Geçmiþini arayan adam

Osmanlýca okullarda öðretilsin öðretilmesin tartýþmasý bizim, millet olarak, geçmiþimizden ne kadar kopuk olduðumuzu, dünle ilgili hemen hemen hiç bir þey bilmediðimizi bir kez daha gündeme getirdi.  Aslýnda bütün devrimler böyledir. Yani miletlerle geçmiþleri ve inançlarý arasýndaki baðlarý bir darbede keserek iþe baþlarlar. Fransa’da da böyle olmuþtur 1789 devriminden sonra. Robespierre 1794’de yeni bir din icat etti, Hýristiyanlýðý alaþaðý ederek. “Dinin yerine aklý ve mantýðý geçiriyoruz” diyen Robespierre  bir de Ulu Varlýk olarak adlandýrdýðý  Akýl Tanrýçasýnýmillete zorla yutturmaya kalkýþmýþtý. Kiliselere, Notre Dame Katedraline bile bu tanrýçanýn heykellerini dikildi zorla da olsa. Kiliseyle, Hýristiyanlýkla, Hz Ýsa’yla ilgili her þey silinmek istenmiþ, toplumsal bir beyin yýkama uygulanmýþtý. Fransýzlarýn inançlarýyla ilgili her þey, baþta Ýncil olmak üzere hurafe olarak ilan edilmiþ, din adamlarý sokaklarda tartaklanmýþ, ýrz düþmaný, ahlaksýz, hýrsýz olarak nitelendirilmiþti.  Robespierre’in sonu da giyotine gönderdiði binlerce insandan farklý olmamýþ, kellesini koparýp almýþtý Fransýz halký! 

Sovyet devrimi de pek farklý deðildir, hele Stalin’in 20 milyon insaný öldürdüðünü,  Troçki’nin “bana Tanrý’ya deðil devrime inanan  lazým” diyerek önüne çýkan bütün papazlarý kurþuna dizdiðini hatýrlarsak. Sovyet devrimi týpký daha sonralarý Nazi’lerin yapacaðý gibi, Rus edebiyatýný, sanatýný yerle bir etmiþ, devrimci yazar ve sanatçýlar yetiþtirmeye soyunmuþ. Bununla da kalmayarak Çarlarýn hemen hepsiniþ hain ya da ahmak ilan etmekten çekinmemiþti.

Türkiye’de toplu katliamlar olmamýþ, din adamlarýna saldýrýlar düzenlenip kurþuna dizilmemiþ ancak bazý devrimlere karþý çýkanlar bunun bedelini çok aðýr ödemiþtir. Örneðin Ýskilipli Mehmed Atýf Hoca, þapka devriminden önce þapka giymeyi eleþtirdiði gerekçesiyle, devrimden sonra idam edilmiþti.  Harf  devrimi doðru olabilir eðer bunun tek amacý teknolojiyi, sanayileþmeyi, kalkýnmayý batýyla özdeþleþtirerek ve de batý dillerini daha kolay öðrenebilmek amacýyla yapýlmýþsa. Ama burada asýl amaç yeni kuþaklarla geçmiþleri arasýndaki baðlarý kopartmak, tarihleri ve inançlarý arasýnda kurulacak köprüleri yýkmak olduðunu anlamamak biraz saflýk olur. Yeni harflerle yazýlan resmi tarihin geçmiþle ilgisi hemen hemen yoktur. Osmanlý Ýmparatorluðu gibi altý yüz yýl ayakta kalmýþ bir devleti salt “bunak, softa, sarhoþ, þehvet düþkünü aymazlarýn”  yönettiðini kitaplara doldurmak, geri kalmýþlýðýn tek nedenini “Ýslam” olarak ilan etmek hangi akýl ve mantýkla baðdaþýr ki? Hele de aðzýmýzýn suyu akarak izlediðimiz batý ülkelerinde dinin ne kadar önemli olduðunu, yýllar yýlý en büyük dost ve müttefikimiz olduðunu ilan ettiðimiz Amerika’da milletin oylarýyla seçilmiþ baþkanlarýn göreve baþlamadan Kutsal Kitaba el basarak yemin etiklerini, mahkemelerde tanýklýk yapacaklarýn da inançlarýna göre Ýncil, Tevrat ya da Kuran üzerine and içtiklerini görmezden gelen devrimcilerin “biz Ýslam yüzünden bir arpa boyu yol alamadýk” nutuklarý atmalarýný nasýl açýklayabiliriz ki? Bunun tek açýklamasý, inançlarýndan ve geçmiþlerinden koparýlmýþ milletlerin daha kolay yönetilebildikleri gerçeðidir. 

Bu gün artýk geçmiþimizle ilgili araþtýrýyoruz, doðruyu da okuyoruz yanlýþý da; tezi, de anti tezi de. Ve kendi sentemizi yaparak doðrulara yaklaþabiliyoruz.  Geçmiþimizi ne kadar iyi anlayabilirsek, atalarýmýzla ne kadar bütünleþirsek, bize belletildiði gibi geçmiþimizden utanmamýza hiç bir neden olmadýðýný, tam tersine, övünmemizi gerektiren çok þey bulabileceðimiz anlýyoruz...Bizimle bu kadar uðraþýlmasýnýn nedeni de zaten kýþ uykusundan uyanmýþ olmamýz, atalarýmýzýn mirasýna sahip çýkmaya hazýrlanmamýz deðil midir?