Cezayir kökenli bir gencin polis tarafýndan vurularak öldürülmesinin tetiklediði eylemleri çok yönlü deðerlendirmek mümkün. ABD'de siyahi bir kiþinin polis tarafýndan nefessiz býrakýlarak öldürülmesi de sokak eylemlerini tetiklemiþti. Batý ektiðini biçiyor deyip kenara çekilmek kolay ama Paris ne ilk kez yanýyor ne de Paris'i yakanlar sadece bir türlü içine almadýðý, vebalý gibi hep çeperlerinde tuttuðu göçmenler.
Vandalizmin sýradanlaþtýðý eylemleriyle meþhurdur Paris. Öðrenciler, çiftçiler, emekliler, Sarý Yelekliler...
Grev, Fransýz alt-orta sýnýfýnýn sýkça baþvurduðu bir yöntem ama bazen grevle yetinmeyip Paris'i þöyle bir yakalým dedikleri de oluyor bu Fransýzlarýn.
Fransa uzunca bir zamandýr kendini yenileyemiyor. Her þeyiyle eskiyor ve bu doðrudan vatandaþlarýn hayatýný etkileyen sorunlara yol açýyor. Saðlýk sistemi, altyapý, ulaþým aciliyetle iyileþtirme bekliyor. Gelir dengesi epeydir bozulmuþ durumda. Haliyle genel bir hoþnutsuzluk hali var. Le Pen ve muadillerinin tüm Avrupa'da yükselmesinin sebebi, bu ve benzeri sorunlarýn tüm Avrupa'da yaþanýyor olmasý.
Vize sorunu çýkarmasalar da bizim muhalifler gidip yerinde görse Avrupa'nýn bu durumunu.
'Fransýz kibri' diye bir þey var
Fransýzlar eyleme meraklý. Ne de olsa Sanayi Devrimiyle birlikte dünyayý en çok etkileyen Fransýz Devrimi bunlarýn büyük büyük dedelerinin icadý. Aristokrasiyi yýkýp yerine terör devleti kuranlar, sonra bu olmadý deyip imparatorluðu canlandýrmaya kalkanlar bugün burnundan kýl aldýrmayan Parizyenlerin atalarý...
Avrupa'nýn þýmarýk çocuðu Fransa.
Fransýzcayý, medeniyet götürüyorum ayaðýna sömürgelerinin kafasýna vura vura öðretmiþ. Osmanlý'nýn 300-400 yýl hüküm sürdüðü yerlere Türkçe konuþulmuyor ama 30-40 yýllýk sömürge döneminde Kuzey Afrika'da Fransýzca resmi dil haline getirilmiþ.
Ulus devlet ideolojisinin yan etkileri.
Vaktiyle sömürdükleri topraklardan sadece Hristiyanlar deðil Müslümanlar da Fransa'ya göç etmiþ. Onlara kýsaca Maðribi diyorlar.
Þov dünyasýnda, filmlerinde, futbolda görseniz de, onlarý asla tam anlamýyla kabul etmiyorlar. Aþýrý sað partiler fýrsat bu deyip Müslümanlarý Avrupa'dan sürmenin yolunu arýyor.
"Fransýz kibri" denen bir þey var, Amerikalýya, Ýngiliz'e kibirleniyor adamlar, "tarih dýþý" toplumlar olarak addettikleri Maðriplilere mi yapmayacaklar.
Amin Maalouf'un Ölümcül Kimlikler kitabýnda bir melez kimlik inþa etmeyi denemesinin sebebi belki de onun bile Fransýz olarak görülmemesi.
Tek Parti CHP'sinin örnek aldýðý Fransa rejimi
Alman milliyetçiliði için ýrkçý ve romantik yorumu yapýlýr daha ziyade. Fransýz milliyetçiliði ise vatandaþlýk temelli ve anti-etnik bir milliyetçilik olarak görülür. Oysa pratikte Fransýz gettolarý çok daha kötü durumdadýr. Asimile etmeye çalýþýrken büsbütün dýþlanmýþ ve gettolaþmýþ bir öfke dolaþýyor Fransa'nýn baðrýnda.
Biz de Fransýzlarý taklit etmiþiz. CHP'nin tek parti iktidarý, Fransýz tipi anti-etnik bir vatandaþlýk kurayým derken "Kürt yoktur, Kürtçe yoktur" seviyesinde dýþlayýcý bir baský rejimi uygulamýþ. Bugün hala o günlerin ceremesini çekiyoruz.
Baský ile uygulamaya konulan asimilasyoncu politikalar dünyanýn hiçbir yerinde sonuç vermiyor. Bilakis ayrýlýkçý kimlik siyasetini besliyor. Ya da Fransa'da olduðu gibi sonu belki de pogromlara gidecek yabancý düþmanlýðýna zemin oluþturuyor.
Fransa'daki eylemler Türkiye'ye sýçrar mý?
Fransa'dan sonra Belçika'ya da sýçrayan eylemler üzerinden bizim kifayetsiz muhaliflerimiz, Türkiye'deki göçmenlerin de aynýný yapacaðýný söylemeye baþladý. Fransa'nýn göçmeleri gibi bizdekiler de Ýstanbul'u ateþe verecekmiþ.
Taksim'in iþgal edildiði, kaldýrým taþlarýnýn barikat yapýldýðý, kamu ve özel mülke her türlü zararýn verildiði, baþbakanlýk ofisinin basýlmaya çalýþýldýðý Gezi Parký kalkýþmasýný "demokratik barýþçý eylem" diye selamlayanlar, akýllarý sýra Fransa'daki eylemlerle bizi korkutmaya çalýþýyorlar. Aslýnda heves ediyorlar, içten içe "ah keþke" diyorlar.
Fransa'nýn post-yapýsalcý filozoflarý bu iþe ne derdi?
Dünya bir yol tutturmuþ, bakalým nereye varacak bu yolun sonu. 70'lerin sol rüzgarý sönmeye baþlayýnca kimlik siyasetine eklemlendi yeni sol. Fransýz filozoflarýn baþýný çektiði bir aydýn kesimi, modernizmin baskýcý toplumsallýðýný kýyasýya eleþtirerek etnik ve cinsel varoluþ biçimlerinin ideolojiye dönüþünü besleyecek entelektüel bir kamu oluþturdu. Alabildiðine eleþtirdiler, doðru ve hakikat namýna öne sürülen her þeyi. Semavi dinlerin bile ancak ve ancak kiþiselleþtiði ölçüde saygý gördüðü bir vasattý bu. Her þeyin olabildiði bir zemindi. Bugün eþcinselliðin baskýcý bir ideoloji olarak kendini dayatmasý bu zemin sayesinde mümkün oldu.
Göçmenler hakkýnda da yazdý zamanýn meþhur post-yapýsalcý filozoflarý. 'Ayrýk otu'na benzettiler göçmenleri. 'Yersiz yurtsuz'luða övgüler düzdüler. Þimdi ise kimseden ses çýkmýyor. Asýl þimdi ihtiyacý var Avrupa'nýn bu seslere.
Fransa'nýn post-yapýsalcý filozoflarý, o filozoflarýn yetiþtirdikleri bu iþe ne diyor?
Çok kültürlülüðe rahmet okumak için bile mi söz almayacak Avrupalý entelektüeller?