Selahaddin E. Çakırgil
Selahaddin E. Çakırgil
Tüm Yazıları

Geçmişi unutmadan, geleceğe daha bir umutla

1 Kasım 2015 seçimlerinin sonucunu tarihî arka-planıyla birlikte okumak gerekir.  Osmanlı’daki ilk Meclis 1876’de oluşturulmuştu.. Ama o Meclis, ‘93 Harbi’ diye anılan ve Osmanlı’nın ağır bir yenilgiye uğradığı 1877-78 Rusya- Osmanlı Savaşı’nın neticeleri yüzünden, 1908’e kadar kapalı kaldı.

Yine de, siyasî teşkilatlanma fikri, etkisini derinden derine sürdürmüş ve 2. Meşrutiyet’le birlikte çeşitli partiler sahneye çıkmaya başlamıştı.

Bunların en güçlüsü ve etkilisi ise şüphe yok ki, İttihad ve Terakki Cemiyeti idi. Balkanlar’daki komitacılarca ve kendilerini ‘münevver- aydın’ ilan eden ve dünya masonik çevrelerince de desteklenen ‘İttihad ve Terakkî Cemiyeti, gerçi, 600 küsur yıllık Osmanlı Devleti’ni 10 yılda çökertmek ‘başarı’(!)sını göstermişti; ama onun asıl başarısı, sosyo-politik hayatımızı 100 yılı aşkın zamandır etkilemiş olmasındadır.

Ülkemizdeki partilerin büyük kısmı, İttihad- Terakkî’nin ideolojik uzantısı durumundadır.

***

Sosyal hâfızâlarımızı biraz tazeleyelim.

İttihad-Terakkî’nin 2. derecedeki isimlerince kurulan CHP, 1923-1950 arasında ‘tekparti diktatörlüğü’nü tesis etmişti. (Fethî Bey’e, bir danışıklı döğüş partisi olarak 1930 yılında kurdurulan Serbest Fırka’nın, kuruluşunun 99. gününde unutulmamalı.)

14 Mayıs 1950’deki ilk serbest seçimlerle iktidara gelen Demokrat Parti kadroları da, gerçekte, -kemalist rejimle daha da pekiştirilmişİttihadçı ilkelerine bağlı idi. Ama, 10 yıllık DP iktidarı, 27 Mayıs İhtilali ile devrilecek ve 10 yıllık başbakan Adnan Menderes ve iki ‘Bakan’ı rejimin ideolojik yapısının korunmasında gevşek davrandıkları gerekçesiyle asılarak öldürüleceklerdi.

***

DP’nin devamı olarak kurulan ve Adâlet Partisi de aynı resmî ideolojiye bağlıydı.

-27 Mayıs İhtilali’nin güçlü albayı- Alpaslan Türkeş liderliğinde 1965’de siyaset sahnesine çıkan MHP de aynı ideolojik çerçeveye bağlıydı. Sadece, türkçülük vurgusu daha güçlü idi.

***

Kemalist-laik-türkçü rejim’in pekiştirilmesi için 12 Mart 1971’de yapılan askerî darbe de duruma hâkim olamamış ve İslamî eğilimli hareketler, Necmeddin Erbakan liderliğinde sahneye girmeye başlamıştı, Millî Selâmet Partisi ile..

Bu parti, İttihadçı gelenekten gelmeyen ilk yapılanmaydı.

***

Ülke, sağ-sol çatışmalarının anarşi ortamında bunalmıştı.  

12 Eylûl 1980 tarihinde bir askerî darbe daha yapılarak kemalist-laik rejim korunmak istendi, partiler kapatıldı. Bu kez de, sahneye kemalist-laik yapının kanûnî çerçeveleri içinde MDP, DYP, HP, SHP, DSP, RP, ANAP gibi yığınla parti girdi. 1983 seçimleriyle Turgut Özal liderliğinde, bütün eğilimleri toplayan Anavatan Partisi iktidara geldi..

***

Turgut Özal, 1989’da cumhurbaşkanı olunca ANAP’ın başına geçen Mesut Yılmaz’ın başarısızlığı, DYP lideri Demirel’i, 1991 seçimlerinde birinci parti durumuna getirmiş, ülke, yeniden 1961-65 arasındaki gibi koalisyonlar dönemine dönmüştü.  

Bu arada üç çeyrek yüzyıllık türkçü-laik çizgiye karşı gelişen kürdçü sosyal tepkiler de zuhûr etmeye başlayınca; yine laik çizgide ama, türkçülük yerine kürtçülük ideolojisine bağlı ve her birisi arka arkaya kapatılan ve bugünkü HDP’nin öncüsü olan yığınla partiler sahneye çıkacaklardı; silahlı mücadele örgütü olan PKK desteğinde..

***

24 Aralık 1995’te yapılan seçimlerde, MSP’nin devamı olan Refah Partisi yüzde 22 ile 1. parti olunca.. Tansu Çiller liderliğindeki DYP ile koalisyon hükümeti kuruldu. Ama üzerinden henüz 6 ay geçmeden 28 Şubat 1997 Askerî Darbesi’yle karşılaştı, laik medyanın alkışları arasında.. Ve RP’den İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan da hapse atıldı.

***

Ve.. Ecevit başbakanlığındaki üçlü koalisyon döneminde, 2000’li yıllarda yaşanan büyük sosyo-ekonomik buhran, İttihadçı çizgiden gelmeyen ve İslamî eğilimli olarak bilinen AK Parti’yi iktidara getirir; halk 13 sene biraz rahat yüzü görür. Ama 7 Haziran 2015 seçiminde bir tökezleme yaşayan AK Parti, 1 Kasım seçimlerinde inanılması zor yüzde 50’ye ulaşır.

‘İşte böyledir ol hikâyet..’