Gizli savaþ

Giderek týrmanan terörün son duraklarýndan biri Kayseri Pýnarbaþý’ydý. Çok özel istihbarata gerek yok; sadece olayýn meydana geliþ þekli bile, asýl hedefin baþka bir nokta olduðu ve daha büyük bir eylemin planlandýðýný gösteriyor.

O halde cevap bulmamýz gereken soru belli; büyük ölçekli bu eylemlerle kim, neyi hedefliyor?

Uludere tartýþmalarýnýn speküle edilmesi, yeni anayasanýn engellenmesi, Kürt meselesinin çözümü konusundaki güçlü iradenin zaafa uðratýlmasý, Türkiye’nin artan bölgesel gücünün sýnýrlandýrýlmasý, AK Parti karizmasýnýn çizilmesi, gelecek cumhurbaþkanlýðý seçiminin yönlendirilmesi gibi bir dizi yorumla bu soruya cevap verebiliriz.

Aslýnda hiçbiri yabana atýlacak türden deðildir.

Deðerlendirme alanýný biraz daha daraltýrsak; bomba yüklü aracýn 94 kilometrelik seyrindeki ihmaller zinciri, PKK’nýn terörü týrmandýrma kararý ve uluslararasý baðlantýsý üzerinde odaklaþmak gerekir.

Bomba yüklü araç Ankara trafiðinde tescilleniyor, Gaziantep’ten bombalar yükleniyor, Göksun’da yol kontrolü yapan jandarma bariyeri aþýldýktan sonra Pýnarbaþý’na kadar 94 kilometre boyunca yol alýyor.

Lafý hiç eðmeden bükmeden söyleyelim; Gaziantep istihbaratýndan baþlayarak Göksun’da yol kontrolü yapan jandarma ekibinden Pýnarbaþý’na kadar görevli tüm güvenlik ekiplerinde ciddi bir zaaf var.

Bir polis yetkilisi, Fatih Altaylý’ya demiþ ki: “Durduramýyoruz. Ateþ açsak sorun oluyor. Açmasak bu oluyor. Biz ne yapalým?”

 

Böyle bir savunma olmaz. Hatýrlayalým, Ýzmir’de trafik kontrolündeki dur ihtarýna uymayan 19 yaþýndaki Baran Tursun, tek kurþunla alnýndan vurularak öldürüldü. Vuran polise ne kadar hapis cezasý verildi biliyor musunuz? Hepsi 2 yýl...

Býrakýn onu, günlerdir haykýrýyorum, Gaziantep istihbaratý siyasileri dinleyeceðine teröristleri takip etseydi ya!

Bunu da geçtik. Göksun’da Jandarma kontrolü sýrasýnda fark edilen bomba yüklü aracý 94 kilometre boyunca durdurabilecek çözümü üretememek, nasýl bir güvenlik anlayýþýdýr?

Ankara, Gaziantep, Kahramanmaraþ ve Kayseri güzergahýndaki sýr, mutlaka çözülmelidir. Ýhmal, kusur veya kasýt var mý yok mu, cevap bulunmalýdýr.

Gelelim PKK boyutuna

Kan ve þiddetten beslenen, terörü ranta dönüþtüren, 36 ülkede örgütlenerek çok uluslu kanlý bir holding haline gelen, çok sayýda yabancý istihbarat örgütüyle iç içe geçen ve þartlara göre taþeronluk yapan PKK, kuruluþ amacýndan çok öte bir kimliðe bürünmüþtür.

PKK, artýk bir Kürt örgütü deðildir. Kürt Ergenekonu kitabýmýn sloganýdýr: PKK’nýn Kürt sorunu yoktur, Kürtlerin PKK sorunu vardýr.

Baþka bir ifadeyle; “PKK, Kürt sorununun istenmeyen çocuðudur” diyebilirsiniz.

Dolayýsýyla, akan kanýn durmasý, Kürt meselesinin çözümü gibi dert yoksa ortada, PKK’nýn bu eylemleri niye gerçekleþtirdiði sorusuna fazla kafa yormaya gerek yok.

Ama her zaman olduðu gibi zeytinyaðý misali su üstüne çýkmayý iyi becerirler. Bir PKK sempatizaný Ahmet Altan’a mail atmýþ: “Devlet bir yerde açýk verecek, PKK saldýracak on-on beþ asker ölecek, gündem deðiþecek, Uludere unutulacak.”

Ona kalýrsa, Pýnarbaþý olayý, devletin Uludere’yi unutturma projesi!

Bu tür yorum yapanlara çok þaþýrýyorum. Diyorum ki kendi kendime: Acaba bunlarýn beyin korteksi buharlaþtý mý? Malum, bu beyin lobu, insanla maymun arasýndaki en önemli farktýr.

Devletin zaafýna bakalým da hýrsýzýn hiç mi suçu yok? O bomba yüklü araçla intihar saldýrýsýný kimler yaptý? Bunlar PKK’lý deðil mi? Eðer devletin Uludere’yi unutturma çabasý varsa PKK bu eylemlerle kimin deðirmenine su taþýyor o zaman?

 

O beyin lobunuz bu basit realiteyi algýlamýyor mu?

Temel kaygý, PKK’nýn kan emiciliðini meþrulaþtýrma olunca gözler görmez oluyor, kalpler mühürleniyor adeta.

PKK ile devlet arasýndaki “derin” baðdan söz ederseniz, sonuna kadar katýlýrým. Uludere böyle bir eylemdir.

Aþil topuðu

Ama unutmayýn, hadisenin bir de uluslararasý ayaðý var. Þu anda en etkin fay, Heron üreticisi Predatör karþýtý Ýsrail devletinin derinliklerine doðru uzanýyor.

MOSSAD’ý hiç yabana atmayýn.

Türk yargýsýnýn Mavi Marmara baskýnýyla ilgili bazý Ýsrailli generallerle ilgili aldýðý yargýlama kararýna, Yedioth Ahronoth gazetesine göre Ýsrail’deki diplomatik kaynaklar bakýn ne diyor: “Bizim de, Türkiye’yi uluslararasý arenada rahatsýz etme yollarýmýz var. Eðer bu yolu takip etmek istiyorlarsa biz de ne yapacaðýmýzý biliriz. Onlarýn bol Aþil topuklarý var. Bir týrmanma istemiyoruz ama eðer oyun bu ise, biz de oynarýz.”

 

Þifre, aþil topuk...

Kürt meselesi gibi, Alevi-Sünni meselesi gibi, laik-anti laik gibi...

Ýsrail, Mavi Marmara’dan sonra farklý uçlara savrulduðu Türkiye’nin bölgede etkinleþmesini, kendi kontrolleri dýþýnda ABD ile iliþkilerin geliþmesini istemiyor, bu çok açýk...

Baþka sebepler de sýralayabiliriz. Þu kesin; Ýsrail derin devleti için PKK, kullanabileceði en cazip enstrümandýr.

Onlarýn deyimiyle, Türkiye’nin aþil topuðudur!

Önümüzdeki süreç; aðýrlýklý olarak PKK, derin devlet ve MOSSAD arasýndaki iliþkilerin yönlendireceði kitlesel eylemlere gebe gözüküyor.