Dün akþamki milli maçýn sonucu ne oldu, herhalde sizler biliyorsunuzdur. Ben bilmiyorum. Ýsteseydim, maç bittikten sonra yazýmý yeniden elden geçirebilirdim; tabii amacým maçla ilgili yorum yapmak olsaydý...
Oysa derdim Macaristan’la oynadýðýmýz milli maç deðil, hatta milli takýmýmýz da deðil. Maçý, futbolu, teknik direktörü vesile edip yine siyaset alanýnda kalacaðým...
Takýmýn baþýnda bir Türk teknik direktör var. Futbol oynarken mütevaziydi, çalýþtýrdýðý takýmlarýn baþýndayken de ayný tavrýný korumayý bildi. “Takýmýn baþýna bizden biri geçsin” kanaati yaygýnlaþýnca konumu üstlenebilecekler içerisinde en uygunu bulunduðu için göreve getirildi.
Mucize beklenerek deðil yani...
Kaç gündür gazetelerin spor sayfalarýný okuyorum; herkesin üzerinde birleþtiði nokta, maçýn teknik direktör için ‘kader maçý’ olduðu... “Yenilirsek” diyorlar, “Ya TFF kendisine ‘git’ der, ya da baþarýlý olamadýðý için kendisi istifa eder...”
Henüz iþbaþýna geleli bir yýl bile olmamýþ bir hocayý, ne yapmak istediðini tam anlamadan gönderiyoruz sizin anlayacaðýnýz...
Babamýn oðlu deðil Abdullah Avcý; kendisiyle bir kez bile karþýlaþmýþ deðilim. Milli takýmýn baþýna getirilene kadar pek ilgi alanýmda biri deðildi. Yabancý hoca yerine bizden genç bir futbol adamýna geleceðin milli takýmýný oluþturmasý için fýrsat tanýyanlara þükran duydum.
Abdullah Avcýbaþlangýçta bizim liglerde veya Avrupa’da top koþturan ismi duyulmamýþ gençlere daha fazla fýrsat tanýyarak maçlara çýktý; her yenilgiden sonra spor basýnýnýn yönlendirmesiyle bu yönteminden biraz vazgeçerek... Þimdi takýmýn bel kemiðini bir-iki Ýstanbul takýmýnýn oyuncularý oluþturuyor.
Maç sonrasý ayrýlýrsa Abdullah Avcý’nýn kendisi de neden ayrýlmasý gerektiðini anlamayacak: Baþlangýçta benimsediði yöntem de, zamanla o yöntemden uzaklaþmasý da spor medyasý yüzünden olmuþtu; yani baþarýsýzlýklarýnda en büyük payýn sahibi yazýlarýyla kendisini yönlendirenler...
Þimdi kellesini isteyen spor medyasý...
Hiç tabelaya baktýnýz mý, milli takýmýmýz dört yýlda bir yapýlan Dünya Kupasý ve Avrupa Futbol Þampiyonasý’nda nasýl sonuçlar almýþ?
Dünya Kupasý’nda elemeleri geçebildiðimiz yýl sadece iki: 1954 ve 2002; birinde 1. tura çýkmýþýz, diðerinde yarý final oynamýþýz... Avrupa Futbol Þampiyonasý’nda bir 1. tur (1996), bir çeyrek final (2000), bir de yarý final (2008) oynamýþlýðýmýz var... Hepsi bu kadar...
Ýlk yarý finali oynamamýzý saðlayan teknik direktörün milli takýmdaki sonunu da yine spor medyasýnýn getirdiðini hatýrlýyorum... Yeterince ‘sofistike’ bulmamýþlardý Þenol Güneþ’i...
“Nerede siyaset?” diye baðýrmaya baþlamayýn hemen; siyaset bu yazýnýn bütününde var... Futbolda olanlar yýllarca siyaset alanýnda da oynandý. Ülkeyi yönetenleri beðenilerine uygunlar arasýndan seçip iktidara getiren medyanýn da içinde yer aldýðý bir yapýydý; sonra onlarý tepetaklak eden de... Þimdi ilk defa iþbaþýna gelmelerinde rol oynayamadýklarý, kendilerine yüz vermeye niyeti bulunmayan bir iktidar var ve ne yapacaklarýný bilemez durumdalar...
Keþke Abdullah Avcý milli takýmýn baþýna geldiðinde spor medyasýna kulak vereceðine biraz siyasi tarih okusaydý.