Galiba nihayet ‘iki partili sisteme’ kavuþuyoruz...

CHP ve MHP’den itirazlar geleceðini biliyorum, ama ne olur, önce tezimi dinlesinler, sonra ne diyeceklerse desinler.

Tezim þu: Son hýzla iki partili sisteme doðru gidiyor Türkiye ve bu sürecin en aktif iki partisi CHP ile MHP; sürecin en önemli hamlesi ise cumhurbaþkanlýðý seçimi olacaða benziyor... Bu iki parti birleþerek veya zýmni/aleni ittifaklar yoluyla tek gövde gibi hareket etmeye baþladýðýnda, ülkemiz siyasi hayatý, temel olarak, iki partili sisteme kavuþabilecek...

Darbeci askerlerin 1980 sonrasýnda zorla gerçekleþtirmeye çalýþtýðý sistemdi bu ve galiba nihayet gerçekleþecek...

12 Eylül (1980) darbesini yapanlar, hatýrlayacaksýnýz, siyasi hayata geçiþ için yeþil ýþýk yaktýklarýnda, saðda bir (Milliyetçi Demokrasi Partisi, MDP) ve solda bir diðer (Halkçý Parti, HP) ile seçime gitmeyi planladýlar... MDP’nin baþýna emekli bir orgenerali (Turgut Sunalp), HP’nin baþýna da Ýsmet Ýnönü’nün özel kalem müdürünü (Necdet Calp) getirdiler. Ýstedikleri, vatandaþlarýn bu iki partide yoðunlaþmasýydý.

‘Askerlerin hükümeti’ ile ‘Askerlerin muhalefeti’ üzerine oturacaktý yeni siyasi sistem...

Oyunu bozan, Turgut Özal’ýn ANAP’ýnýn —büyük çapta dýþ baskýlarla— kurulmasýna izin verilmesidir...

Millet iki partiye fazla yüz vermedi, ANAP’ta yoðunlaþtý..

Þimdi yaþanan CHP ile MHP’yi birbirine yakýnlaþtýrma süreci yeni deðil aslýnda; öncesi var... Cumhuriyet yazarý Ýlhan Selçuk’un MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüþerek CHP ve MHP arasýnda (seçimden yüzde 7 üzerinde oy alan Genç Parti’yi de içine alarak) bir ‘Kýzýlelma Koalisyonu’ oluþturulmasý yolunda ilk adým, Ak Parti’nin seçimi kazandýðý, MHP’nin baraja takýldýðý 2002 genel seçimi sonrasýnda atýlmýþtý...

Ýlhan Selçuk projeyi 2007 genel seçimi öncesinde Cumhuriyet gazetesindeki sütununda yeniden tazeledi. Ýstediði, Ak Parti karþýsýnda güçbirliðiydi; CHP’nin güçlü olduðu yerlerde MHP’liler CHP adayýna, MHP’nin kazanma ihtimali olduðu yerlerde de CHP’liler MHP adayýna oy verecekti.

Verdiler de... Oylarýn alýþtýðý partilere gitmesi halinde Ak Parti’nin rahatça kazanabileceði bazý illeri, CHP ve MHP, bu sayede aralarýnda bölüþebildi.

Partili eller, kendi partileri dýþýndaki adaylara oy vermeye alýþtý 2007, 2009 ve 2011 seçimlerinde...

Son seçimde daha ilginç bir mahiyet kazandý yakýnlaþma: CHP Ankara’da MHP’liliði tartýþmasýz (daha önce Beypazarý’nda MHP’den belediye baþkanlýðý yapmýþ, 2009’un MHP Ankara belediye baþkan adayý) Mansur Yavaþ’ý Ankara’dan aday gösterebildi.

CHP’nin ‘sol’ ve ‘ulusalcý’ kanatlarýndan beklenebilecek çapta tepkiler gelmedi...

Artýk sýra cumhurbaþkanlýðý seçiminde ortak bir aday üzerinde buluþmaya geldi. Bunu da baþarabilirler. Diyelim baþaramadýlar ve her parti kendi adayýyla ilk tura katýldý; Ak Parti adayý karþýsýnda hangi partinin adayý ikinci turda yarýþmaya hak kazanýrsa, diðer parti, taraftar kitlesine onu destekleme talimatý verebilir...

Ýþte bu sebeple, “CHP ve MHP’yi tek parti gibi harekete sevk ederek ülkemizi ‘iki partili sisteme’ nihayet kavuþturacak sürecin son hamlesi cumhurbaþkanlýðý seçimi olabilir” diyorum.

Dedim iþte...

NOT: Bu yazýnýn ilham kaynaðý, Cumhuriyet’te dün okuduðum, ‘Mansur Yavaþ açýkladý: CHP, Ankara’da þimdi ne yapacak’ haberidir.