel kriterleri deðil de yerel kriterleri tercih ettiysek bu alanlarda küresel sýralamalarda hep sýnýfta kalýyoruz.    

Türkiye’nin bu durumu deðiþtirebileceðine inanýyorum.

Bu deðiþimin de anahtarý kamusal alaný ilgilendiren tüm noktalarda evrensel standartlarý AYNEN benimsemek.

Özel alanlarda ise istediðimiz gibi, istersek tümüyle alaturka, istersek tümüyle alafranga ya da baþka düzeylerde takýlabiliriz.

Bazýlarýný rahatsýz edebilecek bir örnek verebilirim; bendeniz artýk bir doktor hanýmýn, bir hakim hanýmýn mesleklerini türban takarak icra edebileceklerini düþünüyorum zira kýlýk-kýyafet alaný tümüyle özel alana iliþkin bir keyfiyet ama ayný doktor hanýmýn, ayný hakim hanýmýn mesleklerinde, týpta ve muhtemelen daha da tartýþmalý bir alan olduðu için özellikle belirtiyorum, hukukta, EVRENSEL ilkeleri mesleklerine AYNEN yansýtmalarý þart zira tababet de, hukuk da kamusal alanýn doðrudan kendisi.

Eðitim de çok önemli baþka bir örnek, baþka bir kamusal alan egzersizi; eðitimde yerellik, tarihiyle, coðrafyasýyla müfredatý, zihniyeti belirlemeye baþladýðý anda eðitim kalkýnmaya engel oluþturmaya baþlýyor; bakalým “varlýðým türk varlýðýna armaðan olsun” saçmalýðý ile bu ekonomiyi ne kadar ve nasýl götürebileceðiz?

Ekonomide ve hukukta FIFA ve UEFA kurallarýna, yani DTÖ, AÝHM, AB kurallarýna AYNEN uyduðumuz zaman bu alanlarda da futbol baþarýsýný hatta daha fazlasýný yakalayacaðýz.

  twitter.com/KarakasEser