Gene treni kaçırdın be Kemal Abi!

Başbakan Diyarbakır’a bilmem kaçıncı kez gitti; sokaklarda yüz bin kişi, gönüllerde dağılan kara bulutlar sonra açan sımsıcak bir güneş, gözlerden akan mutluluk yaşları. Şivan Perwer, Barzani orada, Ahmet Kaya’nın acısıysa belleklerde...

Derken Balıkesir’de DSP’den CHP’ye katılımlar oldu, Kemal Abi de rozetlerini taktı yakalarına yeni üyelerin. Hayırlı uğurlu olsun ağam! Sonra kürsüye çıktı toplananların “sen bizim babamızsın, sen ne dersen o olur!” naraları arasında. Çoştu o saat, dilinin paçasını bir sıvadı pir sıvadı ki breh breh breh!

Önce Başbakanın Ahmet Kaya’yı istismar ettiğini söyledi! “Diyarbakır’da diyor ki, ‘o yaşasaydı, aramızda olurdu.’ Yaşasaydı Gezi eylemcilerinin yanında olurdu ve şimdi hapisteydi!”  Sen Ahmet’ten söz etmeyi bırak, önce Kürt ve Alevi olduğunu söyle sonra dinleyelim seni. Aslına sahip çıkmayan nasıl sahip çıkacak Ahmet’ime!!

Bahçelerde maydanoz gel bize bazı bazı

Ağam haklı mücadelesini sürdüreceğini söylüyor, asla ödün vermeksizin. Hemen ardından “Nejat Uygur, bir tiyatro sanatçısı, tiyatronun babası vefat etti Allah’tan rahmet diliyoruz!” diyor. Ergen tekerlemesiyle yanıt yetişiyor o saat: Bahçelerde maydanoz gel bize bazı bazı!” Rahmetli Nejat Ağabey’le senin haklı mücadelenin, her neyse o, ilgisi ne ki?  İşte senin halkçılık dediğin aslında popülizmin sığ suları! Herkesin sevdiği Nejat Uygur’u al, sapla samanı sür-git birbirine karıştırdığın konuşmalarından birine alet ediver! Ahmet Kaya, Nejat Uygur, Aytunç Altındal gibi Allah’ın rahmetine kavuşmuş, sevilen, sayılan kişilerin üzerinden siyaset yaparak nereye varacaksın ki ağam? Sonra Şivan Perver’e de kara çalıyorsun Diyarbakır’a gitti, Başbakana övgüler düzdü diye. Ne yapacaktı? Dersim’de olan bitenlere alkış mı tutacaktı örneğin, senin ağababalarını yaptığı gibi?!

Son iktidarında yıl 1949

Ağam 63 yıl geriden geliyor ki, gelişme var aslında. Eskiden yüz yıl öncesinden, resmi tarihin sayfalarından başını uzatıp bakardı ülkeye. “Şeker fabrikası, bez fabrikası”,açmaktan söz ederdi gittiği illerde. Şimdilerde eğitime, atama bekleyen öğretmenlere, dershanelere, kültür bakanlığını özel tiyatrolara verilen ödenekleresarıyor. Gündemi yakalamaya çalışıyor ama olmuyor çünkü gündem büyük bi hızla değişiyor, ağamsa oflaya puflaya peşi sıra koşuyor da koşuyor! Bak ağam son 11 yılda 407 bin öğretmen işe alınmış, bu ay 104 bin öğretmen daha alınacak; bakanlık 2014 bütçesi çerçevesinde 212 bin öğretmen için kadro istemiş. Yeter mi? Yetmez elbet. Ama en azından “kimse kılını kıpırdatmıyor!” sözünü de popülizmin çöp tenekesini atıveriyor. Ha unutmadan, Gezi’den söz etmeden önce, Gezi Parkı’nda toplanan iyi niyetli, çevreci gençlerin seni neden aralarında istemediğini bir düşün hele. Sonradan gelip de teröristin el kitabı oyunundan sahneler sergileyenlerdi seni oraya çağıran ağam!

Yandaş sanat olmaz

“Yandaş sanat olmaz” lafını sen söyleme bari ağam! CHP bu ülkede yandaş sanatı kurgulayan ve de destekleyen partidir. Milli Eğitim Bakanı Mahmud Esad Bozkurt’un 19.9.1930 tarihinde, Ödemiş’te Milliyet Gazetesi’ne verdiği demece bir göz at “kurulduğu günden bu yana öğretmenlere destek veren tek pati biziz” demeden önce: “Dost ve düşman bilmelidir ki, bu memleketin efendisi Türklerdir! Türkiye içerisinde yaşayıp damarlarında saf ve temiz Türk kanı olmayanların bir tek hakkı vardır: Uşaklık ve esirlik!” Kaç öğretmen “damarlarında temiz ve saf Türk kanı yoktur” gerekçesiyle meslekten atılmıştır?! Bu mu öğretmenlere destek!

Sorun ulusalcı, sözde sosyal demokratı, Kemalisti, sosyalisti, gitaristi, şaşkın liberaliyle yamalı bohçaya dönüşmüş bir siyasi partide, ortak payda yaratmak. Bunu da Tayyip Bey’e saldırıp söverek “sen kimsin be, kimsin?” diyerek yapmaya çalışıyor ki Kemal Bey, olmaz, tutmaz. Çünkü sövgünün dışında bir söylemi gündeme oturtmak bilgi gerektirir ağam bilgi! Ve de tabi geçmişinle hesaba durmadan, tortulardan sıyrılmadan içinde tutarlı, herkesin saygı duyacağı bir söylem geliştiremezsin!!