Kabataþ olayý hala tartýþýlmakta. Kabataþ üzerinden yürütülen linç kampanyasý da her gün binlerce yeni küfürle devam etmekte.
Gezi eylemleri sýrasýnda bozuk olan mobeselerden ne ara görüntü alýndýysa önceki gün, “2500 kamera görüntüsü incelendi, üstü çýplak kimse yok amirim” baþlýklý haberlerle yeni bir sorti yapýldý. Zehra’nýn kayýnpederi de haklý olarak isyan etti ve o dönem mobeseleri Bank Asya’nýn büyük ortaklarýndan olan Kaynak Holding’e ait Sürat isimli bir firmaya ihale edildiðini bu firmanýn Paralel Yapýya yakýn olduðunun bilindiðini ve bu þartlar altýnda geliniyle ilgili görüntülerin kasýtlý olarak ortaya çýkarýlmadýðýný iddia etti.
Dahasý o dönem Paralel Yapýnýn Emniyetteki uzantýlarý marifetiyle Gezi eylemini en baþýndan itibaren tahrik ettiði hakkýnda da güçlü þüpheler mevcut.
Zehra Develioðlu’nun þikayetine bakan polislerin Paralel Yapý davasý dolayýsýyla görevden uzaklaþtýrýldýðý veya tutuklu olduðunu da hatýrda tutalým.
Karþýmýzda neredeyse devlet kadar güçlenmiþ bir yapý olduðu ve sistematik þekilde uzun süredir Erdoðan ve AK Parti’yi devirmeyi kafaya koyduðu da ortada. Zaten bu yüzden Paralel Devlet Yapýlanmasý diyoruz adýna. Devlet gücünü kullanarak, Emniyet ve Yargý marifetiyle seçilmiþ siyasi iktidara alenen kasteden bir yapý var karþýmýzda.
Üstelik TSK’nýn yaptýðý gibi kaba silah gücü ile deðil devletin kýlcal damarlarýna kadar sýzarak ve oralarda örgütlenerek çok daha sofistike yöntemlerle buna kalkýþtýlar. Böyle bir yapýnýn Gezi eylemleri döneminde nasýl bir fonksiyon icra etmiþ olabileceðini varýn siz düþünün...
***
Gezi döneminde Batý dünyasýnýn Türkiye’ye bu kadar ilgi göstermesinde Batý medyasýnýn Taksim’e kamp kurmasýnda da bu yapýnýn lobi gücünün emeði olduðuna þüphe yok.
Ulusalcý Kemalistler, Ergenekon ve Balyoz Darbe davalarý dolayýsýyla eski Türkiye’nin en muktedirleri olan askerler Silivri’ye gönderilirken Batýda iki gazetede konuyu gündeme getirememiþken ne hikmetse Gezi sýrasýnda ayný “Mustafa Kemal’in askerleri” Batý medyasýnda ilana çýkabildiler. Gezi eylemlerinin provoke edilmesinde, çadýrlarýn yakýlmasý suretiyle Gezi’nin kitleselleþmesinde ve çýðýrýndan çýkmasýnda Paralel Yapýnýn eli ve marifeti olduðuna dair çok güçlü bir kanaat var.
Ayrýca görüþtüðüm CHP’li bir üst düzey yöneticinin þu sorusu da bendeki bu kanaatin çok önceki bir tarihte netleþmesine yardýmcý olmuþtu. CHP’li yönetici “Erdoðan neden Paralel Yapý’nýn Gezi’deki etkisini araþtýrmýyor” diye sormuþtu. Bu soru CHP ile Cemaat iliþkisinin de bir ifadesiydi bana göre ama o gün için tabii ki önemli olan Cemaatin Gezi’deki etkisine iþaret etmiþ olmasýydý.
Paralel Yapý’nýn kumpasý 17 Aralýk’ta baþladý diye düþünüyorsak hata ediyoruz. Öyle anlaþýlýyor ki 2010 referandumundan sonra kendinde iyiden iyiye güç kespetti. 2011 genel seçimlerinde umduðunu bulamayýnca huzursuzlandý. Hükümet de Cemaatin bu aþýrý iþtahýndan rahatsýzdý. Cemaatin kadrolaþma emellerini fark edip bunu usulünce ve sessizce engellemeye çalýþýnca Cemaat operasyonlarýna baþladý. 7 Þubat 2012’den de erken bir tarihte Cemaatin Amerika’da mukim elemanlarýndan gazeteci olarak oralara giden arkadaþlarýmýz þunu sýkça duymaya baþlamýþtý; “Amerika artýk Türkiye’yi gözden çýkardý.” Bu kanaat ifadesi aslýnda bir algý operasyonuydu. Bunun akabinde “Amerika’nýn gözden çýkardýðý AK Parti’yle biz de yan yana gözükmek istemiyoruz” cümlesi kurulmaya baþlandý. Ama tesir etmesi umulan bu laflar tabi ki medya önünde edilmiyordu. Yüze gülen bazý cemaatçiler özellikle yanaþtýklarý liberal partnerlerinin de olduðu muhitlerde Erdoðan için “Yezit” sýfatýný kullanýr olmuþtu.
Ve tabii ki bu sürecin baþý taaa “one minute”e çýkýyordu.
1980’den bu yana devlet içinde “karda yürüyeceksin ama iz býrakmayacaksýn” saikiyle örgütlendiði anlaþýlan bir yapýnýn Gezi’deki etkisi hakkýyla ele alýnmýþ deðil.
Kabataþ da bu çerçevede deðerlendirilmesi gereken olaylardan biridir. TEM’den Asayiþe kadar Emniyetin her biriminin Paralel Yapýnýn neferleriyle dolu olduðu bir dönemde kamera görüntüsü karartmak iþ bile deðil!