Her iþin bir haddi, hududu var... Siyaset, siyaset insanlarýnýn iþidir. Onlar tartýþýr, parti kurullarýnda alýnan kararlar doðrultusunda karþýlýklý siyasi disiplin sergiler, o günün siyaseti neyi gerektiriyorsa, o hedefler doðrultusunda mesai verirler.
Parti kadrolarýnda yer alýrsýn... Seçimlerden geçersin... Mahalli teþkilattan Ankara’daki meclise uzanan yolu yürürsün, geldiðin noktada birikim ve yeteneklerine göre görev alýrsýn...
Bakýn Cumhurbaþkaný Erdoðan’a, kendinden söz ettiðinde “40 yýlýn üstünde siyasetin içindeyim” diyor, belli ki 20’li yaþlarýndan bu yana siyasetin bütün kademelerini görmüþ-geçirmiþ, bugün, dünyanýn konuþtuðu bir lider olmuþ.
Siyaset dediðiniz týlsýmlý ama hayli zor mücadelenin yabana atýlýr tarafý olmadýðýný anlamak için aþaðýdaki fotoðrafa bir bakýn, ne demek istediðimi o fotoðraf anlatýyor.
Sabýrla, eðilmeden, bükülmeden yürünen “uzun ince bir yoldan” söz ediyoruz... Paraþütle gelinen makamlardan deðil...
Fotoðraf, merhum Necmettin Erbakan liderliðindeki bir hareketin nerelerden baþladýðýný, o hareketin 1995’ten bu yana Türkiye’nin siyasi kaderine nasýl damgasýný vurduðunu örnektir. Bu iþler, gazetecilik yaþamý boyunca cuntalara bile üye olup, iki de bir “seni asacaklar” makaleleri döktürmekle olmuyor. Buraya Baykal’ýn da bir fotoðrafýný koyabilirdim, o da meselenin aslýný anlatýrdý.
Pekiyi, gazeteciye ne oluyor?..
Gazeteci, siyasetle ilgilenir ama siyasetin içinde “belirleyici rol” oynama hevesine kapýldýðý anda sýnýrlarýný aþmýþ olur.Ýþimiz, yaþanýlan siyasi sürecin “büyük fotoðrafýný” topluma sergilemek, onun siyasi kararlarýný hür iradesiyle almasýnda yardýmcý olmaktýr.
Eðer birer “kanaat önderi” olmaya heveslenip, siyasetin labirentinde rotamýzý bulma telaþýna düþmeden , oturduðumuz yerden meseleyi yönlendirmeye çalýþýrsak, durum vahimdir.
Bunu yapana meslek sözlüðünde “gazeteci” deðil, “aktivist” denir. Bir insan gazeteciliði kullanarak “aktivist” olabilir mi, evet, hem de bu iþ çok kolaydýr. Toplum seni “gazeteci” kimlikli düþünür, ama sen, o kimliðin sýnýrlarýný esnekleþtirerek siyasetin çarklarýna mahküm edebilirsin...
“Siyaset dýþý aktör”olarak siyasetin geleceðini belirleme gayreti, “gazeteciyim” diyen þahsý iki farklý rotaya sürükler: 1- Kaba bir “propagandist” olur, 2- “Aktivist” olarak marjinalleþip kolayca anti-demokratik zemine savrulur.
Her fikir cephesinden bu türlerden bulunur.
Oysa unuttuklarý ana nokta, siyasetçilerin de en az kendileri kadar aðýzlarýnýn laf yaptýðý, siyasetin ana zemini içinde þekillenen yeni geliþmeleri ise kendilerinden çok önce görüp, pozisyon aldýklarýdýr.
Ýþin gerçeði, “siyaset dýþý aktörler” ne derse desin, siyasetin, kendi gerçekleriyle yürüdüðüdür.
Mahalleli olmak neyi gösterir?..
Kediler alýþtýklarý mekaný terk etmeyen, zamanla mekanýn tutsaðý olan varlýklardýr. Gazeteci yýlký atýdýr, kýþýn kahredici þartlarýnda yaþadýðý özgürlükten sonra yaz sýcaðýnda çiftçilerin yakalamasý zordur. Onu dört tarafý çitlerle çevrili bir haraya hapsedersiniz, kaybedersiniz.
Bir mahalleyi beklemek hiç görevi deðildir.
Bu meslek son yýllarda yanlýþ yolda. Tartýþma programlarýnda siyasetçilerden çok, gazeteciler kavga ediyor. Televizyon ekranlarýnda siyasete akýl veren çok. Köþe yazýlarý ise, ülkeyi birbirine cepheleþtirmenin gayretinde.
Halký -af edersiniz- aptal yerine koymaya dayanan yüksek kibirli laflarla çevrelenen bir büyüklük hastalýðý ile karþý karþýyayýz.
Oysa siyasetin gazeteci/köþe yazarýnýn akýl vermesine deðil, bilgi ve yerinde analizine ihtiyacý var, hepsi bu...
Eðer siyasete yön vermek, bilgi ve birikimlerinizle memlekete hizmet etmek gibi bir derdiniz varsa, girin seçimlere, seçilin, yapýn!..
Ýþin gerçeði bu...
Yok, siyasetin o zorlu yolculuðunu gözünüz kesmiyorsa, iþinizi yapýn, yeter.
Sýkýldým artýk...