Amerika Birleþik Devletleri-Ýngiltere-Ýsrail mihveri açýsýndan, Soðuk Savaþ yýllarý “Türkiye’yi kontrol” açýsýndan kolaylýktý. NATO bünyesinde “Sovyet yayýlmasýna” karþý oluþturulan GLADIO (biz buna derin devlet diyoruz) askerler üzerinden ülkenin saða-sola savrulmasýný önleyici bir yapý olarak kullanýldý. “Vesayet sistemi” olarak adlandýrýlanseçkinci/oligarþik yapý, Türk siyasetinin üzerindeki þemsiyeydi ve son harekatýný 28 Þubat’ta gerçekleþtirdi.
Emperyalist, uyanýktýr, tüm parasýný tek numaraya yatýrmaz, 28 Þubat’ýn baþarýsýzlýðý, GLADIO-A olarak adlandýrabileceðimiz “vesayet sisteminin” de sonunu getirdi. Son direniþ, Cumhuriyet Mitingleri’nde açýlan “ordu göreve” pankartýdýr. Oysa, ayný süreçte ordu, arkasýndaki geleneksel gücün hýzla boþaldýðýný izlemekle yetiniyordu, Ergenekon ve Balyoz Davalarý, bu geliþmelerin devamcýsý oldu.
Ergenekon ve Balyoz Davalarý’nda “özel yetkili mahkemeler ve baðlantýlý savcýlarýn” kamu vicdanýnda açtýklarý derin yaralar, Rahip Santoro-Hrant Dink-Zirve Katliamý çizgisinde geliþen olaylarýn yeni aydýnlanmaya baþlayan perde arkasý bilgileri, Amerikan yönetiminin devlet içinde GLADIO-B’yi örgütlediðini gösteriyor.
Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan, 17-25 Aralýk Darbe Giriþimleri’nden sonra GLADIO-B’yi “paralel yapý” olarak tanýmlamayý tercih etti.
Konu, bu topraklara, “Türkiye Türkler’e emanet edilemeyecek kadar önemli bir ülkedir” mantýðýyla sýzmayý gelenek haline getiren emperyalizmle mücadele konusudur, bütün göstergeler, Erdoðan-Davutoðlu ikilisinin, durumun farkýnda olduðunu iþaret etmektedir.
Aslýnda, GLADIO-B’nin manevralarý doðrultusunda “çözüm süreci” ve “Alevi açýlýmý”ný engellemeye çalýþan çevrelerin bir türlü, ordudan bekledikleri desteði alamamalarý emperyalizm açýsýndan bir kýrýlma noktasýdýr. “Erdoðan nefreti” nedeniyle GLADIO-B ile “taktik uzlaþma” saðlayan “eski vesayet sistemi yazarlarý ve siyasetçilerinin” anlayamadýklarý geliþme budur.
Mavi Marmara: Kýrýlma noktasý...
2003-2011 arasýnda “Arap ülkelerine örnek demokrat” olarak adlandýrýlan Recep Tayyip Erdoðan’ýn, bir yýldan kýsa bir zaman içinde “diktatöre” dönüþtürülmesi düþündürücüdür. Yaþanýlanlar, Mavi Marmara Katliamý sonrasýnda emperyalizmin, Türkiye’nin meþru siyasal otoritesini hedef tahtasýna oturttuðunu gösteriyor. Eðer, Erdoðan, 2011 seçimi öncesinde kulaðýna fýsýldanan “Davutoðlu’dan vaz geç” fikrine uysaydý, belki durum farklý olabilirdi, ama, o vazgeçmenin ilerleyen dönemlerde ne kadar büyük bir risk oluþturacaðýný fark etti ve AK Parti’yi Ahmet Davutoðlu’na teslim etti.
Bu, yalnýz GLADIO-B’ye deðil, bu ülke üzerinde hesaplarý olan emperyalizme açýk meydan okumadýr. “Güneydeki sevilen ülke”nin Washington lobisinin önde gelen üç ismi, Morton Abramotiwz, Eric Edelman ve Blais Misztal’in, hükümetin 17-25 Aralýk Darbe Giriþimi sonrasýnda aldýðý kararlarý eleþtiren, Erdoðan’ý diktatörlükle suçlayan ve GLADIO-B’yi açýkça kollayan Washington Post’taki 23 Ocak 2014 tarihli mektuplarý, emperyalistin de bu meydan okumayý gördüðünü göstermektedir.
GLADIO-C devreye giriyor...
Hükümetin, týpký “vesayet sistemi” ile olduðu gibi, GLADIO-B ile de mücadele etmesi demokrasimiz açýsýndan önemlidir. Fakat, emperyalistin oyunu bitmez. Görünen, týpký GLADIO-A gibi GLADIO-B’nin de arkasýndaki güç tarafýndan kendi kaderine terk edildiðidir.
O zaman, bizim, bütün dikkatimizi GLADIO-B ile mücadeleye odakladýðýmýz bir dönemde GLADIO-C bir yerlerde devreye giriyor demektir.
Dýþiþleri ve ekonomi bürokrasisine dikkat...
Erdoðan’ý, Putin gibi bir “otokrat” ilan eden dýþ-iç medya kampanyasýnýn kaynaðýnýn Ýsrail ve onun Washington-Londra hattýndaki güçlü lobisi olduðunu biliyoruz. Eðer, dýþiþleri bürokrasisi, bu kampanyanýn sonlanmasý için “Ýsrail ile Mavi Marmara anlaþmasýný” dile getiriyorsa, bu, Erdoðan için “kaybet-kaybet formülünün” baþlangýcý anlamýna gelir. 1- Erdoðanbu tür bir anlaþmayla “Arap sokaðýndaki” tüm etkinliðini yitirecek, 2- Türk ekonomisi açýsýndan hayati önemdeki Arap sermayesi kaynaklý para akýþýnýn kesilmesi için yeni bir algý kampanyasý ile karþý karþýya kalacaktýr.
Cumhurbaþkaný’nýn her fýrsatta, ekonomi bürokrasisinin direndiði “yüksek faiz” politikasýna karþý çýkmasý ise, ülke açýsýndan yükselen yeni riskin kaynaðýný yakaladýðýný göstermektedir.
GLADIO-C’nin hedefi ne olabilir?
Yanýtý nettir: “Sözde” deðil, “gerçek” yalnýzlýk ve ekonomi...
Konu önemli, devam edeceðim...
NOT: Bu yazý, dün baþlayan operasyondan 48 saat önce kaleme alýnmýþtýr. (A.Z.)