Gezi Parký sorununun Türkiye’nin dýþ politikasýyla da gayet yakýndan iliþkileri bulunuyor. Artan sayýdaki Suriyeli sýðýnmacýlar, Reyhanlý saldýrýsý, Türkiye’nin sadece bazý Sünni muhalif güçleri desteklediði algýsý, toplumsal gerilimlerde etki oluþturdu. Bununla birlikte yaþananlarýn baþlangýç aþamasý ve nedenleri arasýnda dýþ oyuncularý aramak, konuyu dýþ iliþkilere baðlamak anlamlý deðil. Dýþ politikayý ilgilendiren boyut, bir sorunun krize dönüþmesiyle ortaya çýkmýþ gibi gözüküyor.
Protesto gösterilerinin polisle çatýþma görüntüleri verdiði olaylarda, özellikle de Tunceli ve Hatay gibi yerlerde çatýþmalarýn boyutlarýný geniþletecek ‘dýþ müdahaleler’ olmuþ olabilir; yangýna benzin dökmeye hazýr ülkelerin olmadýðý söylenemez. Bununla birlikte dýþ iliþkiler konusu esas itibarýyla kriz görüntülerinin siyaseten kullanýlmasý bakýmýndan önemli ve ne yazýk ki Türkiye kullanýlmaya gayet müsait malzemeleri sunmuþ durumda.
Yaþananlarýn Türkiye’ye karþý kullanýmýnda üç eksen söz konusu olabilir. Bunlardan ilki, Türkiye’de olasý bir istikrarsýzlýðý kendisi için de tehdit olarak gören ve uyarýlarýný olumlu sonuçlar adýna yapan ülkeler-kesimler olarak sýnýflandýrýlabilir. ABD ve AB merkezinden gelen bazý sesleri, kesinlikle iyilik temennisi olarak bu kapsamda deðerlendirmekte yarar bunuyor.
Düþmanlýklara fýrsat
Öte yandan ikinci bir eksen var ki, burada yer alan oyuncular açýkça Türkiye ile olan keskin anlaþmazlýklarýna bu olayý alet etmiþ durumdalar. Suriye’deki yönetimin güvenli ortam hakkýnda fikri varmýþ gibi Türkiye güvenli olmadýðý için bu ülkeye gidecekleri uyarmasý ve Ýran menþeli Nasrtv’nin buram buram propaganda kokan ‘tanýtým filmi’ni servis etmesi (https://www.youtube.com/watch?v=3kFhvhcU6_c) birer örnek durumunda.
Bu tür giriþimler, açýkça Türkiye’yi Suriye dýþýnda tutma amacýyla itibarýný zedelemeye, güvenli ve güvenilir ülke olmadýðý göstermeye yönelik. Ayrýca Türkiye’nin demokrasi dersi veremeyeceði, zira kendisinde olmadýðý ima edilirken ayný zamanda bu durumu ABD müttefiki olmaya baðlama arayýþý da söz konusu. Türkiye’de yaþananlarý ABD ile iliþkilendirerek Arap halklarý gözünde Baþbakan’ýn deðer kaybetmesinin amaçlandýðýný da eklemek gerekiyor. Tabi bu arada çýkan kaosu askerin durdurmasýný hararetle bekleyen, böylece ‘sert politikalar’ konusunda müttefik kadrolara yeniden kavuþacaðýný uman devlet ya da kesimler de olduðu hatýrlatýlmalý.
Bu tür faaliyetlerin halklar üzerinde ne gibi etkileri olduðunu öngörmek kolay deðil; ancak toplumlarýn etkilenebileceðini düþünüp hýzla oluþabilecek yanlýþ algýlarý ortadan kaldýracak bir ‘diplomasi’ye ihtiyaç bulunuyor.
Yönlendirmelere fýrsat
Üçüncü eksende yer alan ülkeler ise Türkiye’de kaos çýkmasýný teþvik etmek için deðil, bu ihtimal karþýsýnda Türkiye’nin yönlendirilmeye açýk hale gelmesini uman ülkeler olarak görülebilir. Putin’in demokrasi dersi vermesi ya da Birleþik Krallýk’ýn turizmde iptallere yol açacak bir ‘acil durum’ ilaný yapmasý örneklerinde olduðu gibi.
Bu ülkeler, siyaseti uyarma, kendi beklentileri yolunda davranmaya itme konusunda bir olanak kazanmýþ gibiler. Bir yandan eski darbe günlerini, öte yandan Suriye ortamýný göstererek karar alýcýlarý sanki tek tercih bu ikisinden birisiymiþ havasýna sokma eðiliminde olabilirler. Tabi ekonomik araçlarý tehdit olarak kullanmaktan da sakýnmadan.
Bu ülkelerin de derdi Ortadoðu’yla. Ancak bu gruptakilerin faaliyetleri Türkiye-AB ve ABD iliþkilerini de olumsuz olarak etkileyebilir.
Dolayýsýyla protestolar konusunda enerjimizi dikkatli kullanmamýz gerekebilir. Zira Türkiye’yi baþka maceralara sürükleme talepleri gelir de Türkiye direnirse, o zaman da bu konuda hükümeti desteklemek gerekebilir. Umalým ki o zamana kadar Türkiye yaþananlarý bir demokrasi fýrsatý olarak deðerlendirir.