Gel ey merhamet!

Fransa eski Kültür Bakaný Andre Malraux, ayný zamanda ünlü bir roman yazarý. Romanýnýn adý Umut. Ýspanya iç harbini anlatýyor. Ýç harp, faþist general Franco’nun askerleri ile, uluslararasý tugaylar arasýnda gerçekleþiyor. Uluslararasý tugaylarda her milletten sosyalist aydýnlar var. Franco canavar, tugaylar barýþ  misyonerleri olarak görülüyor. Malraux, romanda þöyle bir manzarayý tasvir ediyor: 

- Bir franco askeri vurulmuþ, yere uzanmýþ yatýyor. Yaralarýndan akan kanlar bir çukurda toplanmýþ. Bu arada bir çocuk geliyor, parmaðýný çukurda birikmiþ olan kana batýrýyor ve yandaki evin duvarýna “Viva la revolte - Yaþasýn devrim” yazýyor.

Çocuk, kan ve devrim...

Andre Malraux bu manzarayý acýyla, ürkerek  seyrediyor ve dilinden þu sözler dökülüyor:

- Bize bir Müslüman yufka yüreði lazým.

.......

Gel ey merhamet!

Dol yüreklerimize.

Doð yüreklerimize.

Erhamürrahimin’den taþýp gelen rahmet huzmeleri gibi.

Rahmeten lil aleminden yüreklerimize konan merhamet þebnemleri gibi.

Çocuklarýn yüreklerine dol. Yolmasýnlar kelebeðin kanatlarýný, atýþ talimi yapmasýnlar kediler üzerinde, kanatlarýný kesmesinler kuþlarýn. Vuruþtuklarýnda canavarlaþmasýnlar arkadaþlarýna karþý.

Annelerin yüreklerine dol. Dövmesinler çocuklarýný sokakta. Býrakmasýnlar bebeklerini hastane odalarýnda, cami kapýlarýnda, çöp kutularýnda... Allah’ýn kendilerine emanet ettiði bebeklere býçak attýrmasýnlar doðmadan.

Babalarýn yüreklerine dol. Býrakýp gitmesinler eþlerini, çocuklarýný hiçbir sorumluluk duymazcasýna. Hiçbir baðlarý oluþmamýþ gibi. Sadece bir sperm fabrikasý haline gelmesin babalar. Rahmet yüklensin, þefkat yüklensin...

Eþlerin yüreklerini sar ey merhamet. Peygamber yüreði dolaþsýn her bir gönülde.

Evlerin iklimi ol. Merhameti solusun herkes.

Ülke ülke gel ey merhamet. Kýta kýta sar evreni.

Güç sahiplerinin yüreklerini unutma. En küçüðünden en büyüðüne. En çok güç sahibine lazýmsýn. En çok onu dizginlemelisin.

Ýþverenin yüreðini bul, çalýþtýrdýðý her insana acýsýn. Gücünü, kendisi Erhamürrahiminden nasýl merhamet niyaz ediyorsa öyle kullansýn.

Ýþçinin yüreðini bul. Kol gücü ile kalb gücünü dengelesin.

Yetimler için gel ey merhamet!

Öksüzler için gel yüreklere.

Eþini kaybetmiþ kadýnlar için. Öksüzleþmiþ, yalnýzlaþmýþ, adeta gurbete düþmüþ erkekler için gel.

Yaþlanmýþ anneler, babalar için. Üf bile denilmemesi istenenler için. Rahman’ýn “Rahmet kanatlarýný gerin” dediði aba-ü ecdat için.

Kapýda gülen bir göz bekleyen huzurevi sakinleri için.

Yalnýzlar için. Yolda kalmýþlar için. Gurbete düþmüþler için.

Mýsýr için, Suriye için, Irak için, Myanmar için.

Bosna’da çocuðu katledilen anneler için, anneleri katledilen çocuklar için, Bosna’da gün ortasýnda ve tüm dünyanýn önünde kaybedilen insanlýk için, üzerine çullanýlan insanlýk onuru için. Vurulan Mostar için, Ýslam medeniyeti mirasý için...

Çaðýn yalnýzlýða mahkum ettiði, kapýlarý hiç çalýnmayan yaþlýlar için gel ey merhamet.

Gençler için gel.

Uyuþturucu, alkol, cinsellik anaforunda savrulan gençlerin yüreðini kurtarmak için gel ey merhamet!

