‘Gerçeğe Darbe’: Numan Kurtulmuş

Prof. Numan Kurtulmuş üzerinden kurulan tezviratın hain bir iftira olduğu çok kısa sürede ortaya çıktı. Zaten hocamıza herhangi bir iftira kolayca süremez... Bu tip şerli dokunuşlar tarihte pek çok temiz kişiye yönelmiştir. Sözgelimi; hem Hz. Meryem hem de Hz. Aişe gibi büyük isimler bile iffetleri üzerinden iftiralarla incitilirlerken, Allah bu tür sınavlarla aslında onlardan ziyade belki toplumu sınamıştır...

Prof. Numan Kurtulmuş hocamız, yetiştirdiği pek çok talebesi, topluma ilmi çalışkanlığı ile kazandırdığı zihinsel yol ile her kesimden tasvip alan bir memleket evladıdır.

Onunla ilgili çirkin iftira ortaya düşer düşmez, farklı politik fikirlere sahip değişik kesimlerden insanlar arayarak, hem üzgün olduklarını hem de neler yapabileceklerini sordular, bana bile... İnsanların kalbi sızlıyor, vicdanlar bu yaşananlarla çatlayacak seviyeye geliyordu... Zira söz konusu olan iffetti... Onur, haysiyet değerleriydi hedef alınanlar...

‘’Güneş, balçıkla sıvanmaz’’ diyordu herkes... ‘’Numan Bey’e sürülmek istenen o leke asla tutmaz’’ deniyordu. Ama herkesin kalbi yanıyordu bunu üzüntüyle ve inançla söylerken...

Ne oldu? Meselenin adi bir düzmece olduğu çıktı ortaya...

Mesele adli makamlara intikal etti gerçi...

Ama kim kazandı bu yaşanan çirkin hadiseden?

Masumiyetin katledildiği yerde hasıl olan hayırsızlıktan hepimize bir pay düşer. Çünkü masumiyet teneffüs ettiğimiz hava gibidir, ona kasteden aslında sadece muhatabına değil herkese de kastetmiş olur. Hava kirlenir, suyumuz bozulur, ışık kırılır...

Ve ‘’bereket’’ dediğimiz şey böyle böyle, azar azar, kısım kısım terkeder bizi... Ki bir sabah kalktığımızda iyiliğe dair hiçbir şeyi hatırlayamayanlardan olarak uyanırız yataklarımızdan. Yokluğa kalkmak gibidir bu.

Son yaşadıklarımızın içinden paramparça ola ola geçerken, bizi çepeçevre kuşatan şeyin ‘’yokluk’’ olduğunu fark ediyoruz hepimiz... Arkadaş mı yokmuş arkadaş... Dostluk mu, itimat, güven duygusu, adalet beklentisi, insan onuru yokmuş meğer... Tutunabileceğiniz her dalın tek tek kırıldığı bir süreç...

’Sınır tanımayan öfke’’ ile karşı karşıyayız. Ve pervasız bu nefret dilinin imha ettiği şeyse; ‘’gerçek’’. Gerçek, bariz darbe altında mağdurdur bu süreçte.

Prof. Numan Kurtulmuş’un siyasal tezlerinde öne çıkan başlıklarıyla düşünürsek; insan onuru, sosyal adalet, refah paylaşımı, insan odaklı kalkınma, aile ve gençlik değerleri, çevreyle dost mimari, çatışma yerine dayanışma esaslı toplumsal ve Uluslar arası ilişkiler gibi başlıkların hemen hepsi... Yerli olandan hareketle evrensel değerler üretecek tezler... Hatta siyasetin her türlü enstrümanı güçlü harmonisi içinde kombine eden genel yapısıyla düşünüldüğünde, Prof. Kurtulmuş, sivil olanın sesini güçlendirecek, dezavantajlı kesimlere alan açacak, periferiyi merkeze taşıyacak bir kanaatin tezini taşıyor...

Dolayısıyla ona karşı tertip edilen güya itibarsızlaştırma girişimi...

Sadece kendisini değil...

Sesi olduğu garip gurebayı, sesi olduğu onuru ve alın terinden başkaca dayanağı olmayanları da incitmiştir...

Ve böylesi garip ve tertemiz insanların semayla arasında perde yoktur, onların ah’ı gökleri deler de geçer...

Gençlere bırakacağımız şey düzmece porno kasetleri mi olacaktı?

Beynimden vurulduğum iftira gecesinde benim aklıma Numan Kurtulmuş’un tertemizliğinden sonra ilk gelen şey; bunu kendisine ve biz talebelerine reva görenlerin, islamla da insanlıkla da alakası olmadığıydı...

Haksızlığa isyan ederken bile hakkaniyeti terk etmemelidir Mümin olan kişi... Bendeniz hocamıza karşı girişilen bu elim iftiradan çok, bu ithamın altında kalan kişilere acıyorum... Her kesim ciddi yaralar alıyor bu işten farkında mıyız? İnşallah suçu işleyenler en kısa zamanda bulunur da, hep birlikte kurtuluruz bu karanlığın içinden...

Aksi taktirde gençliğe yönelik söyleyecek hiçbir şeyimiz kalmaz... İmbikten geçiyoruz hepimiz...