Gelecek nesillerin hakkýný yemeyelim

Uzun zamandýr hayati sorunlarla mücadele etmekten kültür ve çevre alanýnda çözüm bekleyen sorunlara hakkýyla eðilmek pek mümkün olmadý. Çok iyi hatýrlýyorum, 2012'de Baþbakan sýfatýyla Erdoðan yatay yapýlaþmanýn gereðinden, þehirlerimize ettiðimiz kötülüklerden söz etmiþ ve bununla ilgili politikalara öncelik verileceðinden söylemiþti. 

Ekonominin en iyi seviyelerde seyrettiði,  dolarýn 2 küsurlarda olduðu, küresel finans krizinin Türkiye'yi teðet geçtiði ve vatandaþ için de yatýrýmcý için de Türkiye'nin yüz güldürdüðü bir dönemdi. Açýk Görüþ'te biz de þehirlerin kimliði, kentsel dönüþüm, doðaya dair koruyucu politikalar baþlýklarýnda yazýlar yayýnlamaya baþlamýþtýk. Aradan 6 sene geçti, bu baþlýklar hem hiç gündemden düþmedi ama ayný zamanda üzerine hakkýyla eðilmeye mani olacak yeni ve hayati gündemlere baþ etmek zorunda býrakýldý Türkiye. 

***
 

Gezi vandalizminin "Mesele aðaç deðil, siz daha anlamadýnýz mý?" sözü, yeþilin, aðacýn ve çevre duyarlýlýðýnýn hükümet düþürme ve ülkeyi istikrarsýzlaþtýrmaya bahane edildiðinin itirafýydý adeta. Öyle bir ortam oluþtu ki söz konusu alanlarda oluþturulan yýkýcý dil ve muhalefet, yapýcý eleþtirinin de önünü kesti. Türkiye'ye karþý kurulan ittifakýn ve açýlan savaþýn da baþlangýcýydý o günler. 

O gün bugündür baþýmýza gelmedik kalmadý. Önümüze çevre ve kent politikalarýyla ilgili ödev koyan hadiseler bile bir takým örgütlü yapýlar tarafýndan maniple edildi. 

Fakat artýk bu konularý kimsenin ne için kullandýðýna bakmaksýzýn masaya yatýrmanýn zamanýdýr. Rize'de yaþanan sel felaketinin ya da Ýstanbul'da çöken istinat duvarlarýnýn önümüze koyduðu, insanýn insana ettiðini gösteren gerçek faturalar... Ya da Ýstanbul'un artýk iklimine tesir eden cam giydirme gökdelenler, bitmeyen beton aþký, yaylalardaki akýl almaz yapýlaþma vs... 

En son dere yataðýna dikilen bir çirkin bina üzerinden gündeme geldi mevzu. Maalesef onlardan o kadar çok var ki. Binayý yapana mý, onun o kazulet görüntüsünden rahatsýz olmayana mý, yapýlmasýna izin verene mi, ya da göz yumana mý laf edeceðiz?   

***
 

Baþkan Erdoðan'ýn seçimden önce sözünü verdiði ve yüz günlük program kapsamýnda tekrar ettiði millet bahçelerinin seçimin en çok heyecan uyandýran vaadi olmasý bile þehir, çevre politikalarýnda önemli bir eksikliðe iþaret ediyor. Peki, tüm Türkiye'de, özellikle Ýstanbul'da en çok aðaçlandýrma yapanýn AK Partili belediyeler olmasýna raðmen eksiklik nerede? Tarihi mirasýn ihyasý ve tarihi eserlerin restorasyonunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapýlandan daha fazlasýnýn Ak Parti döneminde yapýlmýþ olmasýna raðmen yanlýþ nerede? Üzerinde düþünmeyi gerektiren yol gösterici sorular bunlar. 

***
 

Doðru kavramlarý kullanmak, meseleleri doðru teþhis etmenin ve çözüm üretmenin de anahtarý. Eðitimci-yazar Erol Erdoðan'ýn dikkat çektiði gibi Ayder Yaylasý'ndaki doða katliamýna ve yapýlaþmaya dur diyeceksek bunu "kentsel dönüþüm" adý altýnda yapmamalýyýz, mesela... 

Sokaðý, mahalleyi ortadan kaldýran yüksek katlý sitelerin komþuluðu da ortadan kaldýrdýðýný, komþuluk yapamayan insanlar güruhunun giderek millet olma vasfýný da yitireceðini hesaba katarak eðilmeliyiz bu konulara. 

Doðaya ve þehirlerimize altýn yumurtlayan tavuk nazarýyla bakmaktan vazgeçmek durumundayýz. Altýnýn kaynaðýna biran evvel eriþmek adýna þehirlerimizi ve dünyanýn en güzel coðrafyasýnda olmamýzdan kaynaklý eþsiz doðamýzý katledersek þayet neþesiz, kaba, zevksiz bir hayata mahkum oluruz. Üstelik gelecek nesillerin hakkýný tüketmiþ olmanýn vebaliyle yüzleþiriz hesap gününde...