Þahýslar, kiþilikler üzerinden yürütülmeyen, hakaretler içermeyen, kavramlarý öne çýkaran tartýþmalara basýnda, hatta ayný gazete içinde bile hep sýcak bakmýþýmdýr.
Bugün de böyle bir iþe giriþeceðim ve Sayýn Yiðit Bulut’un 14 Þubat Cuma günü Star gazetesinde “TSK’nýn kendisine sormasý gereken sorular var II” baþlýklý yazýsýnda kullandýðý bir ifadeyi tartýþmaya açmak istiyorum.
Sayýn Yiðit Bulut hem bir gazeteci ama bugün için daha da önemlisi, Baþbakanlýk Baþ Danýþmaný ünvanýný taþýyor, bu nedenden de söyledikleri, yazdýklarý benim için de, hepimiz için de çok önemli.
Sayýn Yiðit Bulut ile dünyaya çok ama çok farklý pencerelerden baktýðýmýz kesin, ayný dünyalarýn insaný deðiliz, bunda da bence hiç sorun yok, ayný gazetede yazý yazýyor oluþumuz da yine bence gazete için bir artý olabilir, önemli olan tartýþmalarý kavramlar dünyasýnýn dýþýna taþý(r)madan sürdürebilmek.
Sayýn Yiðit Bulut mezkûr yazýsýnýn bir bölümünde TSK’ya sorular yöneltiyor ve bu sorulardan dördüncüsü de aynen þöyle:
4-TSK, 2006 ve özellikle Baþbuð sonrasý AB tezini deðiþtirdi mi? TSK, “kurum olarak” Avrupa Birliði projesine nasýl bakýyor?
Sayýn Bulut’un sorusunu copy-paste ile sahifeme aldým, kurum olarak ifadesinin üzerindeki týrnaklar yazara, Sayýn Yiðit Bulut’a ait.
2014 Türkiye’sinde konularý ele alýrken 2014 dünyasýnýn hassasiyetlerini, temel doðrularýný, demokratik hukuk düzenlerinin vazgeçilmezlerini atlamamak lazým.
Eski Türkiye-Yeni Türkiye tartýþmasýný çok yararlý ve yapýcý buluyorum ama unutmayalým ki eski Türkiye’nin temel özelliði çaðdaþ demokratik hukuk düzeninin temel ilkeleriyle kavgalý oluþu idi, yeni Türkiye’den temel beklentimiz de yeni sistemin çaðdaþ demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bire bir örtüþmesi.
Çaðdaþ demokratik hukuk düzeni dendiðinde ise kurumlarýn misyonlarý, görev tanýmlarý öne çýkan konulardan biridir.
Sorumu, Yiðit Bulut’un yazýsýnda aklýmý karýþtýran ifadeyi, kavramsallaþtýrmayý doðrudan ortaya koyarak konuya gireyim.
TSK’nýn kurumsal anlamda bir AB görüþü ya da projesi olabilir mi?
Çaðdaþ demokratik hukuk düzenlerinde hiçbir bürokratik birimin kurumsal olarak bir siyasi projesi, görüþü olamaz.
Siyasal iktidarlarýn, seçilmiþ, TBMM’den güvenoyu almýþ hükümetlerin, muhalefet partilerinin kurumsal görüþleri olur ve devlet içinde sadece onlarýn olur.
TBMM’nin bile, temel misyonu iktidar ve muhalefeti beraber barýndýrmaktýr, demokrasi ve hukuk devleti prensipleri haricinde, kurumsal olarak bir projesi olamaz.
Ben bir üniversite öðretim üyesiyim, idari görevlerde de bulundum, her zaman üniversite senatolarýnýn siyasi görüþler açýklamasýna karþý çýktým, zira, üniversitenin, bilimsel özgürlük dýþýnda, kurumsal bir görüþü olamaz.
Rektörlerin, dekanlarýn, öðretim üyelerinin þahsi görüþleri vardýr, bunlarý kendi adlarýna açýklama haklarý kutsaldýr ama kurumsal görüþ kabul edilemez.
TSK’da da generallerin, yüzbaþýlarýn þahsi görüþleri vardýr ama kurumsal görüþ kabul edilemez.
Eski Türkiye dendiðinde ilk aklýma gelen konu TSK’nýn AB meselesinde, kürt meselesinde, Kýbrýs meselesinde, türban meselesinde, laiklik meselesinde ve baþka konularda kurumsal görüþ sahibi olmasý ve bunlarý açýklamasýdýr.
2007 sonrasý yeni Türkiye istikametinde bu yanlýþlar azaldý, yanýlmýyor isem en son mevcut Genelkurmay Baþkaný anadille ilgili bir açýklama yapmýþ idi, muhtemelen ve iyi ki, birileri ayar verdi herhalde kendisine, daha sonra baþka kurumsal açýklamaya þahit olmadýk.
Askerin sadece güvenlik konularýnda sivile oranla daha yetkin birikimi olabilir ama demokrasilerde bu birikim Baþbakan ve Milli Savunma Bakaný’na, gerekir ise Bakanlar Kurulu’na danýþmanlýk olarak aktarýlýr, nokta.
Yeni Türkiye’nin, geleceðin Türkiye’sinin en temel özelliklerinin baþýnda TSK’nýn siyasi konularda, mesela AB konusunda, kurumsal görüþü olmamasý gelmelidir.