Tayyip Erdoðan’ýn Mýsýr’a ve Tunus’a gidip “Laiklikten korkmamak lazým” demesi tartýþýlacaktý, tartýþýldý. Mýsýr’da darbeyi gördükten sonra Gannuþi liderliðindeki Tunus islami hareketinin, benim “Laiklere ofsayttan gol atma imkaný tanýndý” diye tanýmladýðým þekilde siyaseten bir adým geri çekilmesi tartýþýlacaktý, tartýþýldý. Nihayet Gannuþi’nin “Ýslami aidiyet ve siyaset” baðlamýnda serdettiði þu sözleri de tartýþýlacaktýr, tartýþýlýyor:
“Müslüman demokrasisine girmek için siyasî Ýslam’dan çýkýyoruz. Artýk siyasî Ýslam’ý temsil iddiasýnda olmayan Müslüman demokratlarýz. Siyasî faaliyetin yeri cami deðildir. Cami halkýn toplandýðý bir yerdir, dolayýsýyla tek bir partinin faaliyetlerinde camiyi kullanmasý için bir sebep yok. Dinin Tunuslularý birleþtiren bir unsur olmasýný istiyoruz; bölen deðil. Bu yüzden bir imamýn hiçbir siyasî partiye yönetici ya da üye olmasýný istemiyoruz. Gündelik sorunlarý, ailelerin ve kiþilerin yaþamýný söz konusu eden bir parti olmak istiyoruz; kýyamet gününü ya da cenneti vs.’yi söz konusu eden deðil. Dinî faaliyetin siyasî faaliyetten tamamen baðýmsýz olmasýný istiyoruz.”
Aslýnda Türkiye’de Ak Parti’nin 14 yýl içinde geliþtirdiði “Laik yorum” da ayný çerçevenin uzantýsý olarak tartýþýlýyor ve tartýþýlacak.
Dün Refah Partisi’nin bu alandaki dili, yeri de tartýþýlýyordu.
O zamanlar Refah Partisi’nin Ýslam’la ilgisi, Refah’a oy verip vermemekle Müslüman aidiyet arasýndaki iliþki, Refah kadrolarýnýn islami temsiliyet meselesinin Ýslam’a bir bedel ödetip ödetmeyeceði, siyasi faaliyetin “Ýslam tebliði” açýsýndan artý-eksi mahiyeti hep tartýþýldý.
Bir yandan islami aidiyet gereði Refah’a oy vermek gereði partili zeminlerde dillendirilirken, diðer yandan “Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede farklý partilere oy verenlerin nasýl tanýmlanacaðý” sorusu üzerine pek çok þey söylendi.
Refah Partisi’nin Ýslam’la bir ilgisi vardý ama bu tam ne idi? Ben zaman zaman bir yandan “islami parti” diye tanýmlamaktan kaçýnmak, diðer yandan da “Ýslam’la bir þekilde iliþkili olmasý”ndan dolayý “Ýslam eksenli parti” gibi ifadeler kullandým. “Müslümanlarýn kurduðu parti” demek bile sorunluydu, çünkü bu, diðer partilere oy verenleri “Müslümanlýktan baþka aidiyetle tanýmlamak” anlamýna gelecekti.
Ak Parti’ye geldiðimizde Ýslam’la iliþki nasýl tanýmlanacaktý? Parti kendisini “Muhafazakar demokrat” olarak tanýmladý. “Muhafazakar” ne demekti? Dini aidiyet “Referansýmýz Kur’an deðil” denilerek bir kenara kondu. Buna raðmen Ak Parti’nin mesela CHP, MHP, HDP olmadýðý belliydi. Yine Ak Parti’nin “bir þekilde Ýslam’la baðlantýlý olduðu” da belliydi. Ýslam dünyasýndan bakýldýðýnda da Ak Parti, “islami siyasi hareketlerin güncel bir formatý” olarak okundu.
Aslýnda Ýslam’ýn siyasi alanda nasýl kurumsallaþacaðý konusu ile çok yakýndan ilgilenen, bu noktada Ak Parti’ye “Acaba mý?” ümitleri ile bakan, parti liderlerinin çýkýþtaki görüþmelerinde muhtemelen bu intibaý verdiðini gören Batý dünyasý da Ak Parti’yi Ýslam’la iliþkilendirdi.
Sanýrým Batý’da da, Ýslam ülkelerinde reel politiðin Ýslam’la bir þekilde baðlantýlý bir siyasi hareketin iktidarýný kabul etmeyi gerektirdiði düþüncesi hakimdi. Ancak bu yapýlar, Batý’yý dýþlamayan, farklý inanç ve düþüncelerin temsiline imkan veren, adý konmasa da bir tür laik içerik taþýyan yapýlar olmalýydý. Hatta “Medeniyetler Ýttifaký” gibi projeler geliþtirilmiþse ondan da çok mutlu olacaklardý. Baþlangýçtaki Ak Parti formatý da bu idi.
Ak Parti’nin yola çýktýðýndan bu yana 14 yýl geçti.
Bu arada Arap Baharý oldu, bu süreç islami kadrolarý iktidara getirince Batý bu iþi Suriye’de ve Mýsýr’da durdurdu. Bu dönemde Tayyip Bey Mýsýr’da - Tunus’ta laiklik tavsiyesinde bulunmasýna raðmen, Batý tatmin olmadý ve Mýsýr’da darbeyi, Suriye’de iç savaþý, Türkiye ile iliþkilerde de gerilimi hazýrladý.
Tunus bu arada laiklere ofsayttan gol atma imkaný verdi ve Gannuþi bu sürecin sonunda yukarda alýntýladýðým sözleri söyledi.
Konunun Ýslam, Toplum, Batý, sistem, reel politik gibi pek çok baþlýðý var, ama sütunum doldu, üzerinde duracaðým.