Geleceğe bakış

Önümüzdeki günlerde neler olacağını inceleyip tedbir almalıyız. Biz olaylar gerçekleşince inceliyor ve politika belirliyoruz. Bu ‘olacak, olması ihtimali yüksek’ demek yerine, oldu demek ve olayın sonuçlarını lehimize çevirmeye çalışmak anlamındadır ve bu durumda olayı planlayıp yürürlüğe koyanların başarılı olmaları ihtimali yüksektir. Ancak biz olaylar cereyan ederken tedbir alıp kaybımızı aza indirdiğimizi düşünürüz ve olayı çıkaranlar ise gülümseyerek bizi över. Şu anda ülkemizde fikir beyan edenler arasında dünyanın nereye gideceğinin tahminine rastlamıyorum. Suriye’de veya benzer yerlerde ne olacağı gibi dar tahminlerden öte bir tasarı göremiyorum.

Birkaç yıl önce gelecek hakkında bazı tahminlerde bulunmuştum ama bunu analiz yerine mizah yazısı olarak sunmayı tercih etmiştim. O mizahi yazıda; Birinci Dünya Savaşı’nın yüzüncü yılına işaret ediyor ve şöyle diyordum: Bugünlerde İngiltere Kraliçesi ülkemize gelecek ve törenlerle karşılanacak. Yapılan toplantıda ise Kraliçe işgal ettikleri topraklarımızı iade ettiğini söyleyecek ve özür dileyecekti. Ama onun da talepleri vardı. Bu toprakları petrolünü kullanmak için işgal ettiklerini söyleyecek ve  o günlerde petrol sahaları Osmanlının elinde kalsa idi ne biz ne de orada yaşayanlar bunu kullanamayacaktı ama artık farklı bir teknoloji kullandığımız için bu işi bırakıyoruz ve topraklarınızı da iade ediyoruz diyecekti. Bugün bu topraklarda  yaşayanlar da en önemli gelir kaynaklarını kaybedecek ve dünyanın en fakir bölgelerinden biri olacaklardı. Buradaki insanların ızdırabını dindirmek işini de bize havale edip övgülerle bu işi  isteyerek yaparsınız diyecekti.

***

Bunları incelerken ya dünyadaki verilerin sabit olduğunu ya da bazılarının değişken olduğunu kabul edeceğiz. İnsanların kullandıkları bazı şeylerin belirli bir süresi vardır ve günün birinde bu kaynaklar tükenir. İnsanların kullandıkları maddeler tükenebilir ama aynı ihtiyacı karşılayan başka şeyler ya bulunur ya da üretilir. Petrol ebediyen var olacak diyemeyiz ama aynı ihtiyacı başka biçimde karşılayacağız diyeceğiz. Geçmişte hayvanlar olmasa köye bile gidemeyeceklerini düşünenler şimdi dünyanın bir ucundan diğerine zevk duyarak gidiyor. Petrol yerine alternatif maddeler üretileceğini ve bundan daha az sıkıntıyla daha çok enerji elde edileceğini düşünüyorum ve bu konularda çalışıldığını biliyorum. Öyleyse neden petrol için savaşılıyor sorusunun cevabı ne olabilir? Bilindiği gibi insanlar tarafından keşfedilen hiçbir madde derhal ve yeterli miktarda üretilemez. Bunun için zamana ihtiyaç vardır. Bu dönemde petrolün rakip olarak kullanılmaya devam edilmesi ve fiyatların düşürülmesi yeni teknolojinin önünde bir engel oluşturmaktadır. Bu nedenle onun miktarını ve fiyatını alternatif enerji kaynaklarını üretenler belirlemek zorundadır.

Bu süreç birdenbire bitirilemez. Birinci sorun alternatif enerji kaynaklarının başlangıçta ekonomide yaratacağı zorluğu en aza indirmek ve bu konudaki teknolojik yeniliğin önünü açmak gerekir. Bizim bu konudaki tavrımız geleceği başkalarının belirlemesi ve bizim ona uyum sağlamamızdır. Mesela Osmanlı Devletinin uzun yıllar yaşamış olmasını çoğumuz överiz. Ben de bu duygulara yabancı değilim ve duygusal bağlantımın güçlü olduğunu da söyleyebilirim. Ancak Osmanlı varlığı süresince inanç ve sosyal  konularla uğraşmış, hiç teknoloji ile ilgilenmemiştir. Bu onun Batının  gerisinde kalma nedenidir. Günümüzde ülkenin kuruluşundan beri en önemli politikamız bu konudaki gelişme olmalıdır.