Bugün caným politika yazmak istemiyor.
Onu yazamadan duramayanlar yazsýn!
Yazsýn ki politikacýlar bugün kendilerine bir yol gösteren olmadýðý için panikleyip gül gibi memleketi batýrmasýnlar!
Benim caným bugün biraz edebiyatdan bahsetmek istiyor.
Ama önce þu bilgi:
Gençlik yýllarýmda aþýrý derecede çok tercüme yapmak zorunda kaldým. Hayâtýmý da esas olarak bununla kazanýyordum. Fevkalâde hýzlý ve düzgün çeviririm. Bu bir övünme deðil bir vâkýa.
O yýllar günde en az dört beþ, hattâ bâzý günler beþ altý daktilo sayfasý çevirir, üstelik bunu yalnýzca saat 13.30 - 17.00 arasý yapar, ondan sonra da stüdyoya girip bunlardan, hepsini deðilse bile önemli bir bölümünü mikrofona okurdum da...
Ama neme lâzým iyi de para kazanýyordum.
Ýnsan bir iþi böyle uzun süre yoðun biçimde yaparsa bir ara artýk ikrah geliyor. O yüzden radyoculuðu terkederek televizyon realizatörlüðüne ve bir süre sonra da program sorumlusu editörlüðe geçdim.
Bu sebebden sonraki yýllarda mecbur kalmadýkça çeviriyle hiç uðraþmadým. Mecbur kalmamak için de elimden geleni ardýma komadým.
Zâten o harýl harýl mütemâdiyen çevirdiklerim de pek matah þeyler deðildi. Ýþte politik yorumlar, haberler ve arada kültür faslýndan yutturulmaya çalýþýlan birkaç þaklabanlýk.
Neyse...
Þimdi asýl konuya geliyorum. (Salondan, e çok þükür... Bâri daha da gelmeseydinhomurtularý...)
Pazartesi günü çalýþma odamda eski belgeleri karýþtýrarak birþey ararken ansýzýn karþýma Gottried Benn’in bir þiiri çýkdý. Gotfried Benn (1896-1956) bir Alman þâiri ve deneme yazarýdýr. Asýl mesleði hekimlikdir. Modern edebiyâtýn en önemli isimlerinden biridir. Bir Protestan papazýnýn oðludur. Zâten Katolik papazlarý evlenemez ve hiçbir þekilde cinsel hayat süremezler. Gizlice ne halt etdikleri ise tabii Tanrý ile kendi aralarýnda bir meseledir.
Gotfried Benn Nazilerin nefret etdikleri ve yüzlerce diðer yazar ve þâir gibi kendisine yayýn yasaðý koyduklarý sanatçýlardan biridir. Sâdece bu bile onun düzgün bir adam olduðuna yeterli bir delildir.
Þiirin adý KOMMT! (GELÝN!)...
Ýlk okuduðumda beni fenâ halde etkileyen bu þiiri seneler sonra geçen Pazartesi günü bir daha okuyunca üzerimde yine ayný heyecâný uyandýrdý.
Sonra tuhaf bir þey oldu; ilk elime geçen kâðýdý alýp þiiri Türkçeye çevirdim. Daha da tuhafý 35 dakýykada...
Böyle saçma sapan bir iþ olur mu demeyin, lütfen! Aslýnda olmaz... Ama bu sefer oldu.
Þimdi sizlere bu nasýl çevrildiðini kendim de anlamadýðým bu þiiri, not vermeniz için buraya alýyorum.
Almanca okuyabilenler için orijinalini de.
Bana lütfen fikrinizi söylerseniz makbûle geçer.
Merâk ediyorum...
KOMMT!
Kommt, reden wir zusammen,
wer redet, ist nicht tot,
es züngeln doch die Flammen
schon sehr um unsere Not.
Kommt, sagen wir: die Blauen,
kommt, sagen wir: das Rot,
wir hören, lauschen, schauen,
wer redet, ist nicht tot.
Allein in deiner Wüste,
in deinem Gobigraun -
du einsamst - keine Büste,
kein Zwiespruch, keine Fraun,
und schon so nah den Klippen,
du kennst dein schwaches Boot -
kommt, öffnet doch die Lippen,
wer redet, ist nicht tot.
GELÝN!
Gelin, gelin de biraz konuþalým!
Her kim ki konuþur, deðildir ölü.
Nasýl da raksediyor alevler
Ki içlerinde sefâletimiz gömülü.
Gelin, diyelim ki masmâviler!
Gelin, diyelim ki kýzýl mý kýzýl!
Duyalým, kulak verelim, bakalým!
Ölü deðil, her kim ki konuþur muttasýl.
Ama sen kendi çölündesin.
Gobi Çölü’nden de tenhâ o yerde.
Tek baþýna konuþsan zâten duyulmaz sözlerin.
Ne bir ses ne bir kadýn kokusu efsânelerde.
Ve kayalýklar öylesine yakýn!
Filikan tayfunda bir rüzgâr gülü.
Konuþ, kilitli kalmasýn dudaklarýn!
Her kim ki konuþur, deðildir ölü!