Genç kardeşlerim dikkat... Biz Suriyeliler kadar şanslı değiliz

Son iki “7 Haziran” arasında onlarca yıla sığmayacak şeyler yaşadık. Siyasetten teröre kadar geniş bir platformda, “Erdoğan düşmanlığı” motivasyonuyla yürütülen ihanet planları çok şükür hedefine ulaşamadı. 

Ama bu, yenilerinin devreye sokulmayacağı anlamına gelmiyor elbette.

Dünyanın kilit taşı olan bu ülkede yaşamak ağır bedel istiyor.

Avustralya’da yaşadığını zannedenler bu uyarılarımıza “paranoya” olarak bakabilir.

“Üst akıl” ifadesi, aşırı kullanım sebebiyle aşınmış olabilir ama aslâ boş bir yakıştırma değildir.

Özellikle “Gezi” ve “17/25 Aralık” kalkışmaları bu tür dış kaynaklı yönlendirme ve desteği net olarak ortaya koymuştur.

***

Dün İstanbul’da yine 11 kardeşimiz şehit oldu.

Bir örgüt üstlenecek, olay bitecek!

Siz, bu örgütlerin hiçbir destek almadan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin karşısında, Genelkurmay’ın yanı başında tonlarca patlayıcı ile eylem yapabileceğini, 30 yıldır Türkiye’ye kafa tutuabileceğini mantıklı buluyor musunuz?

Bütün terör uzmanları “Bir terör örgütünün, istihbarat, silah ve finans desteği almadan faaliyetini sürdürmesi mümkün değil” diyor.

Ve unutmayın; destek veren direktif de verir, gerisi aldatmacadan ibarettir.

Hatırlıyor musunuz, PKK yıllarca bölge halkını, “Kürtlerin mağduriyetlerinizi gideriyoruz” diye avuttu.

Oysa bugün Kürt halkının tek mağduriyeti PKK terörüdür.

Haçlı zihniyetin yeni versiyonları

Saldırıların farklılığı bizi şaşırtmasın, düşman tek millettir.

Haçlı zihniyeti aynı kin ve hırsla devam etmekte, sadece zamanın ruhuna göre yöntemleri değişmektedir.

Afganistan’dan Irak’a, Filistin’den Afrika’ya kadar bütün operasyonları bu “Haçlı ruhu” yürütmektedir.

Müslüman Türkiye ise değişmeyen hedeftir.

Suriye’deki operasyonun asıl hedefi Türkiye’dir.

Haçlı ittifakı bölgeyi kendi ulusal çıkarları doğrultusunda dizayn ederken çok yönlü faturayı bize kesmiştir.

Silah bırakma noktasına gelen PKK’yı, bölgede açtıkları yeni alanlar ve büyük vaatlerle tekrar motive ederek Türkiye’nin üzerine saldılar.

AB’ye giriş süreci duraklayan, ABD ve Rusya’nın ihanetine uğrayan Türkiye, Almanya’ya fazla bel bağlayan bir görüntü verdi.

Oysa son dönemde Türkiye’ye çok yakın davranan Merkel sadece rol yapıyordu. Yoksa Almanya bizi en büyük rakip olarak görmüş ve her fırsatta hırpalamıştır. 

Özellikle Türkiye’deki demokratik imkanlarla faaliyetini sürdüren Alman Vakıfları, Bergama’dan Taksim’e, Cerattepe’den Kandil’e ülkemizi karıştırmaya çalışmıştır.

Yeni ihanet planları devrede

Şimdi de, 7 Haziran ihanetiyle Güneydoğu’da beklediği sonucu alamayan şer cephesi, hedefine ulaşmak için yeni yöntemler denemektedir.

Haçlı ittifakı ve yerli ihanet işbirlikçileri, zaman zaman üniversitelerde denedikleri fitneyi liselere de yayarak gençler üzerinden yeni bir “Gezi” dizayn etme peşindeler.

***

Değerli genç kardeşlerim...

Bu filmi biz daha önce izledik.

Bendeniz üniversite eğitimini 80 öncesinde ve İstanbul’da yaptım. Gençlerimizin birbirine nasıl kırdırıldığını yakinen gördüm.

5 binden fazla gencimiz öldü, binlercesi yaralandı.

Ama 12 Eylül günü gördük ki meğer sağ-sol hikayeymiş, gençlerimiz darbeye rampa olmak için canını vermiş!

Peki o darbeyi kim önermiş?..

Şimdi aynı oyunu tezgahlamaya çalışıyorlar.

Biz bir milletiz. Birbirimizle her konuda anlaşamayabiliriz ama farklılıklarımızı kabul ederek yaşamaya devam ederiz.

Ama ne olur, oyuna gelmeyelim.

Zira Suriyeliler kadar şanslı değiliz...