Gerçek bir derde karşı hüzün yaşamak normal

Gerçek bir dertle oluşan doğal ruh hali ile psikolojik problem haline gelen tepkiyi ayırt etmek önemli. Bu ayrım normal ile anormalin veya patolojik olan ile olmayanın sınırını çizmek açısından gerekli. 

Her insan teki eninde sonunda başına gerçek bir dert gelecek, sevdiklerinden birini kaybedecek, hastalanacak, yaşlanacak ve bir gün ölecek. Yani acı yaşamak kaçınılmaz. 

Acılara karşı oluşan psikolojiler ve ruh halleri ise zaman zaman doğal zaman zaman da patolojik. İşte bu ayrımı yapmak önemli... Doğal acılarımıza verdiğimiz doğal tepkileri psikolog ve psikiyatrların odasına taşımaya gerek yok. Gerektiğinde de o odaya girmekten kaçmamak gerekiyor. 

 

Gerçek bir derdin hikayesi

Otuzlu yaşlarda bir çift… Mutlu bir evlilikleri var. Birbirlerine düşkünler. Bebekleri olmuyor. Çok sayıda tüp bebek denemeleri olmuş. Son bebek beş aylığa kadar yaşayabilmiş. Bebeklerini kaybetmek onları derinden etkilemiş. Kadın ve erkek kendi tarzlarınca hüzün yaşamışlar. Erkek çalışma hayatını bozmayacak şekilde biraz yalnız kalma yoluna gitmiş. Kadın hüznünü fiziksel hareketlilikle yatıştırmaya çalışmış. Konuşmuşlar. Dertleşmişler. Daha da duygusal yakınlaşmışlar. 

Yaşadıklarının patolojik bir tarafının olup olmadığını anlamaya çalışıyorlar. “Bizim psikolojik bir yardıma ihtiyacımız var mı” diye soruyorlar. 

 

Normalin sınırları geniş

Gerçek bir derde karşı hüzün yaşamak normalin sınırları içinde hatta iyi bir şey... Biraz ağlamak, biraz içe kapanıp yalnız kalmak, yüreğinde yanma hissetmek, baş dayayacak göğüs aramak, kendini yollara vurmak, uykunun derinliklerine sığınmak normal. 

Bu haller süreklilik kazanırsa, aylarca devam ederse, bedenimizi yorarsa, ruh halimiz sürekli depresif veya endişeli olursa, iş güç yapmamız aylarca zor hale gelirse, sürekli kafaya takar hale gelirsek yardım aramakta fayda var. 

Gerçekte normal ile normal olmayan arasındaki sınır katı bir duvar şeklinde değil. Aksine bir süreklilik var. Neresinin sorun olduğunun bir kısmı kişisel karar, bir kısmı kültürel normal diğer bir kısmı ise uzman uzlaşısı. 

Sistem kötü işlerse, anlayışlarımız yeterli olgunlukta değilse, kolaylıkla normal olanı patolojik olarak adlandırmak; aslında tedavi gerektiren bir durumu da tedavisiz bırakmak gayet mümkün. İyi bir sistem de ise yerli yerindelik daha iyi oranda olur. 

Yukarıda hikayesini anlattığım çifte ne dediğim meselesine gelirsek, şöyle dedim: “Yaşadığınız her şey normalin sınırları içinde. Haliniz doğal ve sağlıklı. Gerçek bir dert karşısında birbirinize yönelmekle harika bir iş yapmışsınız. Birbirinizin dertle baş etme tarzını kabul edip, desteklemekte fayda var. Bana tekrar gelmenize de bu şartlar altında gerek yok.”