Türk futbolunda gerçek anlamda bir tek yıldız var; o da Fatih Terim’dir...
Yıldız nasıl tanımlanır?
Yediğiyle, içtiğiyle, giydiğiyle, çıkardığı ile bindiği araba ile gittiği yer ile seyahatiyle...
Yani, yaptığı her şey haber olur.
Fatih Terim’in de Türkiye’de yaptığı her şey haber. İzmir’de oynanan Malaga maçında orucunu bir yudum su içerek açması bütün gazetelerde boy boy fotolarla yayınlanıyor. Televizyonlarda neredeyse ilk haber oluyor...
Boynuna fular takıyor, renginden markasına kadar millet dükkan dükkan dolaşıp aynı fuları arıyor.
Fatih Terim’i böylesine yıldızlaştıran nedir?
Bunu basının ona olan düşkünlüğü ya da yazılı ve görsel medyada dostlarının olması gibi ucuz ve basit bir biçimde açıklamak mümkün değil. Fatih Terim hele de bu olgunluk çağında giyiminden saçının biçimine kadar son derece karizmatik bir kişilik çiziyor. Fatih’i ister sevin, ister nefret edin, ister yuhalayın, ister alkışlayın.. Ne zaman futboldan konuşulsa mutlaka konunun içine giriyor. Tabi bunlara Galatasaray gibi Türkiye’nin en çok taraftarına sahip takımı ile özdeşleşmiş olmasını da eklerseniz, Fatih’in yıldızlığını anlamak biraz daha mümkün olabiliyor.
Zarif eşinden, güzel kızlarına kadar Fatih her şeyiyle sadece sporun değil belki de günlük yaşantısı siyah-beyaz olan bir çok kişinin yaşamına renk katıyor.
Fatih’in bu yıldızlaşmasına büyük katkısı olan Faruk Süren’i ve Ünal Aysal’ı da unutmamak gerek.
Bu iki başkan da Fatih’in eline öyle takımlar verdiler ki, Fatih de onları o kadar akıllıca yönetti ki, ününe ün kattı...
İçimizden çıkan bu yıldıza gerektiği değeri veriyor muyuz? Bilgi, birikiminden yeterince yararlanabiliyor muyuz? Elbetteki tartışılır..
Yakında Fatih’in hayatını konu alan bir dizi film çekileceğini söylüyor arkadaşlarım. Ancak Fatih’i kimin oynayacağı konusunda kimseyle anlaşmamışlar. Tabi hocadan da izin alıp almadıklarını bilmiyorum. Ama bana sorarsanız Fatih’i, Fatih’ten daha iyi kimse oynayamaz.