***

Gel, gel, gel, Müslüman yufka yüreði gibi gel.

Cami duvarlarýna nakþedilen kuþ yuvalarý zarafetinde gel.

Kanadý kýrýlan göçmen leyleklerin kanadýný saran el gibi, kalb gibi gel.

Yoksul kýz çocuklarýnýn çeyizlerini hazýrlamak üzere kurulan vakýflar gibi gel.

Hastanelerde yatan kimsesiz hastalara el uzatan Valide sultanlarýn þefkat yüklü kalbi gibi gel.

Sadaka taþlarý gibi merhamet ve izzeti birlikte remz eden medeniyet niþaný gibi gel.

...

Gel ve kurtar, Nagazaki’nin, Hiroþima’nýn üzerine bomba atýp, onbinlerce insanýn buharlaþmasýna yol açan askerin, ona emir veren ülke yöneticisinin yüreðini...

En çok “Cinayet yüzyýlý” denen 20’inci yüzyýldan çaðýrýldýn. Birinci Dünya Savaþýnýn, Ýkinci Dünya Savaþýnýn milyonlarca kurbaný çaðýrdý seni. Toplama kamplarý çaðýrdý. Ebu Gruybler, Gulaglar, Guantanamo’lar çaðýrdý. Kamboçya’da ölüm tarlalarýnda öldürülen, yakýlan, sonra asýlan yüzbinler çaðýrdý.

Þimdi 21’inci yüzyýldan çaðýrýlýyorsun.

Gel ey merhamet!

Müslümanýn yüreðine gel, Peygamber yüreðinden bir ýþýltý gibi.

O bile hasret kaldý sana ey merhamet.

Müslüman ki, asla ve kat’a merhametsiz olmazdý, o bile kýyýyor ve kendi kardeþlerine kýyýyor o bile.

Sünninin yüreðine gel, Þiinin yüreðine gel, Selefiyi bul, Taliban’ý bul, El Kaideyi bul, cemaat cemaat, tarikat tarikat yokla yürekleri.

Ölmüþ kardeþinin etini çiðniyor baksana.

Ey merhamet, nerdesin Müslümanýn kalbinde deðilsen?

Kafdaðýnda mýsýn, göklerde misin, nerdesin?

Örgüt örgüt, nefis nefis, gurur gurur, gýybet gýybet çiðniyor Müslüman birbirini.

Gel de Rahmetenlil alemini hatýrlat.

Kýz çocuklarýný diri diri topraða gömen canavarlaþmýþ cahiliye insanýndan ipek yürekli Sahabiler çýkaran merhamet mimarýný çaðýr insanýn yüreðinin üzerine yeniden elini koymasý için.

Karýncanýn hukukundan hesaba çekileceðini bilen mü’min gibi gel.

Bütün cihanýn Ýslam’ýn rahmet iklimini yaþamasý için merhameti farz bilen, en büyük merhamet olarak “hidayet merhameti”ni kuþanan sahabe nesli gibi gel.

Sokaklarda çiðnenen genç kýzlara bak.

Kalbi çürütülmüþ yeni çað insanýna bak.

Gel ey merhamet!

Ahsen-i takvim üzere yaratýlan, keremle donatýlan, eþref-i mahlukat diye nitelenen insanýn, Þeytan’ýn oyuncaðý haline gelmesine acý ve gel ki, insaný en çok insan kýlan hüviyetinle, yeni bir insanlýk zamaný baþlasýn.

“Ýnsaný Rahman yarattý.”

Rahmet ve merhamet yaratýlýþ genlerine kondu insanýn.

Þeytan habire yonttu insanýn insan yanýný, törpüledi ve merhametten soydu onu.

Þimdi “Þeytana raðmen” diyerek gel ve buluþ insanla.

Rahman’ýn yolunu bulsun insanoðlu yeniden.

Zatýna rahmeti yazana dönsün insan yeniden yüzünü.

Kurtarsýn yüreðini Þeytanýn pençelerinden.

Gel ey merhamet!

Hasret sana yüreklerimiz, gözlerimiz, kulaklarýmýz, ellerimiz, bütün varlýðýmýz hasret.

Ýnsanlýk hasret sana ey merhamet. Gel, gel!

(Bu yazý Ahmet Taþgetiren imzasýyla Altýnoluk dergisi 2013 - Aðustos sayýsýnda yayýnlanmýþtýr.)