Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

Gelmişimize, geçmişimize…!

İnsan garip bir varlık. Ân'ı pervasızca yaşamak için geleceği adına neleri kurban ettiğinin farkında olmayabiliyor. En değerli ve mahrem konuları bile ulu orta konuşurken, en ahlaki değerleri heder ettiğini göremiyor.

Kim bilir belki de görüyor ve bütün bunları bilerek yapıyor. Eğer öyleyse çok daha kötü...

Bahsetmek istediğim konu yeni bir mesele değil. Benim gibi çoklarının defalarca dile getirdiği, ilgili kişi ve kurumların dikkatini çekmeye çalıştığı bir konu. Ama her nedense şu ana kadar gerekli önlemler alınmış değil maalesef.

Acun Ilıcalı'yı bilmeyenimiz yok artık. Maruf bir kimse. Ne yapıyorsa yapıyor, halka ulaşıyor. Kıvrak bir zeka; virajları ustalıkla alıyor, sempatisini silah gibi kullanıyor. Kendisini anlattığı hikâye ile uzun yıllar konuşulacağını biliyoruz. Anlatmadığı hikâye daha mühim olsa da merak etmiyoruz.

Fakat bu kimse, topluma sürekli zehirli atıklar yayıyor. Piyasaya sürdüğü bir şahıs ve onun yaptığı programla şu anda gençliğin ayarlarıyla oynuyor. Oysa onun muhafazakâr bir damarı da var. Ama anlaşılan dünyalık bunu hep bastırıyor.

Acun Ilıcalı'ya ait Exxen platformunda yayın yapan Hasan Can Kaya'nın son programı benim gibi birçok kişiyi öfkelendirdi. Böyle kimseler için kelam etmeye değmese de dünya işte, bulaşıyor hepimize.

Artık hepimiz modern 'aygıt'larız. Manevi değerleri dert edenimiz, konuşanımız taşlanıyor. Ama yine de derdimizi söylememiz lazım. Taşlanmak pahasına... Çizgimizi hakikate göre ayarlamalıyız çünkü. Molla Kasımlar hesap edilerek Yunus olunmaz!

Nihat Genç bu kimseyi hakkında konuşmaya değer bir seviyeye yükselttiği için (!) konu bir kez daha ülke gündemine girmiş oldu.

Sanki ülkede yeterince sorun yokmuş gibi bir de böylesine pespayelik ve rezilliklerle uğraşmak zorunda kalıyoruz! Vah benim zavallı ülkeme...

Hasan Can Kaya'nın son programının ilgili bölümünü sosyal medya üzerinden izlediğimde gördüklerim ailemiz, kültürümüz ve ahlakımız adına beni ziyadesiyle üzdü.

Aile adına üzüldüm çünkü bir baba bu pespayeliğin mezesi yapılmış adeta. Babanın sırları kızı tarafından fütursuzca ifşa edilirken, babasına edilen ağza alınmayacak küfür karşısında kahkahalara boğulan bir evlat, bir baba olarak beni derinden yaraladı.

Neye üzülüyoruz bilmiyorum, babasının kullandığı bir kelimeyi marifetmiş gibi ifşa eden bir evladı yetiştiren babaya mı, yoksa babasına yapılan hakarete kahkahalarla gülen evlada mı?

Ya sahnedeki kişiye ne demeli? Amacı sadece para kazanmak olan birinin bu kadar ileri gidebileceğini asla hayal edemezsiniz.

Hadi karşındaki bir kendini bilmezlik yapmış, sen bunu niye devam ettirirsin ki? Tanımadığın bir insan için, evladına hitaben o berbat kelimeyi neden kullanırsın ki!?

Aile bir tarafa işin bir de dilimize bakan yönü var. Dil, bir milletin namusudur, onu çirkin kelimelerle kirletmemek gerekir.

Ama bu programda yapılan, kirletmenin de çok ötesinde bir şey. Asla kullanılmaması gereken bir kelimeyi herkesin izleyeceğini bile bile kullanmak bir dile yapılabilecek en büyük kötülükler arasındadır, izleyenlere de hakarettir.

Yaptığın kötülüğün farkında olmamak... Aileye, dile, ahlaka verilen zararın bilincinde olmamak... Veya farkında olduğun halde yapmak... İşte bu daha da vahimi...

Aileye duyarsızlaşmak....

Millete duyarsızlaşmak...

Dile duyarsızlaşmak...

Keşke zamanında tedbir alınabilseydi. Görevini yapması gerekenler zamanında harekete geçebilseydi.

Şimdi RTÜK konu hakkında inceleme başlatmış. Ba'de harabi'l Basra... Zamanında tedbir alınsaydı son rezillik yaşanmayabilirdi! Neyse, hiç olmamasından iyidir.

Dil deyince aramızdan yeni ayrılan merhum bilge alim Teoman Duralı'yı da anmış olalım. Bir söyleşisinde şöyle diyordu merhum Duralı Hoca:

"...Bütün kültür genetiği dilde saklıdır, kültür genetiğinin DNA'sı dildir. O dil bozulduğu anda geçmişle bütün köprüler atılır. ...o dil bitti mi her şey biter."