Gerçek gündemde ne var?

Cumhurbaþkaný seçimleri bizi her ne kadar iç politikaya kilitlemiþ gibi görünse de, bu saatten sonra Türkiye’nin herhangi bir gündem baþlýðý kendi sýnýrlarýnda kalamaz.

10 Aðustos günü seçilecek cumhurbaþkaný, böyle bir ülkenin devlet baþkaný olacak. Konuþtuðu her konu, tartýþtýðý her sorun sadece kendi sýnýrlarýný deðil, bölgeyi ve dünyayý ilgilendiren bir ülke.

Kabul etmek hoþ deðil. Ama neredeyse iki yýldýr Türkiye fazlasýyla kendi iç çekiþmelerine gömüldü, hatta belki de birileri bunu saðlayarak kafasýný kaldýrmasýný engelledi. Ama sonuç itibarýyla bu operasyonlarý tezgahlayan güçler, nihai amaçlarýna ulaþamasa bile Türkiye’nin hýzýný kesmeyi ve kendi gündeminden kýsmen de olsa saptýrmayý baþardý.

Tüm bunlarý söylememin bir tek nedeni var. Türkiye acilen, ama çok acilen bölgeye yönelik iddialarýný, elbette mevcut þartlarda gözden geçirerek yeniden dünyanýn gündemine taþýmak zorunda. Güçlü bir devlet baþkaný, böyle bir iþleyiþi saðlamak ve belki de bu iddialarýn daha güçlü bir oyun kurgusuna dönüþmesini saðlamak için çok önemli.

O nedenle sanýldýðýnýn aksine zor günler bu günler deðil. Asýl önemli ve kritik dönem, Türkiye’nin bu yeni siyasi mimaride tökezlemeden yürümesi ve ertelediði sorunlara yeniden bakmasýyla þekillenecek.

***

Cumhurbaþkaný adayý olarak Tayyip Erdoðan’ýn verdiði mesajlar, bir an önce iç dengelerini yeniden kuran, bir kez daha bu alanda çatýþmalar ve paralel yapýlarla karþýlaþmadan yoluna devam eden bir ülkenin kodlarýný taþýyor.

Evet, doðru okudunuz. Paralel yapý deðil yapýlar. Çünkü çok uzun yýllardýr kendi iç dengesini kurmakta zorlanan, milletle devlet arasýnda, özellikle de deðerler anlamýnda ciddi çatýþmalarýn yaþandýðý bir ülkede birden fazla paralel yapýnýn olmasý son derece normal.

Ancak bu saatten sonra Türkiye’nin bu tür yapýlara tahammül göstermesi, onlarý kabullenerek yola devam etmesi mümkün deðil. Devlet aklýnýn farklý kaynaklardan beslenerek daha zengin ve derin hale gelmesi için elbette kuþatýcý bir yaklaþým gerekiyor. Ancak bizdeki paralel yapýlar devlet aklýný parçalamayý ve güçsüz kýlmayý hedefliyor. Tasfiye edilmeleri bu nedenle zorunlu.

***

Öte yandan hiç gündeme

almadýðýmýz bir baþka sorunumuz var.

Bu çatýþmalarýn hýrpalayýcý bir yaný olduðunu, özellikle de toplumsal hayatýn vazgeçilmez ihtiyaçlarý üzerinde boþluklar yaratacaðýný düþünmek, verilen mücadelenin yaný sýra bu boþluklarýn sahici projelerle doldurulmasýný acilen gündeme almak gerekiyor.

Türkiye’de dini hayatýn, cumhuriyetin kuruluþ dönemi itibarýyla her dönem farklý bir yönde ilerliyor gibi görünse de devletin gölgesinden çýkamadýðý gerçeði karþýmýzda duruyor. Bu gölgeden kurtulmak adýna yapýlan iþlerin ise nasýl kontrolsüz bir güce dönüþtüðü malum.

Bu dengeyi, din-devlet iliþkilerini, cemaat kavramýný, bu tür dini yapýlarýn sistemdeki rolünü yeniden, cesurca ve elbette Türkiye’nin önünü açacak biçimde ele almak zorundayýz. Þu ana kadar böyle bir gündemimiz olduðunu ne yazýk ki söylemek mümkün deðil.

 

Kendi içinde özellikle bu tartýþmayý sürekli kanayan bir yara halinde devam ettiren bir ülkenin, sözgelimi geniþ bir alanda iddia sahibi olmasý, oralardaki çatýþmalara ve dertlere deva olmasý imkansýz.

Önümüzde konuþmak zorunda olduðumuz o kadar çok sorun var ki. Acilen ve ertelemeden.