- Ufuk Güldemir, Teksas – Malatya isimli kitabýnda “ABD'de Turgut Özal için iki fikrin çarpýþtýðýný” anlatýr. Ona göre bir odak “Özal'ýn eski Selamet Partisi adayý ve gizli islamcý olduðu, takýyye yaptýðý, bu sebeple de ona güvenilemeyeceði” düþüncesindeydi. Diðer odak ise, “Türkiye'nin Müslüman bir ülke olduðu, Özal'ýn Batý'nýn dilini bildiði, Batýlý kurumlarda çalýþtýðý, üstelik eþinin modern bir kadýn olduðu, dolayýsýyla Türkiye'de daha iyi bir partner bulunamayacaðý” düþüncesindeydi. Güldemir, “Batý Özal'la çalýþtý, ancak hep soruyu saklý tuttu” kanaatindeydi.
- Amerika, rahmetli Erbakan'ý hiç davet etmedi, davetin Erbakan'a prestij - meþruiyyet kazandýracaðý düþünüldü.
- Ak Parti kadrolarý, Amerika ve AB konusunda Erbakan'dan farklý hareket etti. Kuruluþ safhasýnda Amerika'ya gidildi, AB kriterlerinin Türkiye'ye intikali noktasýnda, Cumhuriyet tarihinin en büyük müktesebat alýmý yapýldý. Hem ABD hem AB ile iliþkilerde, içerdeki sistem týkanmalarýnýn bir þekilde aþýlmasý hedeflendi. Özellikle Kopenhag kriterleri, siyaset üzerindeki asker vesayetinin kaldýrýlmasý noktasýnda son derece kritik bir mahiyet taþýdý.
- Bu süreçte AB içinde de, medyaya, Özal'a iliþkin Amerika'da var olan ikili soru yansýdý. Soru þöyleydi: Þu sýrada AB Türkiye'de askeri vesayetin kaldýrýlmasý noktasýnda Ak Parti iktidarýna yardýmcý oluyor. Ama Türkiye'de Batýlý deðerleri, bu arada laikliði koruyan yapýnýn merkezinde Asker var. Acaba Batý, Ak Parti'ye yardým ederek Türkiye'de kendi partnerini devreden çýkarmýþ olmuyor mu?
***
Þu an Amerika iliþkilerimiz de çok sýcak deðil, AB ile iliþkilerimiz de. Bu noktaya geliþte, somut problem alanlarý var.
Soru þu: Acaba bu problem alanlarý rasyonel bir zeminde hiç oluþmayabilir ya da giderilebilir meselelerle mi ilgiliydi, yoksa, daha kategorik bir tavýr mý söz konusudur?
“Kategorik tavýr”sizin bir yere konmanýz ve her davranýþýnýzýn o yerle irtibatlandýrýlarak “yok edilecek bir hedef” haline getirilmeniz anlamýna geliyor. Erbakan'a yönelik tavýr tipik kategorik tavýrdýr. ABD'de Özal'la ilgili “takýyye kuþkusu” kategorik tavrýn besleyici alanýdýr. Batý basýnýnda Erdoðan'a ve Ak Parti'ye yönelik “Acaba ona yardým ederek kendi tabanýmýzý mý yok ediyoruz?” sorusu da, kategorik tavra gidiþin kilometre taþlarýdýr.
Amerika Suriye'de Türkiye'den bunun için uzaklaþtý. Mýsýr'da bunun için farklýlaþtýk. Ve AB ülkelerinde “Erdoðan fobisi” bunun için bir hayli alýcý buluyor. Kýbrýs konusundaki çarpýklýðý aþikar politikayý da, bunun için benimsemiþlerdir.
Bizim kendi duygumuz ne ve daha önemlisi Amerika'dan - Avrupa'dan okunan imajýmýz konusunda ne düþünüyoruz? Belki þunu da sorabiliriz kendi kendimize: Amerika - Avrupa medyasýna yansýyan yüzümüz, “korku boyutu” bir yana tercih ettiðimiz bir yüz mü? Ya da, Batý basýnýnda oluþturulmasýný arzu ettiðimiz bir “saðlýklý yüz” hassasiyetimiz var mý? Bir soru daha: Ne yaparsak yapalým Batý'daki algýnýn deðiþmeyeceði gibi bir kanaate mi sahibiz? Yani biz de artýk “Kategorik bir nokta”ya mý geldik?
AB Bakaný Ömer Çelik bu konuyu deðerlendirirken, “Rasyonel düþünmeliyiz” notunu düþüyor, “Türkiye’nin milli gururunu, onurunu inciten her yaklaþýma karþý gereken cevabý vereceðiz ama milli çýkarýmýzla ilgili dengeyi de gözeteceðiz” diyor, artý “Türkiye’nin bazý rakipleri var. Bu rakiplerin bazýlarý krizleri Türkiye için bir kopuþa çevirmeye çalýþýyor. Biz Avrupa’daki aþýrý saðcýlarýn da bunu kopuþa çevirmeye çalýþtýklarýný biliyoruz. Avrupa’da olmayan bazý rakiplerimizin de bunu yapmaya çalýþtýðýný biliyoruz. Bu krizleri bizim aþýrý saðýn egemen olduðu bir kopuþa çevirmememiz lazým” diyor.
Ýþin, Ýslam – Batý, Türk – Batý iliþkileri baðlamýnda bir yerde kuyruk acýsý – evlat acýsý boyutuna dönüþmesi ihtimali her zaman vardýr. Oradan yol“Medeniyetler Çatýþmasý”na çýkar.
Ak Parti onu aþmak için de adýmlar atmýþtý. Ömer Çelik'in “kopuþa çevirme”nin bir “Rakip oyunu” olduðuna dair yaklaþýmý farklý bir hassasiyet. Ama o aklý diri tutmak o kadar zor ki.