Geçmiþi, ‘deðerler sistemi'mizin sýnýrlarý içinde anlamaya çalýþmak...

Toplumlarýn hayatýnda bir takým anma günleri vardýr. Bu anma günleri, bazan zaferleri, bazan büyük felâketleri ve bazan da dünyamýzdaki fânî hayatlarýný tamamlamýþ olanlarýn icraat, san'at ve karakter özelliklerini hatýrlamayý da beraberinde getirir.

Ancak, bu anmalarda, ifrat ve tefrit sarkacýnda gidip gelmemek gerekiyor.

*

Biz Müslümanlar olarak, Hz. Peygamber (S)'i bile anarken, her namazda okuduðumuz 'tehiyyât' duasýnda, 'Eþhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluh..' deriz. Yani, Hz. Peygamber (S) de cismen bir insan, bir 'abd' Allah kulu, ve amma, ona yüklenen büyük ilâhî vazife dolayýsýyla derin saygý ve muhabbet besler; kendi hayatýmýzý onun eliyle sunulan ilâhî nizâm'a göre þekillendirmeye ve geliþtirmeye çalýþýr; en baþta, Hz. Peygamber (S)'i de anarken, Ýslâm'ýn ölçüleri içinde kalmaya dikkat ederiz.

*

Siyasî veya ideolojik hareketlerin 'lider'leri ise, toplumlara, sanki, 'O liderler olmasaydý, biz de olmazdýk..' gibi bir anlayýþ, topluma bir 'deli gömleði' misali, giydirilmek istenir; resmî dayatmalarla..

Sözgelimi, Pakistan'ýn Bengal Körfezi'ndeki ikinci parçasý olarak Doðu Pakistan diye anýlýp, tam 50 yýl önce, 1971'de, 1 milyondan fazla insaný yutan kanlý bir iç-savaþtan sonra Bangladeþ adýyla kurulan ülkede, lider durumunda olan Þeyh Mucib'ur-Rahman, -kimbilir hangi ülke ve hangi halktan veya kiþiden ilham almýþsa-, kendisini 'Banga-Bandu/ Bengal halkýnýn atasý' diye isimlendirmiþti.

Sonra bu kiþi, 'azgýn laik' uygulamalarý yüzünden, (geride, gizlendiði için hayatta kalan 13-14 yaþýndaki Hasine isimli kýzý hariç) bütün ailesiyle birlikte katledilmiþ ve 30 -35 yýl kadar unutulmuþtu. Ama, kýzý Hasine'nin iktidara gelmesi ardýndan, tekrar 'Banga-Bandu/ Bengal halkýnýn atasý' diye anýlýyor ve Þeyh Hasine Vâcid, 45-50 yýl öncelerde babasýna karþý olan muhalifleri idâmlarla, zindanlarla ezip geçmede, hâlâ da.. Ve 200 milyonu bulan dev nüfusuyla Bangladeþ halký da, bu zulmün esiri bugün..

*

Bu vesileyle hatýrlamalýyýz ki, 27 Aralýk günü, Mehmed Âkif'in, fânî dünya hayatýný tamamlayýþýnýn 85. Yýldönümü idi.

16 Eylûl 2021 tarihi de, Kuzey Afrika Müslümanlarýnýn yiðit mücahidi Ömer Muhtar'ýn, Libya'nýn iþgalcisi olan Ýtalya Devleti eliyle idâm ediliþinin 90.yýldönümü idi.. Halbuki, izzet , þan ve þeref âbidesi olarak daraðacýna yürüyen Ömer Muhtar'dan bugün de, gelecekte de alacaðýmýz ne büyük dersler vardý.. Ama, yazýk ki, hatýrlamadýk bile..

*

Âkif ki, bize 'Safahât' adýnda büyük bir hazine býrakmýþtý.. Elbette, rûzigârýn /gelip geçen günlerin, içtimaî ve siyasî büyük çalkantýlarýn toz-dumanýný da yansýtan bölümleri de vardý o hazinenin... Kezâ, Âkif'ten beklenen, bir milletin inancýna, aslî kültürüne, tam da emperyalistleri memnun eden bir þekilde savaþ açmýþ kiþilere karþý da þiirlerinin olmasýydý.. Ki, bütün o ihanetleri bizzat görmüþ, yaþamýþtý. Ama, onlarý gördükten sonra bile, zamânenin baþka fiilî sultanlarýna, diktatörlerine karþý dili tutulmuþçasýna, tek mýsra bile yazmamýþtý..

Evet, bu tesbiti de yaparýz ama, bu, Âkif'in idrakimize þiir diliyle nakþettiði fikirlerini görmezlikten gelmeye yol açmamalýdýr. Hatasýz insan tipi oluþturmamalýyýz. Hýyanet olmadýkça, her bir hatayla geçmiþteki deðerlerimizi silip atarsak, irfan adýna daha bir yoksullaþýrýz.

Ama, Sultan 2. Abdulhamîd'in hiç hatasý yokmuþ gibi, sýrf, ona karþý çýkýþýndan dolayý Âkif'e, eleþtirinin ötesinde, düþmanlýk besleyenlerimiz bile var. (Geçen hafta da, bir akademisyen, merhûm Sezaî Karakoç'u anmak için yapýlan bir toplantýda, Sezaî aðabey'in 'þeriatsiz bir Ýslâm istediði' gibi tuhaf bir iddiada bulundu.. Kaldý ki, Sezaî aðabey; bir Ýslâm âlimi, bir müctehid deðil, nihayet bir mütefekkir-þair idi ve iddia edildiði gibi, onun Ýslâm þeriatine, /-Ýslâm'ýn hayata uygulanýþ kanunlarýna- bir karþýtlýðý da yoktu.)

*

Bir diðer konu.. Geçtiðimiz günlerde, Sarýkamýþ Faciasýnýn da yýldönümüydü.. O facia, Sarýkamýþ'ý Rus ordusunun elinden geri almak için Enver Paþa'nýn 106 yýl önce 90 bini aþkýn bir orduyu, kýþýn en soðuk þartlarýnda 3500 metre yüksekliðindeki Allah'u Ekber Daðlarý'ndan geçirmek istemesi üzerine meydana gelmiþti.

Tam da bugünlerde, Enver Paþa aleyhine yazýlmýþ uzuun bir -sözde- tarihî deðerlendirme yayýnlandý.. Yazýnýn sahibi, 'Size ölmeyi emrediyorum' diyerek, kumandaný olduðu bir birliðin, tek asker kalmaksýzýn, bütünüyle telef olmasýna yol açan baþka bir kumandana tek kelime etmeyip, onu överken; Enver Paþa'ya ise vermiþ-veriþtirmiþ, onunla da yetinmeyip, hiçbir ciddî kaynak göstermeden, 'masondu' diye bir iddia bile karalamýþ..

*

Evet, yakýn veya uzak tarihimizi anarken, daha dikkatli ve ölçülü davranmak zorundayýz.

*