Ýslam âlimleri, Kur'an'ýn genelinin, özellikle kýssalarýnýn üslup ve anlatým tarzýnýn "sehl-i mümteni" (basit ama benzerini söylemek imkânsýz) olduðunu söylüyorlar. Kýsa, öz ve basit ifadelerle, her zaman ve her yerde geçerli olan büyük, evrensel hakikatleri içerdiklerini anlatmak istiyorlar bu nitelemeyle. Gerçekten de böyledir, zaman ve zamanýn kývrýmlarýna sinen bütün hadiseler bunun tanýðýdýr. Tabi, bu gerçeði anlamayanlar, bilmeyenler, (özellikle bir kýsým ilahiyat hocalarý gibi) beyinleri de þirk ve tuðyan medeniyetlerinin çer çöpleriyle iþgal edilmiþ olanlar "bunlar geçmiþlerin masallarý" basit sözlerdir deyip dudak bükerler bu yüzden. Fakat zihinlerini þeytanýn ve yardakçýlarýnýn iþgalinden kurtarýp kalplerinin, beyinlerinin, akýllarýnýn gözeneklerini açýk tutarak bu kýssalarý inceleyenler, her bir kelimesinde, her bir satýrýnda, her bir hikâyesinde bütün zamanlar için bir kurtuluþ modeli, özgürlük bir stratejisi, bir mücadele taktiði, bir hayat düsturu bulunduðunu görürler. Kur'an'ýn, Kur'an kýssalarýnýn, ayetlerinin, uyarý ve müjdelerinin akýp giden zaman tarafýndan tefsir edildiðini, tasdik edildiðini de bizzat gözlemlerler.
Mesela akýp giden zaman içinde, iþgal edilmiþ Filistin için Cemal Abdunnasýr öncülüðündeki Arap milliyetçiliði, Arap âleminin üzerine çöken iþgalin zifiri gecesini aydýnlatan gökteki yýldýzlar gibi parladý ilk önce. Filistinliler için kurtarýcý güç buydu. 67 savaþýnda bu parlak yýldýzlar patýr patýr battýlar, karanlýk daha bir koyulaþtý, iþgal iyice geniþledi.
Sonra geceyi aydýnlatan bir ay gibi, sosyalizm sardý dünyanýn dört bir yanýný. Filistinlilere yeniden kan gelmiþti, can gelmiþti. Yetmiþli yýllarýn sonlarýnda gökteki ayýn batmasý gibi sosyalizmin çökmesi, Filistin'in kurtuluþ umutlarýný bir kez daha karanlýða gömüyordu.
Sosyalist blokun devre dýþý kalmasý, Amerika ve Batý blokunun bir güneþ gibi parlamasýna neden oldu. Bunlar daha güçlü ve daha büyüktü. Filistin'i kurtarmalarý mümkündü. Filistinliler de öyle düþündüler. Güneþ gibi parlayan Batý medeniyetinin deðerlerine sahip çýktýklarýný gösterme yarýþýna girdiler. Ama attýklarý bütün adýmlar karþýlýksýz kalmýþ, iþgal iyice pekiþmiþ, güneþ de batmaya yüz tutmuþtu. Ýþgal, beyinlerinden taþmýþ, þehirlerine, köylerine, hanelerine yerleþmiþti.
Sonunda "Milliyetçilik yýldýzýnýn, sosyalizm ayýnýn ve Batý medeniyeti güneþinin" art arda battýðýný gören Filistinliler, Allah'tan baþkasýna güvenip dayanmanýn kurtuluþu getirmediði gibi, iþgali, esareti daha da pekiþtirdiðini anladýlar ve "ben batanlarý sevmem" dedikten sonra "Rabbime gidiyorum, o bana (kurtuluþ) yolunu gösterecektir" diyen atalarý Ýbrahim'i izleyerek Ýslami mukavemeti baþlattýlar. Ve þimdi zalimlere kök söktürüyorlar. Batmaya mahkûm düzmece tanrýlarýn ateþinin onlar için "serin ve selametli" bir gülþen olmasý an meselesidir. Gördüðünüz gibi Filistinliler, Gazzeliler Kur'an'ýn kýsacýk bir kýssasýnýn, Ýbrahim kýssasýnýn tefsirini kanlarýyla yazýyorlar.
Bu açýdan Gazze pratiðine, Ýbrahim'in yýldýzlarla, ayla, güneþle imtihan ediliþini anlatan Kur'an kýssasýnýn zamana yayýlmýþ tefsiri diyebiliriz. Ýslam âleminin, mazlum insanlýðýn gerçek kurtuluþunun tecrübe edildiði, tecrübelerle gösterildiði, kurtarýcý olamayanlarýn, olamayacaklarýn birer birer tecrübe edilip tarihin çöplüðüne atýldýðý bir laboratuvardýr Gazze. Ýnsanlýðýn düzmece tanrýlarýn elinden kurtulmasýnýn taktik ve stratejisidir.
Gazze'nin yalýn ayaklý kahramanlarý, biz Müslümanlara ve dünyanýn bütün özgür ruhlu insanlarýna "batanlara bel baðlamayýn" diyorlar.