Ýstanbul Beld. Baþkaný olan beyefendi, geçen haftaki Cuma hutbesini beðenmemiþ, rahatsýz olmuþ, üzülmüþ..
Geçen ay da, onunla ayný partiden olan eski bir m.vekili Berhan Þimþek, bir tv. programýnda, -Cuma hutbesinin, farzdan önce kýlýndýðýný, haydi bilmiyor demiyeyim; herhalde, sýrf muhalefet olsun diye konuþurken, bir sürç-ü lisan olsa gerek, 'hutbenin metninin AK Partisi Genel Merkezi'nde hazýrlanýp Diyanet'e verildiðini' iddia ederek, 'hutbeyi dinlememek için farz namazý kýlýp çýkýyorum' demiþti. 30-40 yýl öncelerdeki bir öncüleri de, 'Cuma namazýný, riyâ olmasýn diye evde kýldýðýný' söylemiþti.
Þimdi Ýmamzâde bey ise geçen Cuma günü okunan hutbede deðinilen konudan rahatsýzlýðýný dile getirmiþ..
'Boðaziçi Üni.deki öðrencilerin dertlerinin, sýkýntýlarýnýn anlaþýlmaya çalýþýldýðý bir haftada gençlere, edep ve ahlâk dersi verilen bir Cuma hutbesi okunmasýný da manidâr buluyorum. Yani Diyanet, siyasete devam ediyor, açýkçasý. O gün çok üzüntü duydum. Ýmama ne diyeceksin! Ýmam, elindeki kaðýdý okuyor.' buyurmuþ..
Diyanet'in, bir siyasî partiden hutbe isteyecek kadar bilgisiz veya korku içinde olduðunu sanmak , bu kurumda hizmet gören kamu personeline hakarettir.
Ýmamzâde efendi, öyle demeyip de, 'karþýtý olduklarý bir siyasî partinin de Diyanet gibi düþündüðünü' söyleseydi, daha tutarlý olabilirdi. Hattâ o hutbe metnini kendisine de uyarlamasýna bir engel yoktu.
Mâdem ki, Cuma Namazý'na gitmiþ, orada söylenen sözleri akl-ý selîm ve insaf ile dinleyip, kalbinde ve beyninde kendi hayatýna da tatbik etmek arzusunu duysaydý, zarar mý ederdi?
Her Cuma namazýnda, milyonlarca insanýmýz, hutbeyi, bir þeyler almak için dinlemiyorlar mý?
O hutbeyi, ben de dinlemiþtim; kimseye iðneleyici bir söz sarfetmeden ve her tip insanýn bulunduðu cemaatte herkesin bir þeyler alabilmesi için güzel ve faydalý tavsiyeler vardý..
Günlük bir sosyo-politik konuya direkt deðinilmese bile, içinde yaþanýlan toplumun meselelerine dolaylý olarak deðinilmesi ve herkese bir takým hatýrlatmalar yapýldýðý düþünülürse, ne gibi bir mahzur ve olumsuzluk var ki?
Kürsülere çýkýp, eline mikrofonu kapýnca, ibadetin de, mâbedin ve insanýn da hürmetini gözetmeden, þaklabanlýk yapan, bir takým hurafeleri bile Ýslâm adýna anlatmaktan el çekmeyen bazý mâlum kiþiler gibi mi konuþulmalýydý?
Tam tersine, herkesi akl-ý selîm üzere hareket etmeye dâvet eden doðru bir yaklaþým vardý, o hutbede..
Ne mi denilmiþti, o hutbede, -özetle-: 'Genç insan, sen þimdi hayatýnýn en kýymetli devresindesin.. Aziz milletimizin ve insanlýðýn umudusun. Zira sen, Hz. Ýbrahîm'in tevhîd mücadelesini, Hz. Ýsmail'in teslimiyetini, Hz. Yûsuf'un ahlâkýný, Ashâb-ý Kehf'in samimiyetini ve Hz. Muhammed'in hak dâvasýný kuþandýðý çaðdasýn. Hz.Mûsâ'nýn annesi Asiye'nin imanýný, Hz. Ýsâ'nýn annesi Meryem'in ahlâkýný, Hz. Hatice'nin cesaretini, Hz. Âiþe'nin ilmini gönlüne nakþedecek yaþtasýn.
Genç Kardeþim! Sen, bu topraklarda, imanýndan aldýðýn güç ve sevdâ ile, Malazgirt'te Anadolu'nun kapýlarýný Ýslâm'a açansýn.. Ýstanbul'u fethedip Resûl-i Ekrem'in muþtusuna nail olansýn.. Çanakkale'de, Ýstiklal mücadelesinde düþmanlarýna karþý koyansýn.. 15 Temmuz'da devletimizin bekasý ve milletimizin selâmeti için canýndan-cânânýndan geçensin..(...)'
Ýmamzâde efendi, bu ve benzeri sözlerden oluþan o hutbeden niye rahatsýz olmuþ, anlamakta zorlanýyor, insan.. Yani, direkt mesajlar mý verilsindi.. Ya da, bir takým sapkýnlýk gruplarýnýn 4-5 harfli özel þifreli flamalarýnýn açýldýðý veya terörist örgütlerin sýzmasýyla çýðýrýndan çýkarýlmaya çalýþýlan gösteriler teþvik mi edilsindi, alkýþlansýn mýydý?
Bu vesileyle ekleyeyim..
Çarþamba günkü yazýmda 'Boðaziçi Üni'ye dönüþen ve geçen yüzyýlýn misyoner merkezi ve mektebi olan 'Robert College'e deðinmiþtim.
Araþtýrmacý Enver Beþinci bey, 'ÝCÂZETTEN DÝPLOMAYA..' isimli eserinin 'Misyonerliðin arka bahçesi Robert koleji' isimli bölümünde çok daha teferruatlý ve derinlikli bilgiler olduðunu hatýrlattý. Arzu edenler, '(https://icazettendiplomaya.com/makaledetay/6/misyonerliðin-arka-bahcesi-robert-koleji) nden daha fazla istifade edebilirler.
Bir diðer konu..
Ýstanbul'da okumuþ 'tatar türkü' bir arkadaþ, Türkiye'deki geliþmeleri ve C.Baþkaný Erdoðan'ýn 'uzay çalýþmalarý' ile ilgili olarak evvel gün yaptýðý açýklamalarý dinlemiþ, haliyle çok sevinmiþ.. '2023'de fezânýn derinliklerine- sonsuzluklarýna gönderilmesi düþünülen ilk 'astronot' için, bizim dilden bir kelime aranýyorsa, türkçe konuþan bütün halklarýn benimseyebileceði bir isim olsun..
Türkiye'de 'yýldýz' denilir, diðer türkçe konuþan halklar ise genel olarak 'ulduz' derler.. Öyleyse, türkçe konuþan herkesin anlýyacaðý ortak bir isim olsun..' dedi ve meselâ 'Ulduggiden' diye ekledi. . Veya, 'aya giden yolcu' mânasýnda, 'Misafiray..'
Doðrusu, ikisi de kulaðýma hoþ geldi ve mânalarý da güzel.. Kýrým ve Tataristan ve Rusya'daki Daðýstan ve Baþkurdistan ve diðer özel bölgelerden; Balkanlar, Anadolu , Azerbaycan, Ýran, Afganistan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, ve Kýrgýzistan'a kadar geniiiþ bir coðrafya..
Birisi, 'yýldýza giden' mânasýnda, 'Ulduzgiden..' ; diðeri 'Misafiray.. / Ay'a sefer eden..'
Ne dersiniz?