Avrupa’nýn geleceðini aradýðýna þüphe yok, ancak nerede ve nasýl aradýðýna iliþkin önemli belirsizlikler bulunuyor.
Dünyadaki genel salýným, küreselleþme ile ulusallaþma arasýnda yaþanýyor. Küreselleþme, tüm oyuncularý dünya geneline ulaþabilir kýlýyor, böylece daha fazla farklýlýklarýn birlikteliði yaþanýyor ve daha geniþ ekonomik imkanlar yaratýyor. Ancak ayný mekanizma, tehditleri de evrensel kýlýyor, her toplum her an zarar görmeye açýk hale geliyor. Bu durumda devletler tehditlerden korunmak için ulusal önlemler alýyorlar, alýnan her ulusal önlem de küresel sistemin aðlarýna barikatlar örülmesine yol açýyor.
Avrupa’yý bu eðilim içinde belirsiz kýlan farklý durum ise bir yandan Avrupa’nýn barikatlarýný keskinleþtirme, öte yandan her bir AB üyesi ülkenin bu eðilime dahil olmamasýný saðlamak þeklinde. Diðer bir ifadeyle AB, üye devletler birliði ile ekonomiyi, sosyal yapýyý ve yaþama dair tüm formlarý koruma altýna almaya çalýþýyor. Bu durum bir yandan küreselleþme karþýtý bir bloklaþmayý ima ediyor, öte yandan konu bariyer olduðunda her bir devletin kendi güvenlik reflekslerinin önüne geçilemiyor.
Sorun çok
Geleceðin aranmasý açýsýndan AB’nin çýkmazlarýný tetikleyen süreç Brexit oldu. Ancak Brexit süreci olmasaydý da, AB’nin gelecek vizyonu konusunda belirsizlik yaþanacaktý. Zira Ýngiltere olsa da olmasa da AB’nin ekonomik-mali yeniden yapýlanma ihtiyacý ile güvenlik sorunsalý devam edecekti.
Borçlarýný ödeyemeyen AB üyeleri, alacaklý olan ve güçlü ekonomisi bulunan üyelerle anlaþmazlýk içinde, ayrýca sosyal yardýmlar, iþsizlik ödenekleri gibi bir dizi uygulama tüm üyeler arasýnda sorun yaþanmasýna neden oluyor. Kurallar ortaklaþýnca tüm üyelerin kurallara eþ zamanlý uymasý saðlanamýyor, kurallar serbest býrakýldýðýnda ise ortak piyasa aksýyor.
Sarmaldan çýkmanýn yöntemlerinden birisi, AB’yi bir bütün olarak küresel oyuncu haline getirmek. Ancak bu da tanýmlanabilir bir dýþ politika gerektiriyor. AB’nin ortak vizyon ve tanýmlanabilir dýþ politika geliþtirmesine engel olan durum ise bölgenin ekonomik yükünü çeken ülkelerin bu güçlerini zaten kendi baþlarýna uyguladýklarý dýþ politikadan alýyor olmalarý.
Ortak dýþ politika uygulayabilmek için ayrýca ortak güvenlik politikasýna da ihtiyaç bulunuyor ve anlaþýlan AB üyelerinin en büyük anlaþmazlýk içinde olduklarý konu da bu.
Sancýlý çözümler de var
Avrupa’nýn geleceðini aradýðý farklý tarihsel dönemler olmuþtu. O dönemlerde, yeni ortaklýklar kurulamýyorsa, yani “derinleþme” olmuyor ise geniþlemeye gidilmiþti. Her geniþleme, zorunlu olarak bir yeniden yapýlanma saðlamýþ, yeni vizyon, ekonomik tasarým ve dýþ ile güvenlik politikalarý geliþtirilmesine yol açmýþtý.
Tarihteki örnekleri denememek için neden yok aslýnda, ancak henüz bu konuda bir irade söz konusu deðil. Olsa idi, Türkiye ile iliþkileri bu kadar geniþ bir zamana yayma ihtiyacý duyulmazdý. Çýkýþlardan birisi Türkiye olsa da, bugün AB kendisini öyle bir yere taþýdý ki, gemiyi çevirmek daha zor hale geldi.
AB üyesi ülkelerde küreselleþme, AB’yi sistemde oyuncu yapma, iþbirliðini artýrma beklentisi giderek düþüyor; “öze dönme” eðilimi artýyor. Hal böyleyken Türkiye’yi gündeme getirecek hiçbir siyasetçinin yerinde kalmasý kolay deðil.
Bu durumda belki AB’ye Türkiye yardým edebilir ve vizyon geliþtirebilecek siyasi kadrolarýn Türkiye’yi iþaret etmelerini kolaylaþtýracak paketler, bizzat Türkiye tarafýndan verilebilir. AB kendi çözümlerini üretmeden ya da kendisini imha etmeden uygun zamaný kollamak gerekebilir.