Gerçekler meydan okursa fena...

Ülkemizin medya patronlarýndan Aydýn Doðan kendi gazetelerinin yazarlarýný okuyor mudur acaba? Mesela Radikal’de dün seçimlerin sürekli yenileni üzerine tarihi bir tablo çizen Avni Özgürel’i...

Herhalde Radikal’i okumuyor... Okusaydý, Tarhan Erdem’in yazýlarýndan seçimin yenilenleri arasýna gireceðini vaktinden önce öðrenirdi...

Avni Özgürel’in ‘Medyaya dair’ yazýsýnýn giriþi þöyle: Gazetecilikle yetinmeyip, medya ile siyaset sahnesinin tanzimine heveslenmek kaybettirdi hepsine... /Oturmadýðý koltuðun yetkilerini kullanmak, faturayý baþkasýnýn ödeyeceðine güvenerek sofra donatmak, kendisi dövüþecek olsa asla göze almayacaðý kavga için meydan okumak..”

Faturayý hep patronlar öder bizim ülkemizde...

Sabah ilk iþi gazetelere göz gezdirmek olanlar, adý verilmeden sözü edilen tiplerin kimler olduðunu biliyor... Kendi gazetelerini okuyorsa, Aydýn Bey de onlarý biliyordur; bilmiyorsa kendisine yardým edebilirim.

Biri, 20 yýlda amiral gemisinden filikaya dönen gazetenin bu duruma düþmesinin baþ-sorumlusu... Seçim sonuçlarýndan morarmýþ yüzüyle, baþka gazetelerin yöneticilerini küçümseyen bir yazýyla yüreðini serinletme telâþýný satýrlara dökmüþ... Sandýktan zaferle çýkan partiyi desteklemiþ gazetelerin yöneticilerine, “Neden sizin satýþlarýnýz yüzde 43 deðil?” diye sataþýyor çok bilmiþ bir edayla...

Aydýn Beybu yazarýna þu soruyu yöneltebilir: “Arkadaþ, sen de sürekli Ak Parti’ye oy vermemiþ olanlara sahip çýkýp duruyorsun, neden 20 yýl boyunca yönettiðin, þimdi de yarým sayfasýný iþgal ettiðin gazeteyi, hiç deðilse o insanlara þirin göstererek, toplam tirajlarýn yüzde 50’sine çýkartamadýn?”

Çýkartmak ne demek, “Aþaðýnýn aþaðýsýna çakýlmasýna neden göz yumdun” diye de sorabilir Aydýn Doðan...

1 Mayýs 1969 tarihinde Hürriyet’in satýþ rakamý 1 milyonu aþmýþtý... Daha sonra neler olduðunu yuvarlanmýþ rakamlar ve beþer yýl aralýklarla tabloya dökeyim:

1980’de 500 bin... 1985’te 646 bin... 1990’da 519 bin... 1995’te 537 bin... 2000’de 540 bin... 2007’te 580 bin...

Geçen hafta ortalamasý sadece 400.597...

Ne var bunda demeyin? Türkiye’nin nüfusu 1969’dan bugüne bir mislinden fazla arttý; okuma yazma oraný da yüzde 60’lardan yüzde 100’e yaklaþtý.

Bir hesaba göre, Hürriyet, bir ara toplam gazete satýþlarýnýn yüzde 40’ýna hükmetmiþ, 1970’lerde yüzde 20’lerde gezinmiþti; bugün ise, toplam tirajýn ancak yüzde 12’sine sahip ve sürekli irtifa kaybediyor...

Bir diðeri, Twitter esprilerini yazýya dökmenin gazetecilik olduðunu sanýyor olmalý ki, rakip saydýðý birilerine, býçkýn delikanlý edasýyla, “Var mýsýnýz?” sorusu eþliðinde meydan okumaya kalkýþýyor...

Bir yandan “Keþke Avni Özgürel’i okusa Aydýn Doðan” diye içimden geçiriyorum, ama bir yandan da “Acaba iyi olur mu?” endiþesi taþýyorum...

Radikalyazarý geçmiþin kendilerini ‘vazgeçilmez’, hatta baþbakandan bile daha güçlü sanan bazý patronlarýný ismen de anýp, onlarýn sonunu getiren tiplere telmihte bulunuyor...

Kemal Ilýcak’ý anýyor... Dinç Bilgin’i... Asil Nadir’i... Cem Uzan’ý... Erol Aksoy’u... Tabii Hürriyet’in eski patronlarý Erol ve Haldun Simavi biraderleri de...

Avni Özgürel’in olaðanüstü uyarýcý þu paragrafýný aynen aktarmazsam bu Kulis’i öksüz býrakmýþ olurum:

“(Erol Simavi’nin) güvendiði çarkýn diþlileri Turgut Özal’a çarpýnca kýrýldý… Baþbakan'a ‘By-pass ameliyatý sýrasýnda kalp durdurulunca beyinde 15-20 saniye oksijen kesintisi olur. Bu, herkeste deðiþik izler býrakýr. Ameliyatýn sizde býraktýðý etki basýndan nefret’ diye açýk mektup yazan ve sonunu ‘Benim kuvvetler ayrýlýðý kitabým Türkiye’de 1. kuvvet faslýna bilir misiniz ne yazar? Basýn. Ya ikinci? Buyurun kalemimi zat-ý âliniz teslim alýn. Aklýnýz ve gönlünüzden ne geçiyorsa, varýn oracýða onu yazýn’ diyerek getiren efsanevi basýn patronu Ýsviçre’ye giderken onu ‘Takunyalý siyaset karþýsýnda laik cumhuriyeti koruyup kollayan tavrý için’ alkýþlamýþ olanlar çoktan baþkalarýnýn koluna girmiþlerdi.”

En iyisi burada keseyim.