Gezi dersleri

Bir musibet bin nasihatten iyidir derler.

Dilerim hükümet, toplumun haklý olarak tepki gösterdiði buyurgan dilinden baþlayarak hatalarýndan ders çýkarmasýný bilir.

Çünkü polisin Gezi Parkýndaki protestoculara hoyratça müdahale etmesiyle baþlayan olaylarýn sorumluluðu esas olarak ona ait ve ciddi bir muhasebe yapmasý da þart.

Uyarý görevlerini yapmayýp, demokratikleþme, Kürt sorunu, Alevi sorunu, dil ve üslup gibi konularda hükümeti eleþtirdiðimizde tepki gösterip, her durumda “beyler þoför haklý” diyenlerin de öyle.

Ama bugün acil ve öncelikli olan, bu ülkeyle ilgili sorumluluk hisseden herkese düþen, açýk ve net bir biçimde þiddeti mahkum etmek.

Çünkü hükümetin hiçbir hatasý, þu yaþadýklarýmýzý haklý kýlmýyor.

**

Bugün hepimize düþen öncelikli ahlaki sorumluluk, saðduyuyu egemen kýlmak.

Çünkü geldiðimiz aþamada, ülkeyi bir bataða çekmek isteyen odaklar, haklý bir tepkiyi akýl dýþý bir saldýrganlýk ve þiddetle yozlaþtýrmayý baþardýlar.

Bugün, kitleleri Gezi’ye sahip çýkmaya çaðýran herkese, kanaat önderlerine, sanatçýlara ve diðerlerine düþen, Gezi Parký dýþýnda adres göstermemek, þiddet potansiyeli hiçbir etkinliðin içinde yer almamalarý konusunda insanlarý uyarmak olmalý.

**

Siyasi partiler için de ayný ölçüde geçerli bu.

CHP baþtan beri akýl dýþý bir sorumsuzluk sergiledi ve sergiliyor. Þiddetin zirve yaptýðý bir ortamda Kadýköy mitingini iptal edip kitleyi Taksim’e yönlendirdi; “teenager” psikolojisiyle tivitler atan, biber gazýndan “kimyasal silah” çýkaran, þiddete karþý çaðrý yerine “halk devrimi” diyerek süregelen þiddet içerikli gösterilere destek veren milletvekilleriyle yangýna benzin dökmeyi tercih etti.

Bugün de þiddet içeren gösteriler esas olarak her þehirde CHP’nin sosyolojik tabanýnýn aðýrlýklý olduðu yerlerde devam ediyor ama o sade suya tirit bazý açýklamalarýn ötesinde kitlesini çekmiyor; sükunetin tesisine sahici bir katký yapmýyor. Çok muhtemeldir ki, bunun hükümeti yýkacak bir harekete dönüþme ihtimalini deðerlendirmek istiyor.

BDP ve MHP ise bu süreçte þimdiye kadar en iyi sýnavý veren iki parti oldu.

Gezi Parký’na polis müdahalesinin karþýsýnda durdular. Ama fýrsatçýlýk yapmadýlar. Ülkede barýþý feda etme pahasýna kaostan kazanç devþirmeye kalkýþmadýlar; sürece þiddet damgasýný vurduðunda ise kendi tabanlarýný net mesajlarla çekmesini bildiler.

Bugün de doðru yerde duruyorlar, gerilimi azaltmaya çalýþýyorlar.

**

Bugün sokaktaki þiddetin tek taraflý olmasý her þeye raðmen önemli.

Çok muhtemeldir ki, fýrsatý deðerlendirmek isteyen güçler, makasýn öbür ucunu da devreye sokmak için çalýþmaya devam edecektir. Bunun anlamý, 28 Þubat’takine benzer saldýrganlýklarla, sorunu derinleþtirecek bir karþý þiddetin inþa edilmesidir.

Özelde dindar kesimlere, genelde ise Ak Parti tabanýna düþen saðduyulu olmak, Hilal Kaplan’ýn dediði gibi, “milletin selameti için haysiyetini suhuletle taþýmaya devam etmektir.”

Sosyal medyada dolaþan “camiye saygýsýzlýk” türünden mesajlara itibar etmemek, bu tür haberlerin neye hizmet ettiði konusunda uyarýlarda bulunmaktýr.

Þimdi herkes için sorumluluk zamaný.