Gezi olayý, ya da bir eylem nasýl çalýndý?

Gezi’ sözcüðünü duyunca tüyleri diken diken olanlardan deðilim; nasýl olabilirim ki, insanlarýn bireysel veya topluca görüþlerini ifade etme ve gösteri düzenleme haklarý bulunduðuna inanýyorum. Anayasal bir hak bu ve sonuna kadar kullanýlabildiði toplumlar ‘demokratik bir hukuk devleti’ sayýlabilir... 

Buna karþýlýk, ‘Gezi’ denildiðinde, aklýma, hiçbir zaman, bazý þakþakçýlarýn bedavadan sahip çýktýklarý türden bir ‘þanlý bir direniþ’, ‘devrimci bir kalkýþma’ olduðu düþüncesi gelmiyor. ‘Geziciler’ denilmeyi hak eden kiþilerin ele avuca gelebilecek türden bir fikri ve ideolojik tutarlýlýðý bulunduðuna inanmýyorum. “Aðaçlara evet” ve “Parka AVM yapýlmasýna hayýr” mesajlarýndan bir ideoloji çýkarmaya çalýþmak abesle uðraþmaktýr.

Aradan geçen bir yýl, bazýlarý fark edilmesini istemese de, herkese Gezi’den bir ‘siyasi proje’ çýkmayacaðý gerçeðini göstermiþ olmalý. Hükümet-karþýtý bir ‘eylem’ diye algýlandýðý için muhalif partiler sahip çýktýðý ve adýna bir de parti kurulduðu halde... 

Madem gerçek peþindeyiz, bir tespitte daha bulunayým: Yýllardýr her söyledikleri yanlýþ çýkmýþ, her tuttuklarý siyaseten baþarýsýz olmuþ, her seferinde kendilerini ve kendilerine güvenenleri mahçup etmiþ, kanaatleri her dönem deðiþtiði için en son hangi kanaatte bulunduklarý kestirilemeyen bazý ‘kanaat önderleri’ için sýðýnacak bir liman oldu ‘Gezi’...

Ýlk yýldönümü vesilesiyle gazetelerde çýkan deðerlendirme yazýlarýna ve televizyon yorumlarýna bu gözle baktýðýnýzda, aðzý kulaklarýna vararak “Gezi, Gezi...” diye baðrýþanlarýn, olayý aslýnda kendi imajlarýný cilâlama amaçlý olarak kullandýklarýný göreceksiniz...

Zaten ‘Gezi’ olayýnýn en üzücü yaný da budur. Birileri güzelim bir eylemi çalarak, onu bir sivil toplum etkinliði, çarpýcý bir toplumsal tepki olmaktan çýkardý ve kendileri için ‘reklâm’ ve ‘güven tazeleme’ fýrsatýna dönüþtürdü.

Ortalýkta ‘Gezici’ olarak dolaþanlar ve ‘Gezi’ adýna yazýp çizenler genellikle böyleleri...

Sonuç? Sonuç þu: ‘Gezi’ eylemiyle gerçek ‘Geziciler’ tarafýndan verilmek istenen ‘mesaj’, araya girerek parazit yapanlar yüzünden muhataplarý tarafýndan doðru algýlanamadýðý gibi, masumiyeti tartýþýlmaz ‘mesaj’ da onu çalýp sahiplenen sâbýkalý tipler elinde ‘sakýncalý’ hale büründü.

Darbelerden beslenmiþ tiplerin fikir babasý göründüðü bir eylemin, her dönemde ayný tipler tarafýndan hor görülmüþ, haklarý çiðnenirken alkýþlarýný iþittiði halkýmýzca ‘sivil bir eylem’ sayýlmasý mümkün olabilir mi?

Eðer geniþ kitlelerce ‘doðuþtan metabolizmasý bozuk’ diye algýlandýysa, bunun sebebi, Gezi eylemcilerinin mesaj vermek üzere baþlattýklarý eylemlerinin malum tipler tarafýndan çalýnmasýna göz yummalarýdýr...

Hâlâ göz yumuyorlar...

Yapmalarý gereken, ‘mesajlarý’ ile ilgisiz çarpýtmalara daha ilk günden mesafeli davranmalarý, sokakta siyasi hesaplaþma baþladýðýnda buna karþý çýkmalarý, muhataplarýyla biraraya gelinmesi söz konusu olduðunda sözcülerini doðru seçmeleri, taleplerini ilk günkü açýklamalarýyla sýnýrlý tutmalarýydý...

Bunu yapmadýlar ve ‘sivil bir eylem’ olarak kalmasý halinde, baþarýlý sonuç aldýðý için, baþka eylemlere ‘örnek’ teþkil edebilecek hareketlerinin lekelenmesine yol açtýlar...

Taksim Meydaný onlarýn imzasýný taþýyor bugün, ama bunun keyfini çýkaramýyorlar...

Ne kadar yazýk...