Geçiþ dönemi

Hareketin lideri Cumhurbaþkaný olmuþ, yeni bir genel baþkan gelmiþ ve seçimlere gidiliyor. Bir kere kafadan 70 küsur milletvekili - üç dönemlik, yani yola liderle birlikte çýkmýþ, 12 yýldýr liderle birlikte yürüyen insanlar-  Meclis dýþý kalmýþ olacak. Bir de partinin geleneðinde olan kadro yenilenmelerini düþündüðünüzde partinin Meclis kadrosunun neredeyse baþtan aþaðý yenilenmesi durumu hâsýl oluyor. Bu arada kongreler yapýlýyor, partinin yönetim kadrolarý da aþaðýdan yukarýya yenileniyor. 

Oysa lider, partiye yüklenen misyon gereði lider kalmak istiyor, kaldý ki, liderin lider kalmasý, halktaki karþýlýðý sebebiyle partinin baþarýsý açýsýndan da hayati önem taþýyor.

Ve tabii, Hükümetin ve partinin baþýna gelen yeni isim de etkinlik saðlamak zorunda. Liderin liderliðine saygý tamam, ama kendi baþýnýza da etkin olmalýsýnýz. Çünkü liderle - patronla yapýlacak by pass’lar her zaman her kurumda sorun olur. Kademe atlayýp “Üst”ten iþ bitirilen her durum, altta bir “içe atma”ya yol açar, içe atmalar birikir birikir ve bir gün patlar.

Buna karþýlýk, liderin de yerine getirdiði kiþilerden emin olmasý gerekir. “Misyon” birlikteliði, ayný zamanda kararlardada ahenk arayýþýný beraberinde getirir. Karar farklýlaþmalarý sorun biriktirir. Bir gün bir yerde patlama riski taþýr.

Böyle bir durum, hangi kurum olsa kritik bir geçiþ dönemi netilði kazanýr. Bir siyasi parti söz konusu olduðunda bu durum, daha da kritik niteliðe bürünür.

Ak Parti’deki durumdan söz ettiðim açýk.

Kolay olmayan bir durum.

En tepedeki insanlarý, sürekli bir sýnava tabi kýlan bir durum.

Acaba “Aman misyon zarar görmesin hassasiyeti” iliþkilerin sýhhatli gitmesini saðlar mý? Böyle durumlarda “Kol kýrýlýr yen içinde kalýr” tavrý tercih edilir mi?

Þu sýralar tasavvuf büyüðü Mahmut Sami Ramazanoðlu’nun  vefat yýldönümü günleri. Onun tasavvufta genelde paylaþýlan ve bir gönül insanýnda bir þahsiyet kývamý olarak bulunmasýný gerekli gördüðü bir sözü var: “Ýncitmemek ve incinmemek.” Der ki: Ýncitmemek nispeten daha kolaydýr, ama incinmemek zordur. Çünkü incinmemek, kendinize yapýlmamasýný istediðiniz bir þey yapýldýðýnda tepki göstermeyip sabretmeyi gerekli kýlýyor. Nefsi dizginlemek ise zorun zoru bir iþtir.

Evet, problemli durumlarda kol kýrýlýr yen içinde kalýr, tavrý sergilenir mi? Bir süre belki. Ama, zaman içinde hassasiyetlerin aþýnmasý riski her zaman mevcuttur.

Ýþte böyle bir geçiþ dönemini yaþýyor Ak Parti.

Bazý problemlerin ucu gözüküyor.

-Abdullah Gül’ün duygu durumu.

-Bülent Arýnç’ýn konuþmalarýna yansýyan huzursuzluk. En son Hakan Fidan’la ilgili deðerlendirmeler ve partinin taraftarlarý ve karþýtlarýna iliþkin, biraz muhalif kesimlerin yargýlamalarýný hatýrlatan tesbitler.

-Merkez Bankasý etrafýnda geliþen gerilim ve Ali Babacan’ýn suskunluðu ya da Erdem Baþçý’ya yönelik Cumhurbaþkanýndan farklýlaþan kefaleti.

-Ve Hakan Fidan’ýn MÝT’ten ayrýlýp, milletvekilliði yoluna girmesi sürecinde yaþananlarýn Cumhurbaþkaný tarafýndan sitem yüklü sözlerle kamuoyu önüne taþýnmasý.

Gözükenlerin, Ak Parti’nin misyonunu önemseyen halk kitlelerinde üzüntüye yol açtýðýný, buna mukabil, o misyona karþý olan çevrelerde umutlar yeþerttiðini belirtmek isterim.

Bu gerilimli süreçte Davudoðlu rahat görünüyor. Hakan Fidan konusunda Cumhurbaþkaný ve misyonun lideri ile derin bir problem yaþamýþ gibi izlenimi vermiyor. Ben ondan, Tayyip Erdoðan’la iliþkide her þeyi göze almýþ bir siyaset adamý tavrý beklemem, aksine, bir þekilde uyumu arayan, ona itina eden bir tavýr normaldir. O zaman, ya bu gerilimi kendi içinde absorbe edebilme geniþliðine sahip olduðunu düþünmeliyiz, ya da gerilimin Erdoðan - Davudoðlu iliþkisindeki boyutunun kamuoyuna yansýdýðý ölçüde sýkýntý verici olmadýðýný düþünmeliyiz.

Önceki gün “halkýn dünyasýnda kaygý bulutlarý dolaþtýðýný” yazdým. Þu ana kadar bulunduðum “Ak parti misyonunu önemseyen”  bütün ortamlarda “kaygý”yý gözledim.

Biliyorum, tasavvufi hassasiyetin siyaset ortamýna taþýnmasý zordur, incitilir ve incinilir bu ortamda. Ama Ak Parti için bir farklý “siyaset ahlaký” geliþtirilmesi de gündemde olmalý deðil mi?

Misyon hatýrýna...