Gen. Sisi’nin Amerika günleri...


Herkes Pensilvanya’daki Amerikan Kara Harp Akademisi’nde yapılmış bir master tezinin peşinde... Dün birkaç Amerikalı yazar akademiye yaptıkları başvurudan sonuç alamadıklarını yazdılar; diğer tezlere kolayca ulaşılabildiği halde, o tez, kem gözlerden saklanıyor...


Sebep basit: Tezin sahibi 3 Temmuz’da Mısır’da idareye el koyan Gen. Abdülfettah el-Sisi... Darbeci generalin ülkesini hangi yöne götüreceğinin ipuçlarını barındırdığı anlaşılan hepsi 17 sayfalık ‘Ortadoğu’da demokrasi’ başlıklı ve ABD’nin Irak’a müdahalesi üzerinden ‘zorla demokrasi olmaz’ temasını işlediği anlaşılan tezin ele geçmesini istemiyor Washington...


Tezin danışmanı Stephen J. Gerras adlı bir albay; ona resmen konuşma yasağı konmuş... Akademi yönetimi başvurulara cevap vermiyor... Economist dergisi aslında önemli bir kaynağa ulaşmış, ama anlattıklarından yalnızca iki cümleyi cımbızla çekmeyi uygun görmüş

Herhalde taraf tuttuğunu düşünerek... Oysa Dr. Sherifa Zuhur’un memleketlisi de saydığı Gen. Sisi’yi pek sevdiği söylenemez... Girişkenliğini, liderlik özelliğini takdir etmiş, aile fertlerinin birbirlerine bağlılığını da; ancak işte o kadar...


Yıl 2005... Dünyanın değişik ülkelerinden 38 üst rütbeli subay Harp Akademisi’ne gelmiş... Aralarında İsrailli de varmış... Türk subay neden olmasın? Sisi henüz tek yıldızlı bir general; öğrencilerin çoğundan daha kıdemsiz... Derslerde anlatılanlara itiraz edilmesi gerektiğinde, Arap subaylar içlerinden birini sözcü seçerlermiş; âdetleri böyleymiş... Çoğu kez sözcülük görevini Sisi üstleniyormuş...


Dr. Şerife (artık kendisinden ‘Şerife’ diye söz edebilirim herhalde) aslında Akademi’de öğretim elemanı değilmiş; bağlı bir enstitüde araştırmacı olarak çalışıyormuş... Hocalardan biri kalp krizi geçirince görevini Şerife Hanım’a vermişler...


Amerikalı 300 askeri öğrenciyle birlikte değişik ülkelerden 38 subaya Ortadoğu politikası üzerine herbiri 4,5 saat süren on ayrı kursu Şerife Hanım üstlenmiş... Kurslardan biri Arap medyası üzerineymiş... Ayrıca terörle mücadele konulu bir panelde de konuşmacıymış...


Her yıl sadece tek subay geliyormuş ülkelerden... Bir yıl önce (2004) gelen öğrenci de yakınlarda Gen. Sisi tarafından genelkurmay başkanlığına atandığı için önemli: Gen. Sedky Subhi... “Her ikisi de ABD’nin Irak macerasına eleştirel yaklaşıyorlardı” diyor Şerife Hanım ve ekliyor: “Kültür (ve kadınların bölgedeki etkisi), ekonomi, milli çıkarların çatışması konularında ilginç tartışmalarımız oldu Sisi’yle. İran’ın ve İsrail’in bölgedeki amaçlarıyla ABD ile işbirliğini de ilgi alanında tutuyordu.”


Akademi sınırları dışında pek görüşmeleri olmamış anlaşılan; “Ben tek kadındım öğretim elemanı olarak; tabii erkek-erkeğe sosyalleşmelere katılamıyordum; bazı öğretim üyeleri ve öğrencilerin evlerinde biraraya geliniyordu, bayramlarda buluşuluyordu, onlara katılıyordum” diyor...


Sisi Ailesi’yle tanışmış Şerife Hanım; eşi ve iki kızıyla... Kızlarından biri başörtülü, diğeri peçeliymiş... “Ama başkalarını etkilemeye çalışan türden biri değildi Sisi; inançlarını ille başkalarına aktarmaya çalışmazdı. Benim ailemden çoğu ondan daha dindardır...” Cumhurbaşkanı Mursi’nin onu savunma bakanı yapmasının sebebini Müslüman Kardeşler (MK) ideolojisine yakınlığıyla açıklayan yorumlara katılmıyor Şerife Hanım... Ona göre, Sisi, MK’nın değil ordunun tercihi olarak o konuma gelmiş olmalı...


Herhalde Economist dergisinin bu tespit hoşuna gitmemiştir: Dindar, eşi ve kızları kapalı, ama siyasi çizgi olarak MK’dan ve Mursi’den farklı düşünen biri...


Pensilvanya’daki eğitiminden sonra meteorik hızla yükselmiş zaten: Önce İskenderiye ve Kuzey Orduları Komutanı olmuş, sonra Askeri İstihbarat’ın başına getirilmiş...


“Suudi Arabistan darbeyi niye destekliyor?” sorusunu yönetenler oluyor ya; onu da Şerife Hanım bilmeden sağlamış olabilir. Akademi’de düzenlenen bir konferansa ülkesini Washington’da temsil eden Prens Suud el-Faysal’ı konuşmacı olarak o davet etmiş...


Prens Faysal uzun yıllar Suudi Arabistan istihbaratının başındaydı...


Sisi Paşa’nın Amerika günleriyle ilgili başka ayrıntılar da var. Bakarsınız, bulunulamayan ‘tezi’ de ele geçirivermişim...