Geziden medya notlarý

Bizim meslektaþlar bayaðýciddi insanlar; bunu Baþbakan Tayyip Erdoðan'la ABD'ye gidenlerin oradan yazdýklarýyazýlarýokurken bir kez daha fark ettim. Barack Obama ile Oval Ofis görüþmesini, Gül Bahçe'deki basýn toplantýsýný, KýrmýzýOda'daki yemek masasýetrafýnda geçen müzakereyi olanca ciddiyetiyle aktardýlar...

Hepsine benden kocaman bir 'aferin'...

Galiba bizler daha neþeli yönlerini de arardýk devletlularla çýkýlan gezilerin; yalnýzca görüþmelerin nasýl geçtiðini aktarmakla yetinmez, karþýlaþtýðýmýz eðlenceli yönleri de paylaþýrdýk okurlarýmýzla... Hiçkimse yapmasa, ben burada bunu yapmaya çalýþýrdým.

Son geziden notlarýokurken nesiller arasýbakýþfarkýhemen ortaya çýktý.

Konuyu bu yönüyle paylaþtýðým bir meslektaþ, önce ''Enis kapýda bekletildiðini yazdýya''itirazýnýseslendirdi. O kadarla yetinmeyeceðimi anlayýnca da, ''Belki kendilerine salçalýbilgiler anlatacak heyet üyesi yoktu''diye ekledi.

Doðrudur. Hemen her resmi heyette resmiyet-dýþýkonuþabilen, bizim gözlerimize çarpmayan bazýayrýntýlara dikkat çeken birileri mutlaka olurdu. Bakan... Parti yöneticisi... Devlet adamýnýn danýþmanlarý... Hiçkimse konuþmasa evsahibi ülkeden birileri bu boþluðu doldururdu.

ABD'de görev yapan gazetecilerden Tolga TanýþHürriyet'te yazdýda öðrendim: Meðer Baþbakan'ýn yakýn halkasýndan bir danýþman kendisinin de aralarýnda bulunduðu bir grupla yemek yemiþ... Erkek erkeðe bir yemekmiþ... Saaatler birlikte geçirilmiþ; ama hiçziyarete dair bir þeyler konuþulmamýþ...

Tolga Tanýþ'ýn ''Bu ne iþ?'' sorusu yönelttiði biri, suçu yine Tayyip Bey'e yüklemiþ; Baþbakan’ýn dahil olduðu konularda kimse basýna bilgi vermeye cesaret edemezdiye... Þunu da o yazdý: ''Gezi sýrasýnda Türklerden sistemli bilgi akýþýolmadýðýgibi benim Amerikalýkaynaklarým bile sustu. Birine takýldým hatta. 'Türkler mi konuþmayýndedi?' dedim... Gülüyor.''

O 'biri' kimse bence Tayyip Bey'e haksýzlýk etmiþ... Kendi katýldýðým gezilerinde yazdýklarým ortada; her geziyi kalýcýkýlan resmi tarafýnýn dýþýnda kalan ayrýntýlardýr...

Kenan Evren'in 1988 yýlýnisan ayýnda çýktýðýABD'ye veda gezisi sözgelimi... Yaþlýcumhurbaþkanýsaat farkýyüzünden muhataplarýkarþýsýna çýktýðýnda kendini yorgun ve uykulu hissettirmesin diye, günler öncesinden ve Ankara'da Washington saatiyle yatýp kalkmýþ...

Önemli deðil mi bu ayrýntý?

Yine Evren'in Ýngiltere Kraliçesi'ne veda ettiði resmi ziyaretini, Buckingham Palace'taki davete katýlacak gazetecilerden birinin, kiraladýðýredingotunun pantalonunu ütülesin diye verdiði otel hizmetlisinin bir türlüzamanýnda getirmemesi yüzünden uðradýðýsýkýntý... Sarayda aðýrlanacaðým diye düþünürken otel odasýnda kalan Oktay Ekþiihmali yüzünden oteli dava etmiþve yüksekçe bir maddi cezaya çarpýtmayýda baþarmýþtý...

Turgut Özal'ýn gezilerinden o kadar çok ayrýntýaktardým ki, bugün geriye dönüp yazdýðým yazýlarýokurken, sanki dün olmuþgibi bütün gezi gözümün önünden geçiyor... Biraz fazla renksiz kaldýðýnda gezisi, Turgut Bey'in kendisi renklendirmek için özel çaba bile gösterirdi...

Çalýþtýðým gazeteye yük olmasýn diye gidilen yerlerde genellikle tanýdýk evlerde kalýrdým. Washington'dan New York'a geçildiðinde yine bir arkadaþýmýn yerine taþýndým. Herhangi bir etkinliðin görülmediði bir pazar günüydü, yine de ihtiyaten Plazza Otel'e uðradýðýmda herkesi heyecanlýgördüm. Beni aratýyormuþrahmetli...

Henüz cep telefonu olmayan bir dönem. Bana ulaþamamýþ, heyecanla yolumu gözlerlermiþ...

Kaldýðýbüyük daireye girdiðimde rahmetli Özal'ýþortla TV izler buldum. Biz bir köþeye çekilip fýsýltýyla konuþtuk, Amerikan dizisi izleyen Semra Hanýmrahatsýz olmasýn diye... Özal'ýn o gün bana anlattýklarýndan ''Þimdi küçük uçak sipariþi veriyor THY'ciler, aptallýk bu; göreceksin dünyanýn seyahat merkezlerinden ve uçuþhublarýndan biri olacak Türkiye''öngörüsüzihnimde çivili...

Geziler üzerinde konuþtuðum dostum ''Ciddiyet her zaman iyidir''dedi bana...