Gerçi herkesin ne çıkarsa bahtına; Ama Mehmedcik ille ateş hattına!

Fikirleri pek değerli, atları altın eyerli Dostlarımız diyorlar ki “Siz önden buyurunuz; biz arkanızdayız. Hîn-i hâcetde Hızır gibi yetişir, vurur, dağıtır, sizi sağ sâlim kenara alıveririz, evelallah! Hem kılınıza dahî halel gelmeksizin! Arada tabii, insanlık hâli, üç beş şehid felân verirseniz, eh, ceng hâlidir; o kadarı meyhâne kavgasında dahî normal karşılanır.”

Arkadaşların anlaşılan kanaat-i kâmileleri o merkezde ki Türkün alnında “ENÂYİ” yazılıdır.

Ağleb-i ihtimâl bizleri “kerhâne fedâisi” filan gibi birşey sanıyorlar.

Benim şahsî kanaatime nazaran yanlış bir değerlendirme.

Biz sizin kerhane fedainiz değiliz!!

Zâten o kerhâneyi oraya diken de bizler değiliz!

Bizim devrimizde 401 sene orası nâmuslu bir mahallenin nâmuslu bir eviydi!

O nâmuslu mahalleyi, içindeki bütün evlerle berâber devâsâ bir kerhâneye çevirenler sizlersiniz!

Şimdi alevler uzanıp kendi menhus suratlarınızı da yalamaya başlayınca aklınıza Osmanlının “engin tecâribi” geldi ansızın!

Üstelik “Osmanlı” müstağni kalıp “Ne hâliniz varsa görün!” de demiyor.

Dediği sâdece şu:

“Tamam, bu işi ben halledeyim ama bi zahmet azıcık da siz elinizi taşın altına koyun!

Geliniz birlikde bir “güvenli bölge” kuralım ve bir de “no fly zone” (uçuşa kapalı mıntıka) ihdâs edelim. Bu operasyonun son safhasında ise Sûriye’deki Esad Rejimi’ni olgun bir meyva gibi toparlayalım!”

Batılı Azîz Dostlarımız ise buna yanaşmıyorlar.

İstiyorlar ki işi başından sonuna kadar biz Türkler götürelim.

İyi ama neden?

Tekmil Önasya’da herşeyi, ama herşeyi yüzüne gözüne bulaştırıp yeryüzünün bu en zengin ve en latîf havzalarından birini bir kan gölüne, bir cehenneme döndüren biz Türkler miydik yoksa siz “Medeniyyet Meş’aledarları” mı?

Medeniyet götürüyordunuz, n’est-ce pas?

O götürdüğünüz “medeniyet” sonucu Asya’nın, Afrika’nın ve Âlem-i İslâm’ın ne hallere düşdüğü ortada.

Kuzey Amerika’da yerli halk bırakmadınız; topunu kırdınız!

Güney Amerika’daki kılıç artıklarının durumu da meydanda!

Gidinin “medeniyyet-darları”!!!

Şimdi de dönmüş bize “Kobâni’yi kurtar!” diyorsunuz.

Biz Kobâni’yi kurtarırız, kurtarırız; gam çekmeyin!

Kurtarırız ama nasıl kurtaracağımıza Kürd Kardeşlerimizle berâber oturup karar veririz.

Bunun içinse sizin gibilerin akıllarına hiç ihtiyâcımız olmaz!

Hele siz aradan bir çekilin de gerisi kolay!