Futbolun yenik düştüğü anlar!

Futbol, bazı ülkelerde rugby ya da beyzbol gibi bizim yabancı olduğumuz spor branşları karşısında; çok nadiren ikinci plana düşer... Mesela, Amerikan futbolunun finali olan “Super Bowl” günü geldiğinde; o koca ülkede yaşam tamamen durur. Herkes maçın oynanacağı saate odaklanır. Canlı yayın sırasında, final dışındaki her şey bütün önemini kaybeder. Bir çok kentteki bıktırıcı trafik, sadece o anlarda ortadan kalkar.

Bizim bildiğimiz klasik futbolda da benzer tablolar bir çok ülkede yaşansa da, Amerikan futbolunun bu yöndeki olağanüstü etkisinin eş değerini, hiçbir yerde yakalayamaz.

Futbol, olimpiyatlar içinde de yenik düşmüştür... Hiçbir zaman, Avrupa Şampiyonası ya da Dünya Şampiyonası’nın yarattığı etkiye kaynak/sebep/zemin olmamıştır. Olimpiyat futbolunun yarattığı heyecan, neredeyse sıfır düzeydedir... Şampiyon olan takım, ülkeye dönüşünde (Avrupa ya da Dünya şampiyonu  olunduğundaki dönüşler gibi) yollar/meydanlar/havaalanı civarları tıkanarak karşılanmaz... Coşku sakin ve sadedir.

Bunun böyle olmasında; eskiden olimpiyatlara katılacak takımların, amatör futbolculardan kurulmasının şart olma etkisi vardı. Ülkelerin tanınmış/tapılmış/idol olmuş profesyonel futbolcuları, olimpiyata katılamazdı. Bu uygulama çok uzun yıllar sürdüğü için, olimpiyatlardaki futbol hep ilgi dışında kaldı.

Sovyetler Birliği, Küba, Çin, Yugoslavya, Varşova Paktı ülkeleri ile bazı Balkan ülkeleri; “Bizde profesyonel lig yok” diyerek tüm yıldızlarını o dönemde olimpiyatlarda oynatma şansına sahip olsalar da, dünyanın ilgisini çekmeye yetmedi. Aslında onlar (Devlet kontrolünde) gizli profesyoneldi ve dünyanın her kulübüne pekala futbolcu gönderiyordu. Uluslararası Olimpiyat Komitesi yıllarca göz yumdu. Bir dönem Juventus’ta ortalığı kasıp kavuran ve paranın ağababasını kazanan Blochin gibiler nasıl oynadı?

Neyse ki yasak kalktı. Artık her ünlü ve profesyonel futbolcu oyunlara  katılabiliyor ama; olimpiyat futbolu o eski köhnemiş tortusunu bir türlü üzerinden atamıyor. Kimsenin “Olimpiyatta kim şampiyon olacak?” diye bir derdi/merakı/ilgisi yok.