G20 Hamburg zirvesi ve küresel ‘aktivizm sektörü’

G20 Hamburg zirvesinde, içeride konuşulan konulardan çok adeta yakılan kent merkezi gündeme geldi. Zirveyi protesto eden küreselleşme karşıtları, Hamburg'da çok sayıda araç yaktı, marketler yağmalandı, sokaklar savaş alanına döndü. Bu satırları yazdığım Cumartesi günü yerel saatle 14.09'da kentin şiddet fonundaki uğultusu dolduruyordu havayı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan riyasetindeki Türk heyetinin kaldığı otel ve civarına yoğun güvenlik önlemleri sayesinde göstericilerin yaklaşması mümkün olmadı. Ama Hamburg'a adım attığımız andan itibaren kenti havadan turlayan polis helikopterlerinin zaman zaman kulakları sağır eden sesi bitmek bilmedi. Polis arabalarının siren sesleri de bu gürültüye eklenince kentin havası tam bir isyan şehrine dönüştü.

Alman basınının bu önemli haberi nasıl gördüğünü de bir kaç satır ile paylaşalım burada hemen. Sabah üç Alman gazetesine baktığım zaman, sadece Bild gazetesinin birinci sayfadan bu gelişmelere yer verdiğini gördüm. Bir gazete birinci sayfasında hiç yer vermemiş, bir başka gazete birinci sayfanın alt kısmında fotoğraf kullanmıştı. 

TV'lere gelince bir haber kanalı dışındaki kanalların zirvenin içeriğiyle ilgili haberleri vermesi de dikkat çekiciydi. Sanki, sokakları alev topuna dönen kent, başka bir coğrafyanın ücra köşesinde kalan bir nokta idi bu habercilik anlayışına göre.

Küreselleşme karşıtları dediğimiz grup, son yıllarda uluslararası toplantıların marjında paralel bir gündem oluşturuyor. Ancak sisteme gerçek anlamda itirazı olmayan, sadece bir nefes borusu ile geçici bir rahatlama imkanı veren bir işlev görüyor bu tür aktivizm. Hatta küresel düzlemde bir "aktivizm sektörü" oluştuğunu da söyleyebiliriz. Sokak hareketlerinin kendiliğinden geliştiğini söylemenin giderek daha fazla imkansız hale geldiği günümüz dünyasında, bu boyutta bir gürültünün de kendiliğinden oluşacağını düşünmek mümkün değil.

Söz konusu aktivizm sektörü, küresel sisteme itiraz etmiyor, sistemi tehdit etmiyor. Tam tersi yeniden üretilmesine vesile oluyor ve gerçek itiraz referanslarına yönelik daha geniş kapsamlı ve resmî nitelikli saldırılara zemin hazırlıyor.

Avrupa başkentlerindeki protesto gösterilerinin o ülkelerdeki polis ve istihbarat makamlarının tam anlamıyla bilgisi ve kontrolünde gerçekleştiği ve gerçek anlamda sistemi tehdit ettiği anda henüz küçük bir kıvılcım olduğu anda söndürüldüğü olgusunu akıldan çıkarmayalım.

Evet, gürültülü bir tiyatro izliyor hissiyatındayım, sokaktan gelen helikopter sesleri ve uğultuya kulak kesilince.

Peki küresel sistemden herkes memnun mu? Dünya ekonomisinin yüzde 80'i anlamına gelen G20 ülkelerinin Almanya zirvesinin gündeminde göç, mülteciler, Afrika ve terörizm konuları var, ekonomi gündeminin yanı sıra. Ve bu konuların gerçek mağdurlarına küresel sistemin süper güçlerinin gerçek bir çözüm bulmalarının mümkün olmadığını görüyoruz.

Gerçek itiraz sahiplerinin sesi duyulmuyor bu uğultulu tiyatroda.

Türkiye'nin G20 zeminindeki varlığı tam da bu noktada ön plana çıkıyor. Mültecilere ev sahipliği yapmasından, terörle mücadeleye, Afrika kıtasına yönelik olarak başlattığı yeni yaklaşımla Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G 20 çerçevesindeki mesajları büyük önem taşıyor.

Diğer detaylar ve zirvenin tortuları bir sonraki yazımızda.

Almanya'dan PKK'ya skandal izin

BU arada okuduğunuz satırları gönderip Hamburg'dan ayrılmak üzere yola çıktığımızda skandal bir gelişme yaşandı. Türk heyetinin kaldığı otelin hemen yakınlarına kadar PKK/PYD'li teröristlerin ve onların yandaşlarının gösteri yapmasına izin verildi. Hamburg'un her meydanı göstericilerin tehdidi altındayken terör örgütü yandaşlarının Türk heyetine bu kadar yaklaşmasına izin verilmesi Almanya'nın ayıbı olarak kayıtlara geçmiş oldu. Aynı Almanya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oradaki Türklerle buluşmasına yeşil ışık yakmamıştı. Neyse ki heyet herhangi bir saldırıya uğramadan havalimanına ulaşabildi. Buna da sadece Allah yardım etti. Çünkü Alman makamları bu konuda yeterli önlem almamıştı.