Genelkurmay’ın açıklaması

Genelkurmay Başkanlığı adına Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü imzasıyla gönderilen açıklamayı aynen dikkatlerinize sunuyorum.

Sayın Koru,

1. Kamuoyunca Poyrazköy davası olarak adlandırılan yargılamada, mahkeme tarafından bilirkişi olarak tayin edilen TÜBİTAK görevlileri tarafından, Donanma Komutanlığında 06 Aralık 2010 tarihinde yapılan arama sırasında bulunan ve 5 nolu harddisk olarak adlandırılan dijital veri depolama malzemesi üzerinde yapılan inceleme sonrasında hazırlanan bilirkişi raporunun mahkemeye verilmesini müteakip, basın yayın organlarında rapor içeriği ile ilgili değerlendirme ve yorumlar yer almıştır.

2. Söz konusu değerlendirme ve yorumlarda, 28 Temmuz 2009 tarihinden sonraki bir zamanda, söz konusu harddiskin kullanımdan kaldırılmasını müteakip sistem saati değiştirilmiş başka bir bilgisayardan 5 nolu harddiske toplu veri aktarımı yapıldığı ve harddiskin delil bütünlüğünün bozulduğu belirtilmektedir.

3. Muvazzaf ve emekli çok sayıda askeri personelin yargılandığı davaları ilgilendiren 5 nolu harddisk ile ilgili olarak, yargılanan askeri personel tarafından, 5 nolu harddiskin yasadışı bir oluşum tarafından sahte veriler yüklenerek bulunmasının sağlandığı iddiaları da soruşturma ve kovuşturma sürecinde dile getirilmiştir.

4. TÜBİTAK bilirkişi raporunun söz konusu iddiaları destekler nitelikte olması da dikkate alındığında, Donanma K.lığında yapılan arama sonrasında bulunan materyallerin kim tarafından kötü niyetle düzenlenip konulduğunun ortaya çıkarılmasına yönelik soruşturma yapılması gerektiği değerlendirildiğinden, Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığına söz konusu olayla ilgili soruşturma emri verilmiştir.

İyi çalışmalar dileriz.

 Açıklama bu. Genelkurmay Başkanlığı, son gelişmeler ışığında, konuyu kendisini ilgilendiren yönleriyle incelenmeye değer bulmuş ve askeri savcılığa soruşturma emri vermiş...

Konuyu biliyorsunuz: Taraf gazetesinin bavul içerisinde gelen ‘belgeler’ üzerinden yaptığı yayınlar sonucu yargılama süreci başlatılmış, sonunda ‘Balyoz’ genel başlığı altında tek bir dava yürütülmüştü. 361 rütbelinin yargılandığı davada 237 rütbeli 20 yıla varan cezalar aldı; mahkemenin kararı Yargıtay tarafından da onandı.

Davanın temelini oluşturan ‘kanıtlar’ yalnızca ‘bavul’ içerisindeki belgeler değildi; daha sonra Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nda zulada saklanan CD ve DVD’ler ile harddisklerde de aynı belgeler bulundu. Mahkeme ve Yargıtay, belgelerin ‘sahih’ olduğuna, kanıtların birbirinden farklı iki ayrı kaynaktan desteklenmesine bakarak karar vermiş olmalı.

TÜBİTAK bilirkişi raporu, Gölcük’ten çıkan 5 nolu harddiskin ‘üzerinde oynanmış olabileceği’ izlenimi verince, yargılananlar, yakınları, avukatları, destekçileri, “Balyoz davası çöktü” görüşü eşliğinde ‘yeniden yargılanma’ talebi seslendirmeye başladı.

Belgelerin ‘üretilmiş’ olduğu iddiası o gün bugündür kamuoyunu etkiliyor.

Garip olan, süreci başlatan gazetenin belgelerin ‘sahih’ oluşunu savunmak yerine suskunluğu tercih etmesi... Üzerine gidildiğinde, önce, bavulla boy boy resim çektirenin hâlâ kadrolarında bulunduğunu unutup “Ayrılan ekip yaptı” gerekçesine sığındılar; ısrar edince, bendenizi ‘kullanışlı aptal’ilân ettiler...

Oysa benim beklediğim, yayınlarını savunan,”Belgeleri sağlayan kaynağımız sağlam” türü bir cevaptı.

Zarar yok. İlgili kamuoyu kimin ‘kullanıldığını’ ve kimin ‘aptal’ olduğunu bilecek kadar konuya vâkıf...

Şimdilerde yeni ‘belgeler’ eşliğinde yürüttüğü farklı bir misyonu var aynı gazetenin: Hükümetin ‘siyasi vesayeti’ni sona erdirme (!) misyonu...

Donanma Komutanlığı soruşturması umarım kısa sürede sonuca ulaşır.