Türkiye, bazýlarýna göre, iktidarýn belli konulardaki tavrý yüzünden ortasýndan bölünüyor; Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn bunu zorladýðýný iddia eden de var. Oysa, aklý baþýnda hiçbir iktidar, sonunda ülkeyi yönetilemez hale getireceði için, böyle bir politika uygulamaz.
Ancak tespit yine de önemli. Önemli, çünkü ülke gerçekten de hýzla zihni bir bölünmüþlüðe doðru yol alýyor. Dahasý, çözülmeye yüz tutmuþ bazý sorunlar, bu yeni yöneliþ yüzünden, içinden çýkýlmaz hale geliyor.
Ýktidar veya siyaset yüzünden deðil, bazý davalar ve o davalara taraf olanlarýn tavýrlarý yüzünden...
Bütün demokrasilerde ‘yargý’ adeta bir ‘dokunulmazlýk’ zýrhý içerisinde korunur. Ara sýra hatalý hükümler çýksa da, yargýçlarýn kararlarýný kýlý kýrk yararak aldýðýna inanýldýðý için, fazla gürültü koparýlmaz. Bizim kültürümüzde ‘Þeriatýn kestiði parmak acýmaz’ atalarsözüyle anlatýlmak istenen de budur.
Ýstiklâl mahkemeleri, ya da Yassýada’da siyasileri yargýlayan mahkeme türü uygulamalar istisnadýr. Ýlki zaten yargý sistemi dýþýnda tutulmuþ, üyeleri hukukçu olmayan mahkemelerdi; ikincisi ise özel yetkilerle donatýlmýþ istisnai bir kurumdu. Oluþturanlar ‘adalete saygý zedelenmesin diye’ böyle uygun görmüþlerdi. Yaptýklarý doðrudur.
Silivri’de ‘Ergenekon’ ve ilintili davalarý görmekte olan mahkemeler ile KCK mensuplarýný yargýlayan mahkemeler önemli bir görevi üstlenmiþ bulunuyor. Ancak zaman içerisinde, daha doðrusu yargýlama süreci uzadýkça, yargýlananlarýn yakýnlarý ve yargýlananlardan farklý düþünmeyen kiþiler tarafýndan, eleþtiri hedefi yapýldýlar. Son zamanlarda vaktiyle yargýlananlarýn yaptýklarýndan ve yazdýklarýndan zarar görmüþ olanlardan bile eleþtirilere katýlýmlar olmaya baþladý.
Bu arada, içeride uyanan bu ilgiye paralel olarak dýþarýnýn tepkileri de duyuluyor artýk...
Duyulursa duyulsun deyip geçilemeyecek bir durum bu. Geliþmenin ‘yargý’ kurumunun itibarýný zedeleme etkisi de var ama, özellikle ülkeyi ve insanýný zihnen bölünme noktasýna sürükleme potansiyeli yüzünden konunun ihmale gelir yaný yok.
Siyasiler ne yaparlarsa yapsýnlar, ne söylerlerse söylesinler, yaptýklarý ve söyledikleri hatalýysa bu telâfi edilebilir; ancak her vatandaþý yönetime yakýnlaþtýrmasý gereken ‘adalete güven’ duygusu zedelenirse, yargýnýn yerine ikame edilecek bir baþka kurum yoktur.
Yazýnýn bütünü içinde görülmekte olan davalarýn içeriðine dair herhangi bir hüküm cümlesi kurmadýðýmý fark etmiþsinizdir. Kimini çok önemsediðim, bazýsýný ise yanlýþ bulduðum davalar var ve bu yazý kendi görüþümü haklý çýkarmak için yazýlmýyor. Benim derdim, toplumun çivisinin çýkarýlmasý istenmiyorsa, ‘yargý’ kurumunun ve ‘adalet’ duygusunun zedelenmemesi...
Bir de, bazýlarýnýn kendilerini veya destekledikleri birilerini haklý çýkarmak için yargýyý ve adaleti harcamaktan bile çekinmedikleri gerçeði beni rahatsýz ediyor. Haksýz iken haklý çýkmak amacýyla da kullanýlýyor bu davalar... Ya da davalarýn uzamasý...
Ne yapýlmasý gerektiði de bu tespitten çýkýyor: Geciken adalet âdil olmaktan uzaklaþýyor ve süreç yargý kurumunun aleyhine çalýþýyor. Bunu önlemek için davalarý mümkün olan en kýsa zamanda sona erdirmek þart.
Aksi halde fatura herkese ve her kuruma çýkacak...