Geleceðe koþarken!

Türkiye’nin nereye gittiði konusunda bir fikrimiz olsun istiyorsak, galiba daha farklý alanlara bakmamýz gerekiyor. Ankara’nýn iç karartýcý havasýnda bazý geliþmeleri görmek neredeyse imkansýz.

Haftasonu Gebze’deydik. Çok sayýda akademisyen ve araþtýrmacýnýn katýlýmýyla ‘G-20 Dönem Baþkanlýðýnda Gelecek Dünya, Gelecek Türkiye’ baþlýklý programa katýldýk. Gebze Belediyesi’nin öncülüðünde ve evsahipliðindeki program, SETA, Boðaziçi ve Ýstanbul Þehir Üniversitesi’nin öncülüðünde gerçekleþti.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakaný Fikri Iþýk’ýn açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan gün boyu G-20 platformu, Türkiye’nin dönem baþkanlýðýnýn önemi, yakýn geleceðin kodlarýný, belirsizliðini, özetle Bakan Iþýk’ýn ifadesiyle ‘Ne olacak bu dünyanýn halini’ ele aldý katýlýmcýlar.

Gebze sanayimizin can damarlarýndan birisi. Gerçekten Türkiye nereye gidiyor sorusunun cevabýný arayanlar için Ýstanbul’un yanýbaþýnda önemli bir durak. Yatýrýmcýlar için gözde bir bölge ve her haliyle müthiþ bir dinamizmi yansýtýyor. O nedenle G-20’nin ele alýnmasý ve bu ölçekte organizasyonlarýn gerçekleþmesi için son derece doðru bir adres.

Sözü gelmiþken, Gebze her haliyle gezmeye ve görmeye deðer; bunu da bir kenara not edelim. Hem küresel bir vizyonla bu programý düzenleyen, hem de þehri yeniden inþa eden, hiç olmazsa trafikten uzak bir þehir meydaný görmemize imkan tanýyan Baþkan Adnan Köþker ve ekibi teþekkürü hak ediyor doðrusu. 

***

Bu örnek üzerinden devam edelim. Türkiye’nin belki de en önemli sorunlarýnýn baþýnda, yaþadýðýmýz dünyadaki yerimizi doðru anlayamamak geliyor. Bunun nedeni de son derece açýk. Siyasetin, ekonominin, hatta kendisini farklý görse de hemen pekçok kesimin gündemi, geçmiþin alýþkanlýklarýyla besleniyor. Mesela kimse Türkiye’nin G-20 dönem baþkanlýðýndan heyecan duymuyor. Benzeri çýkýþ ya da baþarýlar sýradanmýþ gibi algýlanýyor.

Kuþkusuz bu sorunun aþýlmasýnda en önemli pay, bu heyecaný ve gelecek vizyonunu aktarmasý gerekenlere düþüyor. Son zamanlarda cehaletin sýnýrlarýný zorlayan bazý medya kuruluþlarýnýn, her gördüðü sakallýyý ‘terörist’ zannedip sayfalarýna taþýyan seviyeleriyle bunu taþýmak elbette mümkün deðil. Ertuðrul abilerine rahmet okutuyorlar diyeceðim. Lakin o da köþesinde ayný misyon, vizyon ve ters taklalarla yoluna devam ediyor.

Öte yandan bu gidiþatý doðru okuyup sayfalarýna ve ekranlarýna taþýmasý gerekenlerin de hala kifayet sorunu yaþamasý, üçüncü sýnýf devþirmelerle durumu idare etmekte ýsrar etmesi de ayrý bir sorun olarak baþucumuzda duruyor. Öfkeyle heyecaný karýþtýrýyorlar. Ne özendikleri geçmiþten haberleri var, ne de geleceðe dair bir tasavvurlarý. Hepimizin daha sakin ve saðduyu ile konuþacaðýmýz bir dönemde söyleyecek sözleri yok ne yazýk ki.

Yarýn, üstelik çok da uzakta deðil; baþka bir dünyaya uyanacaðýz. Bugün söylediklerimizin, öfkeyle savunduklarýmýzýn bir anda uçup gittiði, hakikatýn (gerçeðin deðil) tüm aðýrlýðý ile kendisini hissettirdiði günlerde, hangimizin sözü deðer taþýyacak, çoðumuz merak bile etmiyoruz. 

Daha anlaþýlýr kýlmak için ‘karþý taraf’ýn geleceðe dair sözlerine kulak vermeye ne dersiniz? Buyrunuz:

‘Eðer yeni inancýn serbestçe yayýlmasýný istiyorsak, zihinlerimize yüklediðimiz bütün bu modasý geçmiþ deðerler ve tavýrlarýn temizlenmesi gerekir. Bunlarý yalnýzca kendi zihinlerimizden deðil, ortaðýmýz olacak diðer insanlarýn zihinlerinden de temizlememiz gerekir. Bu modasý geçmiþ sadakatler, onur standartlarý, dini cemiyetler bize ne kadar asil ve ne kadar görkemli görünüyorsa, onlarý kendimizin ve etrafýmýzdakilerin zihinlerinden o kadar derinden temizlemeye çalýþmalý ve bütün geri dönüþ olasýlýklarýný da koparýp atmalýyýz.’ (Açýk Komplo, H.G. Wells, Anka Y, s.172)