Gezi’nin mirasını AK Parti yiyor!

Sorsan AK Parti’yi sandığa gömecek ama gerçekçi olalım ve “AK Parti’ye karşı varlık göstermek isteyen CHP” diyelim, bir şeyler yapıyor. Fakat ne yaptığını anlamak mümkün ne de yaptığının kimin hayrına olduğunu. Mümkün değil dediysem lafın gelişi. Çıkın sokağa, bulduğunuz 10 CHP’liye sorun; partinizin seçim öncesi gösterdiği performans, aday belirleme konusundaki ikircikli hali kimin hayrına, diye. 10’da 10 “ AK Parti’nin hayrına” cevabı gelecektir.

Hülasa CHP’liler CHP’den rahatsız! CHP kendi tabanını memnun edemeyen bir parti durumunda.

90. yılını kutladığımız Cumhuriyetimizin yarattığı Ulusalcı-Kemalist elit CHP’nin nakil yapılmış kişiler eliyle değiştirilmeye çalışıldığını düşünüyor ve Kılıçdaroğlu’nun naklinden bu yana tezahür eden “utangaç” değişimci retorikten, daha da önemlisi bu değişimin güven veren güçlü bir lider eliyle yürütülmeyişinden yakınıyor.

Şahsi fikrim CHP tabanını ürküten şey, değişimden çok değişimin şaibeli bir yolla parti başına gelen bir isim ve onu oraya getiren aktörlerin inisiyatifiyle yapılmak istenmesi.

Nasıl ki AK Parti Erdoğan liderliğinde kendi tabanını değiştirdi CHP’nin de tabanını görece çağdaşlaştırması mümkün olabilirdi. Mevcut durum ise tam tersinin olduğunu gösteriyor, CHP tabanı “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” şiarı etrafında giderek konsolide oluyor.

Kılıçdaroğlu’nun “yeni CHP” söylemini misal Deniz Baykal yönetse sonuç CHP açısından daha iç açıcı olabilirdi.

HDP’nin ilk beyanı

 “Asıl ana muhalefet bunlar” diyerek taltif ettiğimiz BDP’nin yapıp ettiklerine bakalım bir de. HDP’nin BDP’yi Türkiyelileştirme ehliyetine sahip olup olmadığı bir yana, daha ilk beyanında düşük yapan bir oluşum var karşımızda. Meclis’te dört kişiyle temsil edilen bu çiçeği burnunda partinin başörtülü vekil konusundaki görüşü Levent Tüzel’in ağzından şöyle: “Başörtüsünü ve inançları yıllardır siyasi istismar konusu yapmış AKP kamuda başörtüsü serbestisiyle kadınlara özgürlük sunmamaktadır... Kadın bedeni ve toplumsal yaşamı üzerinde bu denli şiddete göz yummuş AKP iktidarının son mecliste başörtüsü hamlesi masum değildir.”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu da konuyla ilgili aşağı yukarı aynı şeyleri söylemişti, “Biz TBMM’ye sahip çıkacağız. TBMM’nin geleneklerine, duruşuna sahip çıkacağız. CHP yine içtüzüğün verdiği bütün imkanları kullanarak, bunun gereğini yerine getirecektir” demişti.

Sırrı Süreyya Önder, Tüzel’i; Gürsel Tekin Loğoğlu’nu tashih etmeye kalksa da durum değişmez, CHP ve HDK’nın başörtüsü konusundaki özgürlük çeperi ortadadır. Olası bir CHP-HDP ittifakı bu ortak payda üzerine inşa edilebilir.

Gezi’nin en zekisi!

İşin ilginç yanı bu iki partinin de seçimi Gezi’ye referansla ele alması. Gezi’nin gerçek yüzünü masumlaştırmaya çalışan, sokaktaki şiddeti “olur o kadar” diyerek mazur görmemizi bekleyen ve “çapulcu” sıfatını şeref madalyası yapıp boynuna asan “bağzı solculuklar” bir taraftan da Gezi’nin kitleselleşmesini sağlayan “Kemalist ulusalcı CHP mağduru CHP’lileri” Gezi fotoğrafının dışına çıkarmaya çalışıyorlar. “Gezi’nin gövdesi CHP’dir” deyince de “hayır, Gezi’de yeni bir şey var” diyorlar.

Şimdi de o “yeni bir şeyi” paylaşamıyorlar.

“Gezi’de var mıydın yok muydun” atışmasına dörtlük yazanlar mı ararsın, “Gezi’ye lojistik sağladım, pansuman yaptım”cılar mı, Gezi’ye selam çakanlar mı... Her biri Gezi’yi bir yerinden çekiştiriyor.

En zekileri Gezi Partisi’ni kuranlar. Bu vesileyle kendi müzik gruplarının reklamını yaptılar.

Gezi’nin mirasını ise AK Parti yiyor. Nasıl mı? Gezi Parkı’ndaki mesajı ortalığa yayılan zibilden ayırarak. Toplantıda doğru söyleyip dışarı çıkınca şaşan Taksim Platformu’nun maksimalist taleplerini halkın vicdanında mahkum ederek, makul taleplere ise evet diyerek.

Cumhuriyet Bayramı kutlu, Marmaray hayırlı olsun!